Oya Ersoy: Tek bir hakkımızdan bile vazgeçmiyoruz

  • 14:08 8 Nisan 2021
  • Siyaset
ANKARA - HDP’li Oya Ersoy, İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin Meclis’te yaptığı konuşmada, “Açıkça söylüyoruz ya görevinizi yapın ya da istifa edin çünkü biz bir kişi daha eksilmeye tahammül etmeyeceğiz bundan sonra” dedi.
 
Hakların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, Meclis Genel Kurulu’nda İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile feshedilmesi, artan kadın katliamları, kadınlara yönelik artan baskı, gözaltı ve tutuklamalara ilişkin konuştu.
 
‘Eşitsizliği örgütleyerek mi şiddeti önlemeyi düşünüyorsunuz?’
 
Sözleşmenin feshinin ardından katledilen kadınların isimlerini okuyarak konuşmasına başlayan Oya,  günde en az 2 kadının katledildiği ve yüzlercesinin şiddete uğradığı bir coğrafyada kadını en üst düzeyde koruyucu tedbirleri almanın devletin yükümlülüğü ve görevi olduğunu belirtti. İktidarın, İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddeti artırdığını iddia ettiğini hatırlatan Oya, sözleşmenin uygulanmadığının altını çizerek, “Bu sözleşme etkin uygulansa kadınlar ve LGBTİ+lar için şiddetsiz bir hayat kurulabilir, kadın katliamlarının önüne geçilebilirdi. Sözleşme ne söylüyor ama siz ne yapıyorsunuz. İstanbul Sözleşmesi, ‘Kadına yönelik şiddeti önleyici mekanizmaları geliştirin’ der. Siz sözleşmeden çıkma kararı aldıktan sonra kayyım atadığınız Boğaziçi Üniversitesi’nde 2012 yılından itibaren faaliyet gösteren ‘Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu Koordinatörü’ ücretsiz izne çıkarıldı ve fiilen bu merkez işlevsiz hale getirildi. Böyle mi önleyeceksiniz kadına yönelik şiddeti? Gökkuşağı bayrağı her yerde yasaklandı ve hedef haline getirildi. LGBTİ+ kulüpleri kapatıldı. Eşitsizliği örgütleyerek mi şiddeti önlemeyi düşünüyorsunuz?” diye sordu. 
 
‘Şiddete maruz kalan kadınlara yönelik önlemleri alın’
 
Sözleşmede geçen, “Şiddete maruz kalan kadınlara yönelik koruyucu önlemleri alın” ibaresini anımsatan Oya, sözleşmeden çıkma kararı alındıktan sonra Adana ve İstanbul Pendik’te şiddet ve tehdit nedeniyle karakola başvuru yapan kadınlara, “Artık o işlere biz bakmıyoruz, savcılığa ya da aile mahkemelerine başvurun. Eski usule döndü artık. Tehdit edileceksin, darp raporunu alacaksın, bunları yapacaksın ki seni sığınma evine gönderelim” yanıtı verildiğini belirtti. Oya, “Geçici koruma, şiddet uygulayanın uzaklaştırılması gibi önlemleri almak, avukat istiyorsa avukata yönlendirmek, sığınma evine gitmek istiyorsa ŞÖNİM’lere göndermek kolluğun zorunlu görevidir. Siz sözleşmeden çıktıktan sonra, kolluk görevini yerine getirmemeye ve kafasına göre ‘Sen şuraya git’ demeye başladı. Başvurularını almayarak koruma kararlarını uygulamayarak mı şiddeti önlemeyi düşünüyorsunuz?” ifadelerine yer verdi.
 
Oya sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“İstanbul Sözleşmesi der ki; ‘Etkin soruşturma ve yargılama yürütün.’ Siz sözleşmeden çıkma kararını aldıktan sonra şiddet faili erkekler ‘Cezamı iptal ettirebilir miyiz?’ diye sevinçle avukatlarına başvurmaya başladı. Şiddet faili erkekleri yargılamak yerine Denizli’de yaşayan 4 şartlı mülteci kadın İstanbul Sözleşmesi eylemine katıldığı için önce gözaltına alındı, sonra haklarında sınır dışı kararı alındı. 8 Mart eylemine katıldıkları gerekçesiyle Mersin Akdeniz Belediyesi yani AKP’li belediye 4 kadın işçiyi Kod’a göre işten attı. Erkek şiddeti failleri yerine anayasal haklarını kullanan kadınları yargılayarak mı şiddeti önleyeceksiniz?
 
Biz buradayız, biz her yerdeyiz
 
İstanbul Sözleşmesi der ki; ‘Ulusal ve uluslararası kadın örgütleriyle birlikte erkek şiddetini önleyecek bütünlüklü politikalar geliştirin ve uygulayın.’ OHAL fırsatçılığıyla siz kadın örgütlerinin hepsini kapattınız ve İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararı aldıktan sonra Diyarbakır’da kadınları gece yarısı operasyonlarıyla gözaltına alıp susturmaya çalışıyorsunuz. İçişleri Bakanlığı belediyelere soruşturma yürütür gibi temel görevlerini sorgulayıcı şekilde LGBTİ+ çalışmaları yürütüp yürütmediğini soruyor. Ne yapacaksınız, bu belediyelere de mi kayyım atayacaksınız? Biz kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ilan edildiğinden beri Türkiye’nin dört bir tarafında sokaklardayız. Hakikati haykırdıkları için sesleri kesilmeye çalışılan kadınların sokaklarda haykırdıklarını bir kez de bu kürsüden duyun. ‘İstanbul Sözleşmesi bizim. İstanbul Sözleşmesi hâlâ yürürlükte ve her satırını uygulatana kadar biz mücadeleye devam edeceğiz.’ ‘Sıra 6284 sayılı Kanun’da’ diye sevinenlere, kadınlara ikinci sınıf muamelesi yapma, kendilerine köle etme arzusuyla yanıp tutuşanlara, şiddet uygulayıp çocuk yaşta evlendirmek isteyenlere, çocukları istismar etme özgürlüğü isteyenlere, LGBTİ+lara şiddeti kendine hak sayanlara kötü bir haberimiz var. Tek bir hakkımızdan bile vazgeçmiyoruz. Biz buradayız, biz her yerdeyiz.
 
Eşitliği sağlamayanlar bu cinayetlerin suç ortağıdır
 
İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamakla yükümlü olduğu halde uygulamayanlar, koruma taleplerini karşılamayanlar, şiddeti önleyemeyenler, cezasız bırakanlar, eşitliği sağlamayanlar bu cinayetlerin suç ortağıdır. Açıkça söylüyoruz, ya görevinizi yapın ya da istifa edin, çünkü biz bir kişi daha eksilmeye tahammül etmeyeceğiz bundan sonra.”