'Türkiye'nin savaş politikaları toplumu çökertmeyi hedefliyor'

  • 09:05 21 Temmuz 2024
  • Güncel
 
 
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - Türkiye’nin Güney Kurdistan’a yönelik sürdürdüğü saldırılara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Alınteri Temsilcisi Mürüvet Küçük, saldırıların amacının toplumu çökertmek olduğunu söyledi. Mürüvet, “Kürt özgürlük hareketinin tarihsel ve toplumsal kazanımlarını imha etmeye çalışıyorlar. Bunun için Kürt özgürlük hareketi öncülüğünde bütünleşmiş bir tarzda mücadele oluşturmak gerek” dedi.
 
Türkiye, KDP'nin işbirliği ile Güney Kurdistan'a yönelik saldırılarını sürdürüyor. Bu saldırılar sonucunda birçok sivil yaralanırken, yaşamını yitirenler de oldu. Saldırılarda ısrarcı olan Türkiye, sivilleri hedef alarak tüm yaşam alanlarını yok etme yöntemini hayata geçiriyor. Türkiye’nin savaş politikaları sonucunda yerleşim yerlerinin boşaltılması da saldırıların doğurduğu tehlikelerden biri olarak öne çıkıyor. Türkiye ve KDP'nin işbirliği ve bölgede yaşanan çatışmaların halklar üzerindeki etkisi de giderek artıyor.
 
Alınteri Temsilcisi Mürüvet Küçük, Türkiye’nin Güney Kürdistan’a yönelik gerçekleştirdiği savaş politikaları ve bu politikaların Türkiye ile Orta Doğu halklarına yansımaları hakkında değerlendirmelerde bulundu.
 
'Sistem bir çöküş yaşıyor'
 
Savaş politikalarının sürekli olarak kendisini yaşamın her alanında genişlettiğini söyleyen Mürüvet, Türkiye’de işçi ve emekçilerin çok yoğun bir kriz ve özgürlük yoksunluğuyla boğuştuğunu ifade etti. Sistem ve devlet anlayışının hem ekonomik hem de siyasal anlamda bir çöküş yaşadığını kaydeden Mürüvet, “Tarihsel gericilik birikimini sürekli kışkırtarak her toplumsal krizi yönetme aracı olarak kullanıyor” dedi.
 
'Savaşın amacı toplumu çökertmek'
 
AKP-MHP iktidarının savaş politikalarının Kürt halkı başta olmak üzere tüm Orta Doğu halklarını derinden etkilediğini aktaran Mürüvet, “Binlerce kişilik bir cihat ordusu kurarak, işgal ettiği bölgelerde temsili bir devlet örgütlenmesine gitmeye çalışıyorlar. Orada tüm kurumlarıyla bir devlet örgütlemeye çalışarak, savaşın kanlı sonuçlarıyla toplumu çökertmek istiyorlar” şeklinde konuştu.
 
'Savaş politikalarının hedefi toplum'
 
AKP-MHP iktidarının Güney Kürdistan’da sürdürdüğü savaş ısrarını, “Bağımsızlık ve özgürlüğün sağlanmasına yönelik Rojava’ya yapılan saldırıları süreklileştirip oradaki statüyü yok etme amacıyla girişilen her türlü kirli ilişki, çok korkunç sonuçlar yaratıyor” şeklinde tanımlayan Mürüvet, savaş politikalarının toplumu hedef aldığının altını çizdi. Mürüvet, savaş politikalarının birçok tehlikeyi de beraberinde getirdiğini ve savaşın kadına yansımalarına dikkat çekerek, “Kadın cinayetlerine bile sirayet ediyor. Kadınların öldürülme biçimine bile sirayet edecek korkunç bir şeye dönüşüyor. Fuhuş, uyuşturucu, kara para trafiği üzerinden toplumun çeşitli kesimlerine de yansıyor. Bunların sonucunda ise yozlaşma ve tortulaşma ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı. 
 
'Özgürlük hareketinin basamak noktaları kaldırılmaya çalışılıyor'
 
Suriye’ye yönelik saldırılara vurgu yapan Mürüvet, şunları belirtti: “Bombardımanlarla köyleri yakıyorlar. Kürdistan bölgesinde, özgürlük hareketinin önemli noktalarını ortadan kaldırma amacıyla yaşam alanlarını imha ediyorlar. Toplumsal hayatı, savaşın finansmanı olarak kullanıyorlar. Ciddi bir ekonomik terör finansmanı sağlanıyor ve toplumsal anlamda yozlaşmayı, tortulaşmayı, toplumsal sorunları yumak haline getirerek devam ettirmeye çalışıyorlar. Üçüncü Dünya Savaşı argümanını eklediler. Savaş var, ama Dünya Savaşı’na gitme durumu aynı zamanda buradaki özgürlük yokluğunu meşrulaştıracak, silahlanmaya ayrılacak finansmanı halk nezdinde meşrulaştıracak bir araç olarak kullanılıyor. Bu durum, toplumsal sonuçları çok ağır olan krizin katlanarak büyümesi anlamına gelecek.”
 
'NATO zirvesinde alınan kararlar'
 
NATO zirvesinde alınan kararların dünyayı yeni bir eksene oturttuğunu paylaşan Mürüvet, “NATO'nun, Atlantik ve Orta Doğu'da zaten fiilen hakimiyet kurduğu bir yer ve burada Türkiye gibi ülkelerin iki arada bir derede kalma çabası giderek daralacak. Kürt düşmanlığı ve yayılmacı hayallerle kurulan ilişkiler giderek NATO'nun masasında belirginleşecek” dedi.
 
'Sürecin sonuçları çok daha ağır olacak'
 
“NATO’nun masası olmaya doğru giden sürece giriyoruz” diyen Mürüvet, “Bu sürecin sonuçları çok daha ağır olacak. Dönüştürülmeye çalışılan yeni dünya düzeni, yeni eksen arası güç ilişkileri ve denge, doğal olarak bütün dünyada olduğu gibi Orta Doğu’da ve özellikle Türkiye’nin savaş politikalarını birebir etkileyecek sonuçlar yaratacak. Kürt halkının tarihsel ve toplumsal kazanımlarını imha etmeye yönelik bu savaş daha da ağırlaşacak” şeklinde konuştu.
 
'Sistemin biat ettirme pratiğine karşı mücadele etmeliyiz'
 
Türkiye eliyle sistematik bir saldırının söz konusu olduğunu aktaran Mürüvet, sözlerini şöyle noktaladı: “Savaş bahanesiyle ormanları yok ediyorlar. Halkın coğrafyasını bile bambaşka bir şeye dönüştürüyorlar. Toplumsal kazanımları bu şekilde dönüşüme uğratmak istiyorlar. Toplumun yoksullaştırılarak biat etmesi ve kabullenmesi isteniyor. Savaşı kabullenmeleri bekleniyor. Mücadeleye, toplam birleşik mücadeleye dönüşmesi için toplumsal hareketler, işçiler ve emekçiler, bu politikalara karşı Kürt halkıyla birlikte mücadelesini örgütlemeli. Sistemin biat ettirme pratiğine karşı mücadele etmeliyiz. Çünkü biz kendi davamız için mücadele ediyoruz. Bu nedenle öncü güçlerin bu perspektifle hareket etmesi gerekiyor. Toplumsal hareketle, Kürt özgürlük hareketi öncülüğünde bütünleşmiş bir tarzda mücadeleyi oluşturmalıyız.”