Gülistan Kılıç Koçyiğit: Şimdi HDK’yi örgütleme ve seferber olma vakti

  • 13:22 5 Ocak 2020
  • Siyaset
ANKARA - HDK’nin 10’uncu Genel Kurul’unda HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Şimdi HDK’yi örgütleme ve seferber olma vakti. Sadece AKP ve MHP’nin rahatsız olduğunu düşünebiliriz ama bu devrim bütün uluslararası güçleri rahatsız ediyor. Çünkü HDK, kapitalizmi rahatsız ederek yeni yaşamı savunuyor” diye konuştu.
 
Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) 10’uncu Genel Kurul’u “ Kapitalizm, Ataerki, Faşizm Öldürür Yaşamak için Diren, Örgütlen, İnşa Et” şiarıyla Ankara’da Akar Otel’de başladı. HDK Genel Kurulu’na Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanları Leyla Güven ile Berdan Öztürk, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, çok sayıda sendika, sivil toplum örgütü ile siyasi parti temsilcileri katıldı. Salonda “Sudan’dan Şili’ye Rojava’dan Hindistan’a Kapitalizm Krizde Yeni Bir Dünya için Halklar Direnişte”, “Şili, İran, Sudan, Rojava Kadın İsyanıyla Yeni Yaşama” afişleri yer aldı. Kurul saygı duruşu ile başladı.
 
‘Türkiye ve Kürdistan’daki direniş kırılmış değil’
 
Genel Kurul’da önce HDK Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu konuştu. Ardından ise HDK Eşsözcüsü ve HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 2019 yılında kapitalizmin çözülüşe doğru gittiğini belirten Gülistan, “Eski dünya çöküyor yeni dünya doğmakta. Eski dünyanın ölmemesi için bütün hegemon güçler el birliği ile ‘nasıl kendimizi kurtulabiliriz’ diye her gün plan yapıyor. Gündelik yaşamımızı, her hakkımızı gasp etmeye yönelik olduğunu çok iyi biliyoruz. Dünyanın her yerinde isyanları halk direnişlerini görüyoruz. 2011’de Arap direnişi başladı, Arap baharı dediler, ama bu direnişi bastıramadılar. Orada bastırdık dediklerinde, başka bir coğrafyada yeni bir direnişe tanıklık ettik. Kapitalizmin dayattığı bu çürümüş yaşamı reddediyoruz. Ataerkilliği reddediyoruz, bize dayatılan sömürü sistemini reddediyoruz. Biz eşit bir yaşam ve ezilenler için direniyoruz. Bu direnişi bastırma, yok etme operasyonlarına rağmen Türkiye’de ve Kürdistan’daki direniş kırılmış değil. AKP ve MHP’ye rağmen halkların barışını özgürlüğünü kapatmış değil” diye konuştu.
 
‘Zindanlarda bulunan arkadaşlarımızın özgürlüğünü sağlamalıyız’
 
Sokağa çıkma yasakları döneminde katledilen kadınları anarak konuşmasına devam eden Gülistan, şunları belirtti: “AKP ve MHP katliamlarla kendi rejimini yerleştirmenin bir hamlesini gerçekleştirdi. Yaşamını yitiren arkadaşlarımızı sevgi ve saygıyla anmak istiyoruz. Ocak ayı katliamlar ayı ve yine kadın özgürlük mücadelesinin en önde yürüyen ve uluslararası bir komplo sonucu 9 Ocak’ta Paris’te katledilen Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan’ın şahadet yıldönümü yaklaşıyor. Bu salonda çok eksiğimiz var. Sebahat Tuncel, Selahattin Demirtaş, Selma Irmak, Bekir Kaya, her biri burada olmalıydı. Ama ne yazık ki; AKP ve MHP’nin faşizmi sonucunda zindanlarda rehin tutuluyorlar. Bizim mücadelemiz zindanlarda bulunan arkadaşlarımızın özgülüğünü sağlamaktır. Geçen ocak ayında bu salondaydık. O zaman yoldaşımız Leyla Güven açlık grevindeydi ve o direniş cevap bulmuş Sayın Öcalan’dan haber almıştık.  Buradan Sayın Öcalan’a selam olsun. Geçen yıl buradan dayanışma mesajlarımızı göndermiştik. Bu yıl aramızda olduğundan bizlere onur verdi.”
 
‘AKP çürümüş topluma bir şey ifade etmeyen bir parti ismidir’
 
Kapitalizmin kendisiyle beraber savaşı, yıkımı ve talanı getirdiğini belirten Gülistan, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu anlamda bir sınırı yoktur, yaşamın her alanında nerede rantı varsa orayı talan etmek üzere kurulmuş bir sistem var. Bizim mücadelemiz de bu sistemi yıkmak üzerine. Bizim bir toplumsal devrime ihtiyacımız var ve bu devrimi erteleyemeyiz. Yöntemlerimizi ilişkilerimizi değiştirerek, toplumun karşısına bir güç olarak çıkacağız. HDK bunun için yola çıkmıştır. Dönem dönem duyduğumuz ‘HDK’ye gerek yok’ diyenlerin HDK’yi hiç anlayamadıklarını ifade edebiliriz. Biz aksini söylüyoruz, şimdi HDK’yi örgütleme ve seferber olma vakti. Bunu yapabilirsek, Ortadoğu’nun özgürleşmesini de sağlayabiliriz. Sadece AKP ve MHP’nin rahatsız olduğunu düşünebiliriz ama bu devrim bütün uluslararası güçleri rahatsız ediyor. Çünkü kapitalizmi rahatsız ederek yeni yaşamı savunuyor. Rojava’ya saldırarak, yeni yaşamı engellemek, diğer yandan ideolojiye saldırarak halkların birlikte yaşamına uluslarasın komployla yerli taşeronlar yaratıyor. Bugün Rojava’yı savunmak bugün geleceğimizi savunmak anlamına geliyor. Rojava’yı kaybedersek, Türkiye’deki faşizm kendini daha fazla gösterir, daha fazla katliamlar yapacağını bize 1915’li yılları yaşatacaklarını öngörebiliriz. AKP bitmiş, çürümüş, topluma bir şey ifade etmeyen bir parti ismidir. Şimdi gerçek suretlerine büründüler. Her gün savaş naraları atarak, cihatçı anlayışlarını gösteriyorlar.”
 
‘Bize yaşanılacak bir yeryüzü bırakmak istemiyorlar’
 
Meclis Genel Kurulu’nda tartışılan, AKP ve MHP eliyle kabul edilen Libya tezkeresini “HDP’nin her zaman savaşa karşı durduğunu” söyleyerek değerlendiren Gülistan, “Bu savaş, bu yıkım politikası bu çürümüş anlayışı hiçbir şey vaat etmediği gibi giderken, kendisiyle her şeyi götürmek istediğini biliyoruz. Bunu Kürdistan’da belediyelere atanan kayyımlardan, Kanal İstanbul projesinden biliyoruz. Bir zamanlar beraber yürüdükleri FETÖ’den, en zenginlerin kendilerini kurtarmasından, fakirlerin cezaevlerinde kalmasından biliyoruz. Saraya bütçe var, yandaşa bütçe var ama bu ülkenin yüzde 80’ni birinci dereceden ilgilendiren asgari ücrete yok. HDK olarak aynı gemide değiliz. Krizi biz çıkarmadık krizin bedelini biz ödemeyeceğiz. Bize yaşanacak bir yeryüzü bile bırakmak istemiyorlar. Emeğimizi, alın terimizi hepsini alıyorlar. Gün doğumundan gün batımına kadar çalışıyoruz. Bizden götürdükleri sadece bu değil, Kanal İstanbul gibi projeler yaparak tarihi alanlarımızı yok ederek bizi geleceksizleştirmek istiyorlar. Bizi geleceksizleştirmek isteyenlere karşı direneceğiz. Hasankeyf için direnemedik, bunun ağırlığı, vebali üzerimizdedir. Bunun sorumluluğuyla daha fazla mücadele etmemiz gerekiyor. Ekolojiden, kadın mücadelesine kadar HDK mücadele edecek” diye konuştu. 
 
Ardından kısa bir konuşma yapan Demokratik Toplum Kongresi Eşsözcüsü Berdan Öztürk, Türkiye ve dünya siyasetinde yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.
 
‘Barış demekten vazgeçmeyeceğiz’
 
Genel Kurul’da konuşan 10 Ekim-Der Başkanı Mehtap Sakin Coşkun da 10 Ekim katliamında yaşamını yitiren 103 insana rağmen barış demekten vazgeçmediklerini ifade etti. Mehtap, “Katliamdan sonra, dayanışma örneği gösteren Türkiye tarihinin en büyük sivil katliamından sonra bir araya gelen insanlardık.  3 ay içinde bir dernek kurup insanların taleplerini dile getirmek için bir araya gelen insanlardık. Biz barış diyoruz, barış talebimizi her defasında dile getiriyoruz. Biz katliamları sindiren, ölümleri ‘takdiri ilahi’ olarak gören bu sistemi sorgulayan insanlar olarak büyük bir şey yapıyoruz. Bugün IŞİD katliamlarının sanıklarının ‘insanlığa karşı suç’tan yargılanmasını başardık. Biz vazgeçtiğimiz zaman yok oluyoruz ve sistem bunu istiyor. Evlerine ateş düşen insanlar olarak biz çok yol kat ettik. Bu ülkede yapılmış hiçbir katliam ve barış uğruna verilen hiçbir can unutulmayacak. En önemli derdimiz barış. Barış demekten, savaşın karşısında duracağımızı söylemekten vazgeçmeyeceğiz” sözlerini kaydetti. 
 
Ardından söz alan Barış Annesi Behiye Gökyüz, barış anneleri olarak “barış” talebinden vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Behiye, Libya tezkeresi için annelere seslenerek “kimsenin çocuğunu savaşa göndermemesi gerektiğini” kaydetti.
 
‘Direnişimizin sonu muhteşem olacak’
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, geçtiğimiz günlerde Kandıra Cezaevinde ziyaret ettiği Sebahat Tuncel’in selamını ileterek konuşmasına başladı. Saliha, “Ocak ayındayız. Ocak ayı şehit ayıdır. Şehit düşen kadın arkadaşlarımızı saygıyla anıyorum. Onların mücadelesini yürütme sözü veriyoruz. Demokratik Bölgeler Partisi olarak, ulusal birlik için hep birlikte faşizme, ölümlere karşı birlikte olmamız gerekiyor. Kürdistan için ne gerekiyorsa onu yapacağız. Direnişimizin sonu muhteşem olacak” şeklinde konuştu. 
 
‘Kadın cinayetleri artarak devam ediyor’
 
Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi  (SYKP) Başkanı Canan Yüce de, yeni bir savaşın sinyallerinin verildiğini kaydederek, “Libya tezkeresi gündemde. AKP çıkış yolunu yine savaşta aradığını bir kez daha bize gösterdi. Kanal İstanbul uzun süredir konuştukları bir projeydi. Bununla birlikte geri dönüşü olmayacak bir ekolojik kriz ile karşı karşıyayız. Bunlara karşı isyanlar yükseliyor. Halk isyanlarının ve ayaklanmaların olduğunu görüyoruz. Türkiye’de de krizlerle karşı karşıyayız. Aslında tam da bu yolda HDK’nin bir çıkış yaparak bu alanları doldurması gerekiyor. Kadın cinayetleri artarak devam ediyor. Kürt halkına dönük savaş politikaları devam ediyor. Alevilerin evleri işaretleniyor. Yağma ve talan devam ediyor. Birçok alanda meşruluğunu kaybeden AKP talanlarla örtbas etmeye devam ediyor. Birçok tutuklamaya ve baskıya rağmen HDK direnmeye devam ediyor. HDK faşizme karşı meşru demokratik mücadeleye hizmet etmelidir. Bizler HDK’nin zamanı olduğunun farkındayız. Bu sonuçları çıkararak yeniden bir yapılanma ve HDK fikriyatını hayata geçirme noktasında adımlar atılabilir. Biz toplumsal alanları örgütlemeliyiz” dedi.   
 
’41 ülkede isyan dalgası büyütüldü’
 
Devrimci Parti Başkanı Elif Torun Öneren, dünya ölçeğinde patriarkanın kriz içerisinde olduğuna dikkat çekti. Elif, konuşmasında şunlara işaret etti: “Ortadoğu ülkelerinde emperyalizm, darbe girişimlerinde faşizm her zaman kendini gösterir. Emperyalizm, savaş, şiddet gibi yöntemlerle kendini var ediyor. Bütün dünyada işçiler, emekçiler, kadınlar doğa, yoksulluk ve geleceksizlik sarmalına itilmek isteniyor. Bunun karşısında dur diyen halklar 41 ülkede büyük bir isyan dalgası büyüttüler. Bu isyan dalgası Hindistanlı rahipler tarafından tapınağa alınmama konusunda başladı. Tapınağa kadar bir kadın zinciri oluşturarak başladılar. Bunun yanında Hong Kong, Sudan, İran, Irak ve Fransa gibi birçok ülkede işçilerin örgütlediği grevler kendini gösterdi. Ama bazı yerlerde hala direniş devam ediyor.”
 
‘Bu sistem bizim değil patronların sistemidir’
 
2019 yılında AKP ve MHP’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye karşı büyük bir saldırı başlattığını hatırlatan Elif, “Mücadeleyi yükseltme bu süreçte elzemdir. Bu süreçte faşizm, kadın düşmanı, emek düşmanı, bu süreçte binlerce yoldaşımız tutsaktır. Binlerce yoldaşımız Rojava topraklarında ölümsüzleşti” dedi.
 
Konuşmasında Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krize ve asgari ücrete de dikkat çeken Elif, “Yoğun ekonomik kriz, açlığı tek çare olarak gösteriyor. Sistem büyük bir kriz olarak önümüze çıkıyor. Bu sistem bizim sistemimiz değil, patronların sistemidir. Kadın cinayetleri, göçmen cinayetleri ile kandan besleniliyor. Son on yılda on binlerce Kürt katledildi. Sistemden günümüze cezasızlık bir devlet politikasıdır. Bütün sıraladığımız hattın gösterdiği, birleşik devrim perspektifindedir. Bu zehrin panzehri Kürt halkı ile dayanışma gösteren, salonlara sığmayan mücadele hattındadır” diye belirtti.
 
Kurul faaliyet raporunun değerlendirmesiyle devam ediyor.