HDP’li vekil kadınlara dönük sistematik baskıyı Meclis’e taşıdı

  • 15:04 19 Nisan 2021
  • Siyaset
 
ANKARA - HDP’li Remziye Tosun, Diyarbakır’da gözaltına alınan kadınların yaşadıklarını, İstanbul Sözleşmesi’nin feshini ve artan şüpheli kadın ölümlerine dair Meclis Başkanlığı’na soru önergesi vererek Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi. 
 
Hakların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun,  5 Nisan'da Diyarbakır’da  gözaltına alınan kadınların yaşadıkları sorunlara dair İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, 20 Mart gecesi Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile geri çekilen İstanbul Sözleşmesi’ne dair de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından yanıtlanması istemiyle Meclis Başkanlığı’na yazılı soru önergesi verdi. Remziye ayrıca şüpheli kadın ölümlerinin araştırılmasına ilişkin de Meclis Başkanlığı’na Araştırma Komisyonu kurulması için önerge sundu. 
 
‘Kadınlara sistematik işkence yöntemleri uygulandı’
 
Remziye, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yanıtlaması istemiyle verdiği önergede 5 Nisan'da Diyarbakır’da, Rosa Kadın Derneği ve birçok adrese düzenlenen operasyonlarda 22 kadının gözaltına alındığını ve toplam 33 kadın hakkında arama karar verildiğini belirtti. Remziye, gözaltına alınan kadınların yaşadıklarını da şöyle aktardı: “Diyarbakır TEM şube nezarethanesinde gözaltı süresi boyunda pandemi koşullarında hijyenden yoksun ortamda bulundukları, kolluk güçleri tarafından temiz battaniyenin verilmediği, yemeklerin çöp kovaların bulunduğu noktada olduğu, havalandırmaların yetersiz olduğu, içme amaçlı su hakkının 0,5 litre olup günde 3 kere olduğu, ekstra su talep edildiğinde lavabo musluğundan ihtiyaçlarının giderilmeye zorlandıkları gözaltına alınan kadınlar tarafından beyan edilmektedir. Bununla birlikte nezarethanede 24 saat kesintisiz voltajı yüksek sarı ışık bulunmasının gözaltına alınan kadınlar tarafından baş ağrısı, sürekli bulantı, uyku sorunları gibi sağlık problemleri oluşturmuştur. Kesintisiz yüksek voltajlı ışığa maruz kalmak, sistematik işkence yöntemlerinden biridir. Kişiyi sürekli uykusuz bırakarak, birileri tarafından izlendiği duygusu oluşturma ve kendisini güvende hissetmesini engellemeyi hedefler. Bu tür bir işkenceye maruz kalan kişi, daha sonra ışıktan rahatsız olma, uykuya dalmada güçlük ve sürekli bir tedirginlik hali yaşayabilir.”
 
Remziye, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan şu soruları yanıtlamasını istedi: 
 
“*Diyarbakır TEM nezarethanesinin kirli yatakların olması, yeterli su verilmemesi, havalandırmanın yetersiz olması gibi hijyenden yoksun olması Bakanlığınızın bilgisi dâhilinde midir? Kolluk güçlerinin gözaltına alınan yurttaşlara hijyen malzemelerinin temin edilmemesinin gerekçesi nedir?
 
*Bakanlığınızın kendi kurumlarında pandemiye ilişkin nasıl bir tedbiriniz vardır? Bu konudaki çalışmalarınız nelerdir?
 
*Bakanlığınız nezarethane koşullarının gözaltına alınan yurttaşlara ciddi sağlık problemleri yarattığından haberdar mıdır? Tüm yurttaşların sağlıklı çevrede bulunma hakkı kanunlarca güvenceye alınmıştır. Bakanlığınız yurttaşlara sağlık problemleri yaratan ve haklarını ihlal eden bu duruma karşı bir girişimde bulunacak mıdır?
 
*Uluslararası Sözleşmeler ve TCK’nda güvence altına alınan ve işkenceyi yasaklayan yasalara rağmen nezarethanede yapılan uygulamalarla yurttaşlara sistematik psikolojik işkence yapılmıştır. Bakanlığınızın konu ile ilgili açıklaması olacak mıdır? Psikolojik işkence uygulayan kolluk güçleri hakkında işlem başlatılacak mıdır?
 
*Gözaltına alınan kadınlar arasında vejetaryen olup buna uygun yemek getirilmemesinin gerekçesi nedir? Bakanlığınız gözaltındaki yurttaşların beslenme haklarının gasp edildiğinin farkında mıdır?”
 
‘Kanunen Sözleşme yürürlüktedir’
 
İstanbul Sözleşmesi’nin feshine dair Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle verilen önergede de İstanbul Sözleşmesi’nin uygulamada aksaklıklar olsa dahi kadın haklarını kapsamlı bir şekilde koruyan en temel yasalardan biri olduğu ifade edildi. Önergede şunlara dikkat çekildi: “20 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararı ile gece yarısı aniden Sözleşmeden çekilme kararı alınmıştır. Her ne kadar tüm kadınların haklarını koruyan uluslararası sözleşmeden fesih edilmesi Cumhurbaşkanı’nın yetki dışında olsa da İstanbul Sözleşmesi uluslararası bir sözleşme olduğundan hukuken hala yürürlüktedir. Başka bir deyişle Türkiye Cumhuriyeti bu sözleşmeden çekilme kararı aldığında bu, ancak belirli bir zaman diliminden sonra gerçekleşebilecektir. Dolayısıyla kanunen Sözleşme yürürlüktedir. Fakat son süreçte bazı kolluk güçlerinin Sözleşme’nin yürürlükte olmadığını dile getirmesi basına yansımıştır.”
 
Önergede, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a da şu sorular yöneltildi:  
 
“* İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilme kararının esas gerekçesi nedir? Kadın haklarını koruyan ve kadına yönelik şiddetle mücadeleye ilişkin Cumhurbaşkanlığının nasıl bir planlaması vardır?
 
* Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen uluslararası bir Sözleşmede Cumhurbaşkanının yetkisi var mıdır? Cumhurbaşkanının yetkisinin hukuki dayanağı nedir?
 
*Hukuki olarak yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi’nin bazı kolluk güçleri tarafından hükümsüz olduğunu dile getirmesi bilginiz dâhilinde midir?
 
* Söz konusu kolluk güçleri ile ilgili bir işlem başlatılacak mıdır? Kolluk güçlerinin mevcut yasa ve kanunlar konusunda bilgi sahibi olması konusunda bir çalışmanız var mıdır?
 
 *2011 yılından bugüne kadına yönelik şiddet, cinsel istismar ve cinayet vakalarının toplam sayısı ne kadardır?
 
 *2014 yılından bugüne İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmadığı kaç vaka vardır?”
 
‘Cinayetlerin engellenmesi amacıyla etkili soruşturma elzemdir’
 
Şüpheli kadın ölümlerine dair verilen Araştırma Önergesinde de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun (KCDP)  2020 yılı raporunda 300 kadının katledildiği ve 171 şüpheli kadın ölümünün yaşandığı verisi paylaşıldı. Araştırma Önergesinde, 2021'in ilk üç ayında ise 79 kadın katliamının yaşandığı ve 45 şüpheli kadın ölümlerinin yaşandığı belirtilerek, "Kadına yönelik şiddet sistematik hale gelmiş, kadın cinayetleri cins kırımı noktasına gelmiştir. Sağlık ve ekonomik krizinin derinleşmesiyle birlikte bireysel intihar vakalarını artması basına birçok kez yansımıştır. Eline iş ve aş yazıp intihar eden, iş bulmadığı, çocuğuna kıyafet alamadığı için canına kıyan yurttaşlar bu ülkenin en büyük sorunlarından biridir. İstanbul Sözleşmesinden geri çekilme kararı, uluslararası sözleşmelerin veya mevcut yasaların uygulamasındaki aksaklıklar erkek şiddeti, cinayeti veya cinsel istismarın artmasındaki en büyük sebep olacaktır. Buna karşılık parlamento nezdinde kurulacak bir komisyon eliyle çalışma yürütülmesi, Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasıyla şüpheli kadın ölümlerinin araştırılması ve kadına yönelik şiddet, cinsel istismar ve cinayetlerin engellenmesi amacıyla etkili soruşturma mekanizmaların işletilmesi elzemdir” ifadelerine yer verildi.