Katliamlara ve kaybedilmelere tepki: Biz birbirimizin çaresiyiz!

  • 09:01 19 Ekim 2024
  • Güncel
 
Rozerin Gültekin
 
İSTANBUL - Rojin Kabaiş’in kaybolmasına ve ardından cenazesinin bulunmasına dair konuşan Kırkyama Kadın Dayanışması’ndan Tülay Korkutan, “Kürdistan’da kendi kurdukları kalekollarla, baskı politikasıyla kuşatmaya almalarına rağmen bir kadın nasıl kolay şekilde kaybolabiliyor” diye sorarak “Kadınlar korkuya kapılmadan kadın örgütlerinin çağrılarına kulak vererek, örgütlenerek karanlık tabloya karşı eşit ve özgür ülkeyi kurmayı başarabiliriz. Sen, ben, biz birbirimizin çaresiyiz. Kadınlar birbirinin çaresi” sözleri ile de mücadele vurgusu yaptı. 
 
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği birinci sınıf öğrencisi olan 21 yaşındaki Rojin Kabaiş’ten, 27 Eylül tarihinde kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra bir daha haber alınamamıştı. 27 Eylül günü saat 18.30 sıralarında en son annesiyle telefonda görüşen Rojin’in o gece yurda gitmediği ancak ailesine haber verilmediği öğrenilmiş, bunun üzerine aile yurt yönetimi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Rojin’in kayboluşundan saatler sonra 28 Eylül saat 12.00’de aileye haber verilmesi, ihmali gözler önüne sererken, Rojin’i arama kurtarma çalışmaları ise 17 gün boyunca sonuç vermedi. Rojin'in cenazesini 18’inci günde Molla Kasım kırsal mahallesi sahilinde köylülerce bulunarak yetkililere haber verildi. Otopsi ön raporu kimseyle paylaşılmazken, vücut bütünlüğünün bozulduğu ve boynunda, sırtında morlukların tespit edildiği cenazeyi, ailesi kıyafetlerinden teşhis edebildiği öğrenildi. Rojin’in cenazesi kadınların omuzlarında defnedildi. 
 
Kırkyama Kadın Dayanışması’ndan Tülay Korkutan, başta Rojin olmak üzere kadınların kaybedilmesine şüpheli şekilde yaşamını yitirmesine dair konuştu.
 
‘İçimize korku salanlara karşı biz de mücadelemizle korku vermeliyiz’
 
Kadınlar ve çocuklar açısından 2024 yılının şiddetle geçtiğini ifade eden Tülay, Eylül ayında 30 kadının katledildiğini ve ortalama günde 4 kadının erkek şiddeti sonucu katledildiğini belirtti. Tülay, “İktidar cezasızlık politikası, cinsiyetçi söylemler ve kadın düşmanı politikalar ile erkek şiddetinin artmasına neden oluyor. Kadına yönelik şiddet, cinsel saldırı failleri, kadın katilleri ellerini kollarını sallayarak çıkıyorlar. Cezasızlık politikası kadına yönelik şiddeti artırıyor. Kadın mücadelesi için önemli olan İstanbul Sözleşmesi tek başına erkek şiddetini önleyen bir yerde durmuyor ama önemliydi. Bizim itirazlarımıza rağmen İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldı. Şimdi 6284 tartışılıyor. Bu uygulamalar erkek şiddetini arttırıyor. Erkek şiddetini önleyecek, koruyucu politikalar geliştirilebilir ama bunun için devletin mekanizmaları bize kulağını kapatıyor. Beyoğlu’nda bir kadın cinsel saldırıya uğradı ve erkekler serbest bırakıldı sosyal medyadan tepki verilmesi üzerine tutuklandılar. Kadınlar adaleti sosyal medyada arıyor. İktidar bu durumu ne kadar tartışıyor? İstanbul’da Ayşenur ve İkbal katledildi. Katledilmiş görüntülerinin sosyal medyada paylaşılması şiddeti tekrardan üretir duruma geldi. Kadınlara sokağa çıkmayın, o saatte orada ne işiniz var gibi sözlerle bizleri evlere kapatmaya çalışıyorlar. Medyada verilen görüntüler ile kadınlarda bir korku yaratmaya çalışıyorlar. Ama biz kadın örgütleri olarak şunu söylüyoruz biz yalnız değiliz. İçimize korku salanlara karşı biz de mücadelemizle korku vermeliyiz” dedi. 
 
‘Rojin’in etkin soruşturma yürütülmeden arandığını biliyoruz’
 
Kadınların güvercin tedirginliğinde yaşamaya karşı her alanda kaybedilmelere ve katliamlara karşı sokağa çıktığının altını çizen Tülay, kadınların güvencesiz bırakılmaya çalışılmasına karşı kadınlarla ortak ses çıkarmaya çalıştıklarını ifade etti. Tülay, şunları belirtti: “Bir an önce erkek şiddetine karşı cezasızlık politikasından vazgeçilmesi gerekiyor. Elbette ağır cezalar erkek şiddetini ortadan kaldıracak değil ama şiddetin katliama varmasının önünde önleyici tedbirler alınmalı. Erkek şiddetine dair önlemler alıyoruz deniyor, hayır almıyorlar. Biz 18 gün kayıp olan Rojin’in yaşamını yitirdiği bilgisini aldık. Rojin belki intihar da etmiş olabilir ama etkin soruşturma yürütülmediği için ne olduğunu bilmiyoruz. Bu ülkede yaşayan vatandaşlara şeffaf bir şekilde bilgilendirme yapılmıyor her şey muallak. Biz günlerdir Rojin’in etkin soruşturma yürütülmeden arandığını biliyoruz. Gülistan Doku’ya ne oldu hala bilmiyoruz. Çok öfkeliyiz, üzgünüz ama diğer yandan kadınlar olarak bir araya gelip kadın mücadelesini yükseltmeye ihtiyacımız var.”
 
Kaybolmaların, şüpheli ölümlerin arkasındaki failler
 
Ülkenin kayıp kadınlar ülkesine çevrildiğini, kadın katliamlarının intihar denilerek üstünün kapatılmaya çalışıldığını, şüpheli ölümlerin arttığını söyleyen Tülay, “Şüpheli ölümleri tartışıyoruz, kadınlara ne olduğunu bilmiyoruz. Etkin soruşturmalar yürütüldükten sonra şüpheli ölümlerin arkasında erkek şiddetinin, tecavüzün olduğunu bu ülke gördü. Bir kadının daha kaybolmasına, katledilmesine, tecavüze uğramasına tahammüllümüz kalmadı. Kaybolan kadınların ülkesi değil kadınların özgürce yaşadığı bir ülke olması için mücadele veriyoruz. Kadınların bulunduğu her yerde iş yerinde, evde, okulda mücadele etmesi cinayeti ve kaybettirmeleri önleyecek en önemli şey. Bu ülkenin devleti, kolluğu kimin yanında bunun cevabını biliyoruz. Örneğin üniversitelerde polis eliyle sağcı, ırkçı, faşist gruplar kadın cinayetine ses çıkaran kadınlara saldırdılar” dedi.
 
Her yeri kamerayla çevrili kentte Rojin nasıl kayboldu?
 
4 tarafı kamerayla çevrili olan Kürdistan’da kadınların kaybedildiğine ve kaybolma sürecine dair hiçbir görüntünün açığa çıkmadığına dikkat çeken Tülay, “Kürdistan’da kendi kurdukları kalekollarla, baskı politikasıyla kuşatmaya almalarına rağmen bir kadın nasıl kolay şekilde kaybolabiliyor. Rojin 18 gün boyunca ne kadar etkili arandı? Rojin’in o süre zarfında başına neler geldiğini biz bilmiyoruz. Rojin 18 gün orada mıydı sorusunun cevabı yok. Rojin intihar etmiş olsa bile intihar da politiktir. Kadınların geleceği ve güvencesi yok bunların içerisinde kadınlar intihara sürükleniyor bundan dolayı politiktir diyoruz. Rojin niye kayboldu? Rojin ölene kadar neler yaşadığına dair kadın kurumlarını dahil ederek en etkili soruşturmanın yürütülmesi ve gerçeklerin açığa çıkartılması gerekiyor” ifadelerini kullandı. 
 
Sen, ben, biz birbirimizin çaresiyiz
 
Tülay, son olarak şunları dile getirdi: “AKP meclis üyelerinin açıklamaları AKP-MHP iktidarının kadın katliamlarına nasıl baktığını net bir şekilde gösteriyor. Evde oturun, sokağa çıkmayın, erkek arkadaşınız olmasın gibi sözlerle makbul kadın yaratmaya çalışıyorlar. Kadınlar bunları yapmayınca suçlanıyorlar. Korku dolu ülke var etmeye çalışıyorlar. Bu bir gerçeklik ama buna karşı mücadele eden kadınlar var bunun için hiçbir kadın yılgınlığa, korkuya kapılmasın. Kadınlar korkuya kapılmadan kadın örgütlerinin çağrılarına kulak vererek, örgütlenerek karanlık tabloya karşı eşit ve özgür ülkeyi kurmayı başarabiliriz. Sen, ben, biz birbirimizin çaresiyiz. Kadınlar birbirinin çaresi.”