Dirayet Dilan Taşdemir: İktidar toplumu savunmasız bırakmayı hedefliyor

  • 09:05 4 Aralık 2021
  • Siyaset
Dilan Babat
 
ANKARA - Kürtlere yönelik çöktürme planının devrede olduğunu kaydeden HDP’li Dirayet Dilan Taşdemir, iktidarın yürüttüğü politikalarla özellikle kadınları ve gençleri hedef alarak, toplumu savunmasız bırakmak istediğini vurguladı. 
 
Özel savaş politikalarının giderek derinleştiği bölge kentlerinde Kürtlere yönelik, taciz, tecavüz, fuhuşa sürükleme ve uyuşturucu kullanımı,  bugün farklı boyutlarıyla sürdürülüyor. Yine özel savaş politikalarının bir sonucu olan koruculuk sistemiyle beraber bölge kentlerinde onlarca kadının katledilmesi, tecavüze uğraması, fuhuşa sürüklenmesi basına yansımıştı. Yargı mekanizmasının işlevsiz bırakıldığı bölge kentlerinde korucular üzerinden yürütülen politikalar karşısında ise kadınların mücadelesi devam ediyor. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir, özel savaş politikaları kapsamında bölge kentlerinde kadın ve gençlere yönelik uyuşturucu kullanımı ve fuhuşa sürüklenmeye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Onuru kırılan toplumsal bir gerçeklik yaratılmak isteniliyor’
 
Özellikle çatışmaların yaşandığı kırsal bölgelerde kadınların bedenleri üzerinden düşürülmeye yönelik politikaların devrede olduğunu söyleyen Dilan, “Toplumsal ilişkiler, toplumsal bağlar bunun üzerinden çöktürülmeye çalışılıyor. Bu bağlarla çatışmayı körükleyen ve devletler aracılığıyla bu istismarların organize edildiğini biliyoruz. Kürtlerin kimlik, özgürlük mücadelesi, kadınların toplumu dönüştürme mücadelesinden hazmedilmiyor ve bu mücadele biçimi bir tehdit olarak algılanıyor. Özellikle genç kadınların ve gençlerin kendi kimlik mücadelesiyle buluşması engelleniyor. Bu buluşmanın önüne setler kurulmaya çalışılıyor. 90’lı yıllardan bu yana Kürdistan’da kadın bedenin hedef alındığını, uyuşturucunun alenen satıldığını ve bir şekilde teslim alınan, onuru kırılan toplumsal bir gerçeklik yaratılmak istenildiğini biliyoruz” dedi. 
 
‘Bölgelerde çöktürme planı hala devrede’
 
Mili Güvenlik Kurulu’nun (MGK)  devreye soktuğu “çöktürme planı” ile beraber Kürtlere ciddi anlamda bir yönelim söz konusu olduğunu vurgulayan Dilan, siyasi ve kültürel açıdan yozlaşma politikalarının da çöktürme planı dahilinde hayata geçirildiğini sözlerine ekledi. Dilan, “Sadece tutuklayarak, katlederek bir mücadele yöntemi benimsenmedi aynı zamanda toplumun iç dinamikleri olan gençlerin geleceğini, kadınların iddialarını kirli ilişki ağıyla teslim almaya çalışıyorlar. Çöktürme planı içerisinde olan yozlaştırmayı bölgede görüyoruz. Bu plan birçok yerde özellikle üniformalı kişiler üzerinden gerçekleştiriliyor. Bunun bir örgütlü müdahale olduğunu, tesadüfi bir durum olmadığını biliyoruz. Bunlar kafe, okul ve yurtlarda yapılıyor. Devletin koruması gereken yerlere sirayet etmiş durumda. Sömürgeci bir anlayışın ürünü olarak görmek mümkün” diye belirtti. 
 
‘İnkar süreci bireyselleştiriliyor’
 
Dışarıda Kürt kimliğinin inkar edildiğini, iç siyasette ise Kürtlerin kazanımlarının ve toplum ile ilişkilerinin ortadan kaldırılmak istendiğini vurgulayan Dilan, “Bunların politik olarak ifşa edilmesi yine iktidar eliyle engelleniyor. Kürdistan’da insanlar bunun bilincinde ve bu politikalarla her zaman yüz yüze kalıyor. Bu olaylar karşısında AKP’nin refleksine baktığımızda valilik ve kaymakamlık aracılığıyla bir ‘inkar’ süreci başlıyor. Kamuoyu baskısı arttıkça ve denetleyemedikleri alan olan sosyal medyaya yansıyınca, olayı inkar sürecinden bireyselleştirmeye geçiliyor. Bunların hemen sonrasında bir yargı zırhı araya giriyor. Bu kişiler yargılanmıyor, tamamıyla bütün yetkilerini kullanarak failleri aklamaya çalışıyorlar. Bunların tamamı bir zihniyet ve politika meselesi” sözlerini kullandı.
 
‘Çürüme siyaseti’
 
Çözüm sürecinde ‘çözüm süreci nasıl çözülür?’ sorusuna, AKP’li bir belediye başkanının, “Gidelim Kürt kızlarını çocuklarımıza alalım, ilişki kuralım böyle çözülür” söylemini anımsatan Dilan, şöyle devam etti: “Bu mantalite Kürt kadınları ganimet olarak gören, bunun üzerine siyasetini inşa eden bir eril iktidar aklıdır. Bunlara oranla Kürdistan’da gelişen bir kadın mücadelesi de var. Gelişen bu kadın mücadelesi de ciddi bir tehlike olarak görülüyor. Kadınların bu perspektifle kendini örgütlemesi, ayakları üzerinde durması, toplumu yeniden inşa etmesine karşı somut bir şekilde sadece siyasi aktivistleri tutuklayarak, sürgüne göndererek engellemiyor, aynı zamanda bu mücadeleyle buluşmak isteyen kadınları da devreye soktuğu politikalarıyla istismar ederek ciddi bir çürüme siyaseti de izliyor.”
 
‘Türkiye bir uyuşturucu güzergahı’
 
Artan uyuşturucu kullanımına da değinen Dilan, Türkiye’nin bir uyuşturucu güzergahı olduğunu söyledi. Son olarak devlet destekli suç örgütü lideri Sedat Peker’in ifşalarıyla uyuşturucu maddenin merkezden organize edildiğinin ortaya çıktığını ifade eden Dilan, “Ülkede yürütülen savaş siyaseti ve iktidarın beslediği çetelerin bir yöntemi olarak kara para ve uyuşturucu devreye giriyor. Bugün Suriye’deki çeteler, Libya’daki savaşı yarattıkları ‘alternatif ekonomi’ ile besliyorlar. Genel olarak ülkenin her yerinde bu siyaset izleniyor. Ama Kürdistan’da özgün yanı var. Orada Kürtlerin bilinçlenmemesi, gençlerin kimlikleri ile tanışmaması için uyuşturucu bir seçenek olarak sunuluyor” diye konuştu. 
 
‘Ciddi bir bilinçlenmeye ihtiyacımız var’
 
HDP Gençlik Meclisi’nin bölge genelinde fuhuş ve uyuşturucuya karşı başlattıkları “Bağımlılığı Kıralım Özgür Yaşamı Kuralım” adlı kampanya kapsamında çalışmalarına devam ettiğini kaydeden Dilan, gençlerin çalışmalarının devletin hedefinde olduğuna değindi. Dilan, “Ciddi bir bilinçlenmeye ihtiyacımız var ve bu politikaların bilinçli yapıldığını, ailelerin, gençlerin, kadınların görmesi gerekiyor. Hiçbir karşılaşmanın tesadüf olmadığını, bunun arkasında başka ağların olduğunun bilincine varılması gerekiyor. İktidarın bu politikalarına karşı toplumu örgütleyen, bilinçsel dönüşüm olanaklarını sağlamamızdan kaynaklı partimiz ve kadın meclisimiz hedef halinde. Bölgedeki derneklerimizi ya kapattılar ya da kayyım atadılar. Böylelikle bizleri halktan koparmaya çalışarak, toplumu savunmasız bırakmak istediler” dedi.