Türkiye DAİŞ'lilerin serbest bırakılmasını mı amaçladı?

  • 13:36 24 Kasım 2022
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan DAİŞ neslinin büyüdüğü Al Hol Mülteci Kampı, dünyanın en tehlikeli yeri olarak tanımlanırken Türkiye, Kurdistan’a yönelik operasyonları için de kampı bombaladı. Uluslararası camiadan ise “Türkiye hapishaneleri vuracak ve DAİŞ çetelerini serbest mi bırakacak” tepkileri yükseldi.
 
Türkiye’ye ait savaş uçakları dün akşam saatlerinde 73 bin DAİŞ'li ve ailesinin kaldığı Hol Kampı’nı bombaladı. Kampa yapılan saldırı sonrası bir grup DAİŞ ailesinin Hol Kampı’ndan kaçarak izini kaybettirdiği bilgisi verilirken kaçanların yakalanması için çalışma başlatıldığı duyuruldu.
 
 Hol kampına yönelik bombardıman uluslararası kurum ve kişilerden tepki topladı. Özellikle Kuzey ve Doğu Suriye’de DAİŞ’e karşı kazanılan savaşın baltalanmaya devam edildiği ve DAİŞ neslinin yaşadığı bu kampta yeni bir ayaklanmanın ve tehlikenin Türkiye tarafından serbest bırakılmaya çalışıldığı değerlendirmeleri yapıldı. 
 
Peki, bu kamp ne zaman inşa edildi ve kampı bu kadar tehlikeli yapan ne?
 
Birinci Körfez Savaşı’nda inşa edildi
 
1991 yılında Birinci Körfez Savaşı sırasında açılan Al Hol Mülteci Kampı, zamanla ciddi bir uluslararası terör tehdidine dönüştü. DAİŞ çetelerine karşı savaşan Kürt savaşçılar, yakalanan ve esir alınan çete üyelerinin bir kısmını ve özellikle eş ve çocuklarına uluslararası çözüm bulunana kadar bu kampta geçici bir hayat verdi. Al Hol Kampı’ndaki son durum, nüfus son 3 yılda büyüyerek, yaklaşık 10 binden 73 bine fırladı. Kamp 2016 yılından beri Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolünde ve kamp güvenliğini her geçen gün arttırarak DAİŞ tehlikesinin yeniden canlanmasını engellemeye çalışmakta.
 
Her ay DAİŞ ailelerinin 80 bebeği doğuyor
 
ABD hükümetinin verilerine göre, kamp nüfusunun yaklaşık yüzde 90'ı kadın ve çocuklardan oluşuyor. Çocukların yaklaşık 40 bini 12 yaşın altında ve kampta her ay en az 80 bebek doğuyor. Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'nın yakın zamanda bildirdiğine göre, kadınların yaklaşık 8 bini kendi "dini polis birimlerini" örgütleyen, cihatçılar ve DAİŞ çetelerinin eşleri ve diğer kadınlardan oluşuyor.
 
Kamp 8 bölümden ve yabancıların kaldığı bir ek bölümden oluşuyor; bunlardan dördünde 27 bin ırak vatandaşı diğer yarısında da 18 bin Suriyeli kalıyor. Yabancı ek bölümünde ise 50 farklı ülkeden yaklaşık 8 bin kişiyi barındırıyor. Yabancı bölümünde bin 500 Rus vatandaşı, bin 300 Çin vatandaşı ve bin 100 Türk kalırken bunun yanında da DAİŞ’e katılmak için gelen diğer ülke vatandaşları da mevut.
 
Eylül baskını
 
2016 yılında kampta güvenlik sağlamaya başlayan SDG, eylül ayında kamp içindeki DAİŞ çetesini tasfiye etmek için bir operasyon gerçekleştirdi. 24 gün boyunca yaklaşık 300 DAİŞ’li topladılar, ellerindeki silah ve patlayıcılara el koydular. Yetkililer, kampın en şiddetli bölgesi olan Suriye vatandaşlarının bulunduğu bir bölümde binlerce DAİŞ yardımcılarının yaşadığını ve Irak vatandaşları arasında da liderlerinin olduğunu tespit etti. Hammerhead Operasyonu adı verilen Eylül baskınında, el bombaları, patlayıcılar, mağaralarda ve deliklerde gizlenmiş malzemeleri, operasyon sırasında savaşmak için kullandıkları silahları olduğunu, iki SDG savaşçısını öldürdüğünü ve diğerlerini yaraladığını ortaya çıkardı.
 
Kamp içinde DAİŞ zihniyeti hala hayatta
 
SDG’nin 2016’dan bu yana kampta güvenliği giderek arttırdığı ve DAİŞ çeteleri ve eşleri, çocuklarının kaçıp yeniden DAİŞ’e katılmaması için kamp etrafına uzun çelik çitler örerek kontrol noktaları inşa ediyor. Kamp içindeki genel ayaklanma ve şiddetlerin büyük ölçüde düştüğü söylenirken yabancı ülke vatandaşlarının kaldığı ek bölümde geçtiğimiz haftalarda iki Mısırlı kız çocuğunun “İslam Polisi” tarafından başları kesilerek katledildiği tespit edilmişti.  DAİŞ’in katliam zihniyetinin ve tehlikesinin hala kamp içinde hayatta olduğunu görmek mümkün. Zira uluslararası ülkeler, bu denli tehlikeli bir kampın kapılarının açıldığında bölgede ve dünyada katliam sarmalının yeniden dirileceğinden endişeli.
 
DAİŞ ideolojisini kamptaki yeni nesline aktarıyor
 
Al-Hol mülteci kampındaki nüfusun neredeyse yarısı 12 yaşın altındaki çocuklar ve her ay bu nesle 80 yeni bebek daha ekleniyor. Kampta yaşayan DAİŞ’e sadık bu ailelerin çocuklarının kamp dışına çıkmamış olması ve savaş ortamında gelecek DAİŞ çeteleri olarak büyümesi de endişe verici diğer durumlardan. DAİŞ’in kampta büyüyüp yetişen yeni nesli “Halifeliğin çocukları gibi” eğitiliyor. ABD komutanı Tümgeneral Matt McFarlane’nin, NBC NEWS’den Courtney Kube’e geçtiğimiz günlerde verdiği bir demeçte, “IŞİD kesinlikle bu nüfusu avlamaya çalışıyor çünkü bu nüfusa ihtiyaçları olduğunu biliyorlar. IŞİD, koşullara göre bu alanlardan birine tohum ekebilir” değerlendirmesi yaparak,  DAİŞ’in radikal ideolojisini büyütmeye ve teşvik etmeye çalışabileceği tehlikesine dikkat çekmişti.
 
‘Rojava güvenlik için çabalıyor Türkiye bombalıyor’
 
ABD yönetimi kampta büyüyen tehlike karşısında kamp nüfusunun azaltılmasına yönelik yeni bir program üzerinde çalışma başlatmıştı. Rojava Yönetimi kamptaki mültecileri ülkelerine geri göndermek için diğer ülkelerle birlikte çalışıyor. ABD yetkilileri, altı Avrupa ülkesi ve Avustralya'nın şimdiye kadar kampta tutulan düzinelerce vatandaşını önümüzdeki haftalarda anavatanlarına geri götürmeyi kabul ettiğini açıklamıştı. DAİŞ’in geri dönüşü için adeta bir sığınak haline gelen ve Türkiye sınırına doğru genişleyen bu kamp hem Suriye ve Irak topraklarını hem de sınırda bulunan Türkiye’nin güvenliğini de tehdit ederken Türkiye dün bu kampı bombalayarak kamptan kaçış için DAİŞ’e bir kapı açtı. Kampın bombalanmasının ardından bir DAİŞ ailesi kamptan kaçarak izini kaybettirdi. Aileyi bulmak ve güvenliği sağlamak için SDG çalışma başlattıklarını aktarmıştı.
 
Kampın bombalanmasına tepkiler
 
Bu denli tehlikeli bir kampın bombalanarak güvenlik zafiyetinin oluşmasına neden olan Türkiye’ye ise operasyonlarına yönelik tepkiler sürüyor.
 
Bazı tepkiler şöyle:
 
Law and Liberty International: Türkiye, dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri olan Al Hol Kampı’ndan IŞİD ailelerinin kaçmasını sağlamak için adımlar atıyor. Orada, en kötü cihat inançları gelecek nesil çocuklara aktarılıyor. Böylece Türkiye, IŞİD'e karşı yürütülen savaşın başarısızlığını sağlamaya çalışıyor.
 
IRF Sekreterliği Başkanı Nadine Maenza: Suriye'nin Kuzeydoğusundaki Al-Hol Kampı’nda güvenlik üzerine bir Türk jeti tarafından doğrudan vurularak birkaç ailenin kaçmasına izin verildiğine dair raporlar var. Burada 50 binden fazla IŞİD ailesi üyesi yaşıyor ve bu da burayı dünyanın en tehlikeli kampı yapıyor. Türkiye hapishaneleri vuracak, IŞİD savaşçılarını serbest mi bırakacak?
 
Aktivist Anita Starosta: Türkiye’nin insansız hava araçları Al-Hol Mülteci Kampı’nda güvenlik güçlerini vurdu. Binlerce IŞİD destekçisi orada oturuyor, bu tam bir çılgınlık ve son derece tehlikeli. Eğer kaçarlarsa IŞİD bu savaşa onlarla birlikte girecek.
 
Anselm Schindler: Türk Hava Kuvvetleri, Rojava/Kuzeydoğu Suriye'deki Al- Hol Mülteci Kampı’nda özyönetim güvenlik güçlerini bombaladı. IŞİD halkı orada tutuluyor. Aynı zamanda Erdoğan rejiminin son saldırı dalgalarında Rojava'yı istikrarsızlaştırmak için IŞİD'lilerin kaçmasına izin verme taktiğiydi. Daha dün, Kürt, kuzey Suriye’de IŞİD karşıtı YAT biriminin bir üssü bombalandı. Türkiye'nin Rojava’daki "meşru güvenlik çıkarları" bu kadar.