Kadınlardan çağrı: Gazetecileri serbest bırakın
- 12:11 10 Haziran 2022
- Güncel
DİYARBAKIR - Kürt gazetecilere ve ajansımıza yönelik baskınlara ilişkin değerlendirmede bulunan kadınlar, baskınların yeni bir durum olmadığını belirterek, gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulundu.
Diyarbakır’da 8 Haziran tarihinde ajansımızın müdürü Safiye Alagaş ve editörümüz Gülşen Koçuk’un da aralarında bulunduğu çok sayıda gazeteci evlerine yapılan baskınla gözaltına alındı. Gazetecilerin gözaltına alınması sebebi henüz bilinmezken, ajansımıza yapılan baskında ise çok sayıda dijital materyale, kitaplara ve dergilere el konuldu. Öte yandan gözaltına alınan gazetecilerin dosyasına dair kısıtlama kararı verilirken, gözaltına alınan gazeteciler ise halen tekli hücrelerde tutulmaya devam ediliyor.
Kadınlar Kürt gazetecilerine ve ajansımıza yönelik baskına ilişkin değerlendirmede bulundu.
‘90’lı yıllardan bu yana Kürt basını üzerinde ciddi baskılar var’
90’lı yıllardan beridir özgür basına yönelik ciddi saldırıların yaşandığını belirten Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Eylem Akdağ, baskınların yeni bir durum olmadığını söyledi. Eylem, baskının 8 Haziran 1992 yılında gazeteci Hafız Akdemir’in katledilişinin yıldönümünde gerçekleştirilmesinin tesadüf olmadığını ifade etti. İktidarın yapmış olduğu yanlışları ortaya çıkaran gazetecilerin baskı altında olduğunu da dile getiren Eylem, “2 gün önce gazeteci arkadaşlarımız hukuksuz bir şekilde gözaltına alındı. Ve hiçbir şekilde bilgilendirilme yapılmadan çalıştıkları kurumlara baskın yapıldı. Arkadaşlarımızın çalıştıkları kurumlarda manevi zararının yanı sıra maddi zararlar da verildi. 90’lı yıllardan beridir özgür basın üzerinde ciddi anlamda saldırı ve baskı var. Bunun için maruz kaldığımız baskılar yeni bir durum değil. Bunun örneğini de birçok kez yaşadık. Özellikle yapılan bu baskında faili meçhul bir şekilde katledilen Hafız Akdemir’in katledildiği bir günde yaşandı. Türkiye’de saldırıların gerçekleştiği hiçbir tarihin tesadüf olmadığını, gerçekleştirilen bu baskında da görmüş olduk” dedi.
‘JINNEWS her zaman hedef alınıyor’
JINNEWS'e yönelik baskına da değinen Eylem şunları söyledi: “Gazetecilere yönelik baskın gerçekleştirileceği zaman ilk baskın gerçekleştirilen kesim Kürt gazeteciler oluyor. Ve aynı zamanda bu saldırılar, kadın gazetecilere yönelik de gerçekleştiriliyor. Türkiye’de ilk kadın haber ajansı olan JINNEWS'in muhabirleri ya gözaltına alınıyor ya da tutuklanıyor. Öte yandan ekonomik krizi en uçta yaşadığımız bir dönemin yanı sıra kadın cinayetlerinin çokça gerçekleştirildiği bir dönemi de yaşıyoruz. Ve kadınların katledilmesinin arkasındaki cezasızlığı teşhir eden JINNEWS oluyor. JINNEWS kadın yaşamını esas alan bir yerde durduğu için iktidar bunu bildiği için kadınların sesi olan JINNEWS’in sesini kısmaya çalışıyor. Ve bu şekilde tek tip ve eril bir medya kurmayı amaçlıyor. Bundan dolayı kadının sesi olan JINNEWS’e yönelik baskılarını arttırıyor” diyerek son süreçte ajansımıza yönelik yaşanan baskılara dikkat çekti.
‘Hakikatin, kadınların ve halkın sesini duyurmaya devam edeceğiz’
Kürt gazetecileri olarak Kürt basınına yönelik gerçekleştirilen baskınlara hiçbir zaman boyun eğmeyeceklerini de vurgulayan Eylem, son olarak şunları söyledi: “Bizlerde Kürt gazetecileri olarak bu baskılara hiçbir zaman boyun eğmedik. Ve bundan sonra da eğmeyeceğiz. Kürk gazetecileri ve kadın gazetecilere yönelik suç olarak tanımladıkları olayların gerçekliğini ortaya çıkarana kadar yazmaya devam edeceğiz. Hakikatin, kadınların ve halkın sesini duyurmaya devam edeceğiz. Ve iktidarın bu baskılarını hiçbir şekilde yazmaktan vazgeçmeyeceğiz. Buradan da diğer basın örgütlerine de çağrıda bulunarak şunu söylemek istiyoruz. Bugün Kürt basınına yönelik yapılan saldırılar yarın diğer basın kuruluşlarına da yapılabilir. Bunun için onlara da buradan dayanışma çağrısında bulunuyoruz. Ve gözaltında tutulan gazeteci arkadaşlarımızın ise biran önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz.”
Basına yönelik saldırılar
Son süreçte basına yönelik baskılarda artış olduğunu ifade eden HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, basına yönelik baskıların çözüm sürecinden itibaren ele alınarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Çözüm sürecinin son bulmasıyla basına yönelik baskıların arttığı ve bunun özelde Kürt kadınlar üzerinde yapıldığına dikkat çeken Remziye, “Son süreçte kadınlara yönelik operasyonlar, gazetecilere yönelik yapılan gözaltı ve sindirme operasyonları, Kürt siyasetini tasfiye etmeyi amaçlayan kapatma ve Kobanê davası gibi kumpas davaları, sınır dışı operasyonlar birbirinden ayrı düşünülemez. İktidarın toplumsal muhalefeti susturma ve faşist politikalarını devreye koyma amacı da bunun göstergesidir. İşte son süreçte özgür basına yapılan saldırılar da bunun göstergesidir” diye konuştu.
‘Özgür basına yönelik saldırılar görmezden gelinmemeli’
Başta Kürt halkı ve muhalif kesimin maruz kaldığı zulmün ancak özgür basın sayesinde duyurulduğunu da söyleyen Remziye, özgür basının mücadelede çok aktif bir rol oynadığını kaydetti. Ape Musa'nın ardıllarının hakikati ve zulmü açığa çıkarmalarından kaynaklı haklarının ödenmeyeceğini de belirten Remziye, “Özgür basın çok zor koşullar altında çalışıyor. Ve kadın gazeteciler daha büyük bir baskıya maruz kalıyor. Bundan dolayı özgür basına yönelik bu saldırıların görmezden gelinmemesi gerekiyor. Saldırılara karşı tüm demokratik kurumların ses çıkarması gerekiyor” diyerek dayanışma çağrısında bulundu.
‘Kadınlara dönük tahammülsüzlüğün göstergesidir’
Son süreçte tüm alanlarda gerçekleştirilen operasyonların yeni bir şey olmadığını ifade eden Rosa Kadın Derneği Yönetim Kurulu üyesi Ruken Ergüneş de, “Neredeyse her gün farklı alanlarda çalışan STK, siyasi parti ve basın emekçilerine dönük operasyonlar gerçekleştiriliyor. Özellikle son dönemde yargı tacizine dönüşen ve hangi alanda çalışırsanız çalışın eğer Kürt ve özellikle kadınsanız sürekli ayrımcılığa maruz kalıyorsunuz. Yaptığınız iş kriminalize ediliyor. Bunu yaparken de düşman politikasını uygularcasına yapıyorlar. Ve bugün 2 gün önce basın emekçilerine evlerine ve çalıştıkları yerlere gerçekleştirilen baskınlarla gözaltına alındılar. Buradaki temel nokta ise Kürt olmaktır. Kürt kadın gazetecilerin bir araya gelerek oluşturduğu ve kadına özgü, kadına yönelik şiddete yönelik mücadele eden Jinnews’e dönük saldırı gerçekleştirilerek kadın ve kadın gazetecilere dönük tahammülsüzlüğü gösteriyor. Bu anlamda hem gazetecilerin gözaltına alınması ve ekipmanlarına el konulması bu konudaki şiddeti bize gösteriyor” diye kaydetti.
‘Basına dönük baskıyı topluma yapılmış olarak görüyoruz’
“İfade özgürlüğü toplumun neresinde olursa olsun bizim temel haklarımızdan biridir” diyen Ruken son olarak şunları dile getirdi: “Basın özgürlüğü bizim ifade özgürlüğümüzün teminatıdır. Basının özgür olmadığı bir ortamda toplumda bizlerin özgür olabilme şansı yoktur. Bunun için gerçekleştirilen bu saldırılar hem bizlerin hem de toplumun ifade özgürlüğüne engel olmaktır. Bugün Türkiye’de insanların muhalif olması ve kendini ifade edebilme özgürlüğü bu şekilde engelleniyor. Bu yüzden basına yönelik gerçekleştirilen saldırıları her kesimde yer alan topluma yapılan bir baskı olarak görüyoruz. Dünya’nın her yerinde basında ifade özgürlüğünün anlaşmalarının olduğunu biliyoruz. Bütün dünya için de basın özgürlüğünün önemini biliyoruz. Türkiye’de yaptığı işten kaynaklı yargılanan ve cezaevinde tutulan gazetecilerin olduğunu da biliyoruz. Yapılan son baskında 20 arkadaşımızın şu anda gözaltında tutulması hem bunun devamıdır hem de susturma politikasıdır. Ve gözaltına alınan gazetecilerin derhal bırakılması gerekiyor. İnsanların kendini ifade edebildiği ve basının özgürce işini yapabildiği bir ortamda yaşamak istiyoruz. “