Van’da Abdullah Öcalan'a yönelik tecrit protesto edildi
- 16:52 23 Ağustos 2022
- Güncel
VAN - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit, TUHAY-DER öncülüğünde yapılan açıklama ile protesto edilirken, ağır ve hasta tutsakların bir an önce tahliye edilmesi çağrısında bulunuldu.
Van’da Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma (TUHAY-DER), PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridi protesto etmek amacıyla basın açıklaması düzenledi. Sanat Sokağı’nda düzenlenen açıklamaya, Tevgera Jinên Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il ve ilçe örgütleri, HDP milletvekilleri Muazzez Orhan ve Murat Sarısaç, HDP il ve ilçe örgütleri, STAR Kadın Derneği, Aryen Sanat Atölyesi, Kürtçe Dili Araştırma ve Geliştirme Derneği (ARSİSA) ve SERHAT-GÖÇ katıldı. “Hasta tutsaklara özgürlük” pankartının yer aldığı açıklamada basın metnini TUHAY-DER yöneticisi Adil Koçak okudu.
‘Yaşam hakkı yok sayılıyor’
Abdullah Öcalan’a yönelik tecride dikkat çekilen açıklamada, tecridin yansıması olarak toplumun her yönü ile derin bir kriz halini yaşadığı vurgulandı. Söz konusu krizin, cezaevlerinde daha ağır yaşandığı kaydedilen açıklamada, “Uyduruk gerekçelerle iktidarın noteri haline gelmiş yargının eli ile mahkum edilmiş binlerce tutsağın doldurulduğu cezaevleridir. İdam cezasının fiili olarak uygulandığı merkezlere dönüşen cezaevleri, uygulanan baskıcı ve keyfiyetçi uygulamalarla, tüm inanışların temel ilkesi olan ‘yaşam hakkını’ yok sayan merkezlere dönüşmüştür” denildi.
‘Cezaevi işkence merkezine dönüştü'
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin hatırlatıldığı açıklamada, “Hukuksuzluk halinin en yoğun yaşandığı alanların başında gelen cezaevleri, Covid, OHAL gibi gerekçelerle birer işkence merkezine dönüşmüş durumda. Her yönü ile derin krizler yaşayan hükümet ahlak ve vicdandan yoksun politikalarının yaratmış olduğu enkazı gündemden düşürmek için neredeyse her gün cezaevlerinden bir cenazenin çıkmasına sebep olmaktadır” ifadelerine yer verildi.
'Uyduruk gerekçelerle infazlar yakılıyor'
Tutsakların infazlarının yakılmasına değinilen açıklamada şöyle denildi: “Hüküm süreçlerini tamamlamalarına rağmen idare gözlem kurulları tarafından uyduruk gerekçeler ile infazları yakılan, ertelenen tutsakların cezaevlerinden sağ çıkmamaları için yoğun çaba gösterilmektedir. Sosyal, kültürel, hukuki haklarından faydalanmayan tutsaklar, özellikle sağlığa erişim hakkından hiçbir şekilde faydalanmamaktadır. Yoğun uğraşlar sonucunda hastane sevki çıkarılan tutsaklar, cezaevleri giriş ve çıkışlarında çıplak arama gibi onur kırıcı uygulamalara maruz kalmaktadır. Ayrıca kelepçe ile muayeneler yapılmakta, ring araçlarındaki yolculuk boyunca tam bir işkence hali yaşanmaktadır. Bunca haksızlık, hukuksuzluğa rağmen nadir de olsa ağır hasta tutsaklar için cezaevinde bir başına yaşamını sürdürülemez raporları verilmektedir. Bu raporlar, tamamen siyasallaşmış, siyasi iradenin emir ve talimatları ile karar veren Adli Tıp Kurumlarınca (ATK) akıl ve bilim ile hiçbir alakası olmayan uyduruk gerekçelerle görmezden gelinip hasta ve ağır hasta tutsakların tahliyeleri engellenmektedir.”
‘Cezaevlerinde yaşanan hiçbir ölüm doğal ölüm değildir’
Cezaevlerinden 8 ayda 43 cenazenin çıktığı hatırlatılan açıklamada, bu cenazeler ile cezaevlerinde yaşanan işkence halinin vardığı korkunç boyutun gözler önüne serildiği kaydedildi. Açıklamada, “Düşmanca yürütülen cezaevi politikalarının bir sonucu olarak, özellikle son bir hafta içerisinde hayatını kaybeden ağır hasta tutsaklar İbrahim Yıldırım, Mehmet Candemir ve Bazo Yılmaz cezaevleri, işkence sistemini tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir. Cezaevlerinde yaşanan hiçbir ölüm doğal ölüm değildir. Bu ölümlerin sorumluları, halkımızın ve bizlerin vicdanlarında çoktan mahkum oldukları gibi er veya geç hukuk önünde hesap vereceklerdir. Bu sebeple buradan bir kez daha diyoruz ki; 23 yıldır Sayın Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen mutlak tecrit haline son verilerek telefon, aile, avukat görüşü gibi temel haklarından faydalanması sağlanmalıdır” diye çağrıda bulunuldu.
‘Hasta tutsakları serbest bırakın’
Başta Adalet Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurumlar için, “Nazi Almanya’sının gaz odalarına dönüşmüş” şeklinde değerlendirmeye yer verilen açıklamada son olarak şunlara dikkat çekildi: “Hiçbir insani değerle bağdaşmayan ceza infaz yasası, bir an önce ağır hasta tutsaklar başta olmak üzere hasta tutsakların tahliyesine imkan sağlayacak şekilde değiştirilmelidir. Cezaevlerinde insani koşullardan uzak yaşam mücadelesi vermeye çalışan hasta tutsaklar bir an önce tahliye edilmeli veya infazları ertelenmelidir. Cezaevlerinde tamamen sindirmeye yönelik politikalara son verilmelidir. Tutsakların kültürel, sosyal, sağlık gibi temel haklarından faydalanmaları için gerekli koşullar bir an önce sağlanmalıdır. Şimdiye kadar, ihmalkarlıkları ile cezaevlerinde insanların hayatlarını kaybetmelerine sebep olanların görev, sorumluluk ve rütbelerine bakılmaksızın hukuk önünde hesap sorulmalıdır. Bir kez daha ifade etmek isteriz ki; ölümlere, zulümlere, işkencelere karşı asla sessiz kalmayacağız, alışmayacağız.”
Açıklama, “Siyasi tutsaklar onurumuzdur” ve “Biji berxwedana zindana” sloganları ile zılgıtlarla sona erdi.