'Özgür basın geleneği boyun eğmeyecek'

  • 19:27 9 Haziran 2022
  • Güncel
ANKARA - Basın ve Hukukta Hakikatleri Araştırma Derneği, 35 saati aşkın süredir gözaltında tutulan 21 Kürt gazeteci için yaptığı açıklamada, “Özgür basın geleneği 30 yılda iktidarların korkulu rüyası olmuştur. Mevcut hükümetlerin toplumsal uzlaşı ve yönetememe krizlerinde ilk olarak yöneldiği alanlardan biri olan basının, dün olduğu gibi bugün de bu baskı ve gözaltılara boyun eğmeyeceği aşikârdır. Gözaltında bulunan özgür basın emekçileri ile dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtiyoruz” dedi.
 
Basın ve Hukukta Hakikatleri Araştırma Derneği, Diyarbakır’da dün sabah saatlerinde gazetecilerin evlerine ve bürolarına yapılan polis baskını sonucunda gözaltına alınan ve 35 saati aşkın süredir gözaltında tutulan 20'si gazeteci 21 kişi için  açıklama yayınladı.
 
Hafız Akdemir’in katledildiği gün baskın!
 
“Hakikat, müşkül durumdayken bile doğruyu savunabilmektir” başlıklı açıklamada, dün sabah saatlerinde Diyarbakır merkezli olarak yapılan operasyonda Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG),  Jinnews, Mezopotamya Ajansı ve Pel Prodüksiyon’a baskın düzenlendiği ifade edildi. 21 gazetecinin gözaltına alındığına ve basın çalışanlarının dijital materyallerine el konulduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Baskın ve gözaltıların 8 Haziran 1992’de katledilen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Hafız Akdemir’in ölüm yıldönümüne denk getirilmesi de, Özgür Basın geleneği üzerinde yürütülmeye çalışılan psikolojik saldırının da göstergesidir” denildi.
 
Hak ihlalleri silsilesi
 
Diyarbakır Terörle Mücadele  (TEM) Şubesi ekipleri tarafından saat 03.30 itibariyle arama başlatıldığına ancak sorumlu olan çalışanlara haber vermeksizin çilingir çağırarak kurumlara girmiş ve el koyma işlemi gerçekleştirmiş olduklarına vurgu yapılan açıklamada, “Gözaltına alınan basın çalışanlarından Mehmet Ali Ertaş’ın on saat boyunca kelepçeli halde tutulduğuna ilişkin bilgide meslektaşları tarafından kamuoyuna duyurulmuştur.  Yine gözaltına alınan müvekkilleri ile görüşmeye giden avukatlara ise ‘operasyonun devam ettiği’ gerekçesi sunularak dosya hakkında bilgi verilmemiştir. Ancak aynı saatlerde kimi ana akım yayın organlarında dosyanın tüm ayrıntıları kamuoyuna servis edilip, bir algı operasyonu da eş zamanlı yürütülmüştür. Böylelikle; kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, işkence yasağı, adil yargılamayı etkilemeye yasağına kadar birçok hak ihlaline vücut veren bir operasyon yürütülmektedir” ifadeleri kullanıldı.
 
Açıklamanın devamında şunlar kaydedildi:
 
“Kürdistan Gazetesi’nden Hawar Dergisi’ne, Azadiya Welat’tan Xwebûn’e, Özgür Gündem’den Yeni Yaşam Gazetesi’ne kadar uzayan Kürt basın geleneği, her dönemde ve koşulda, tüm baskılara ve saldırılara rağmen mutlaka akacak bir mecra bulmuştur. Hakikatleri karatmaya çalışanların Özgür Basın geleneğine yönelik baskılarının temelinde de bu gerçek yatmaktadır. Apê Mûsa, Hafız Akdemir, Nazım Babaoğlu, Rohat Aktaş, Kadri Bağdu ve daha nicelerinin emeklerinin referans olduğu bu gelenek, son 30 yılda iktidarların korkulu rüyası olmuştur. O nedenle de onlarca Kürt gazeteci katledilmiş, gazete büroları bombalanmış ve baskıların envai çeşidi uygulanmıştır. Bu baskıların temelinde, Türkiye’de tüm dillerde konuşmak, yazmak, yayım yapmak serbest iken, sadece Kürtçe’nin yasaklı olması sorunu yatmaktadır. Apê Mûsa’nın da dediği gibi; ‘Türklere hürriyet olacak da, Kürtlere olmayacak. Kürtler konuşmayacak, yazmayacak. Böyle şey olmaz’.
 
Gazetecilik kriminalize edilemez
 
Gazeteciliğin temel ilke ve prensipleri gereğince toplumun haber alma hakkının, içinden geçtiğimiz anti demokratik süreçle beraber daha fazla azaldığını görüyoruz. Gazeteciliğin kriminalize edilmesi sıkça başvurulan bir yöntem haline gelmiştir. Basın özgürlüğünün günden güne yok olması ve artan baskılar, toplumsal duyarlılıklar göz önünde bulundurulduğunda ayrıca kaygı vericidir. İlk yayına başladığı günden bugüne kadar halkın gerçekle buluşmasının en önemli temsilcisi olan Özgür Basın geleneği, şimdiye kadar buna benzer baskılara ve gözaltılara defalarca maruz kalmıştır. Mevcut hükümetlerin toplumsal uzlaşı ve yönetememe krizlerinde ilk olarak yöneldiği alanlardan biri olan basın, dün olduğu gibi bugün de bu baskı ve gözaltılara boyun eğmeyeceği aşikârdır. Basın ve Hukukta Hakikatleri Araştırma Derneği olarak gözaltında bulunan özgür basın emekçileri ile dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtiyoruz.”