Mor Dayanışma konferansı: Yeni politikalar üreterek yürüyeceğiz

  • 18:09 26 Mayıs 2024
  • Güncel
 
İSTANBUL - Mor Dayanışma “Yalnız değil, birlikte güçlü” şiarıyla gerçekleştirdiği 4’üncü Marmara Bölgesi Konferansı’nda “Savaşa, kadın, çocuk ve doğayı hedef alan faşist iktidara karşı, hep birlikte yeni politikalar üreterek, direniş mücadelemizi büyüteceğiz”  mesajı verildi.
 
Mor Dayanışma “Yalnız değil, birlikte güçlü” şiarıyla İstanbul Şişli’de bulunan Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde Marmara Bölgesi 4’üncü Kadın Konferansı’nı gerçekleştirdi. Konferansa, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) temsilcileri, Sosyalist Kadın Meclisi (SKM), Özgür Genç Kadın, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), Liseli Cadılar, Kadın Savunma Ağı ve daha çok sayıda kadın katıldı.  Konferansın gerçekleştirildiği salona “Yalnız değil birlikte güçlü” ve “ Mor Dayanışma”  pankartları asıldı. 
 
Sık sık “ Yaşasın feminist mücadelemiz”, “Hayvana doğaya yeryüzüne özgürlük” sloganlarının atıldığı konferansta ilk önce kadın mücadelesini ve çalışmalarını konu alan bir sinevizyon  gösterimi yapıldı. Konferansta Türkiye’de politik durum, kadın hareketinin geldiği eşik ve ihtiyaçlar, işçi kadın deneyimleri,  ekolojik yıkım ve sonuçları, LGBTİ+’lara yönelik saldırılar, ile göç ve göçmenliğe dair bakış açısı konuları tartışıldı.
 
Mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz’
 
Divanda Mor Dayanışma üyeleri Gizem Alica ve Yaren Esin yer aldı. İlk olarak kısa bir konuşma yapan Gizem, gerçekleştirdikleri 4’üncü konferansın tüm kadınlar için büyük bir önem taşıdığını söyledi. Gizem, “Tüm saldırılara ve kadın düşmanı politikalara karşı biz kadınlar yan yana gelmekten ve mücadelemizi büyütmekten bir an olsun vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz” dedi.
 
‘Yaşasın örgütlü sosyalist feminist mücadelemiz’
 
Konferansta, Şakran Cezaevi’nde bulunan Mor Dayanışma üyesi tutsak Sibel Örkmez’in gönderdiği mesaj okundu.  Sibel’in mesajında şunlar yer aldı: “54 gündür hukuksuz bir şekilde tutuklu bulunduğum Şakran’dan, Sosyalist Feminist Mücadelemizden aldığım inanç, coşku ve umut ile hepinizi özlemle selamlıyorum. Sermaye-iktidar ikilisinin canavarlığı kadınları yoksulluk, iktidar, suç ve ölüm kıskacına hapsediyor. Bu canavar kendini bize sarsılmaz ve devrilmez olarak gösteriyor. Fakat bugün bu canavarın karşısında kadınların örgütlü mücadelesinin gücü duruyor. Mücadelemizin gücü karanlığın sonsuzluğa yaklaştığı yerde bir aydınlatıcı ve ön açıcı olmaya devam edecektir. Çünkü gücümüzü hakikatimizden alıyoruz. Ve hakikat su gibidir, eninde sonunda yolunu bulup, başarıya ulaşacaktır. Bugün çağrımıza kulak verip sözümüze ortak olmaya gelen kız kardeşlerim, bilin ki buradaki her söz sözünüzdür, anlatılan biziz. Tüm heyecanımla özgür günlerde buluşmayı umut ediyor ve hepinizi kız kardeşçe kucaklıyorum. Yaşasın örgütlü sosyalist feminist mücadelemiz.”
 
‘Sistemin karşısında mücadele edeceğiz’
 
Ardından ise Mor Dayanışma Türkiye Sözcüsü Cemile Baklacı, kapitalist sistemin hayata geçirdiği savaş politikalarının günden güne yoğunlaştığını,  kadına yönelik saldırıların da giderek arttığını  dile getirdi.  “Her an bir savaşın içerisinde olabiliriz” diyen Cemile, “Türkiye’de tam da bu savaşın içerisinde olma riskiyle karşı karşıyayız. Bu gerçekliğin olduğunu da bilmek gerekiyor. Hem Suriye’de savaş eden Türkiye’nin kendisi bu savaşın bir parçası olmayla da karşı karşıyadır. Bu savaşların kendisi yoğunlaşarak devam ederken, Suriye’de de savaş devam ediyor.  Rusya Ukrayna’nın savaşı da devam ediyor. Savaşlarda on binlerce, yüz binlerce insanın gözümüzün önünde katledildiği Filistin savaşı var.  İsrail devleti gözümüzün içine baka baka Filistin halkını yok etmek için uğraşıyor” diyerek savaş politikalarının karşısında duracaklarını ve mücadele etmeye devam edeceklerini kaydetti.
 
Kobanê Kumpas Davası
 
31 Mart yerel seçimlerin ardından iktidarın yenilgiye düştüğünün altını çizen Cemile,  yenilginin karşısında ise kadınlara, gençlere ve tüm topluma saldırılarını giderek artırdığını belirtti. Cemile, devamında ise sözlerini şöyle sonlandırdı: “Seçimlerin ardından özellikle Van eylemsellikleri sonrasında Van halkına sahip çıkanlara uyguladıkları gözaltılar, tutuklamalar 1 Mayıs’ta da devam etti. Eylemlere sahip çıkan herkese çok ciddi bir şekilde saldırdılar ve tutukladılar. Aynı şekilde Kobanê kumpas davalarında çıkan cezalarla aslında bir şekilde tekrardan kendilerini sürdürmeye çalışıyorlar. İktidar ardından yumuşama mesajları verdi. Bunu çok net gördük, bu yumuşama mesajlarını iktidarın sertleşmesi olarak tarifleyebiliriz. Tam da bu sistem karşısında bu iradenin ve direnişin sürdürücüleri kadınlardır. Faşist iktidarın burada kendi iradesini sürdürdüğünü görüyoruz. Ama biz kadınlar tüm gözaltı ve tutuklamalar karşısında direneceğiz. Hep birlikte bu mücadeleyi yükselteceğimizin sözünü buradan veriyoruz. Bundan sonra da kadınlar olarak tüm saldırılara karşı duracağız ve mücadele edeceğiz.”
 
‘Örgütlü mücadelemizi büyüteceğiz’
 
Ardından söz alan Mor Dayanışma İstanbul Sözcüsü İrem Kayıkçı ise, “Mor Dayanışma olarak 10’uncu yılımıza girdik. Mor Dayanışma olarak AKP- MHP faşist iktidarının karşısında bugüne kadar durduk, bundan sonra da karşısında duracağız.  Kurumsallaşan faşizmin karşısında dayanışma ve yoldaşlık kurma alanlarımızı güçlendirdik. Kadın hareketinin rengini her yere taşıdık. Kadın bedenini hedef alan ve saldıran faşist iktidar karşısında direnç alanlarını dönüştürdük ve büyüttük. Kadın mücadelesini günden güne büyütüyoruz. İktidar her gün yeni yeni planlar yapıyor. Kadınları daha başka nasıl yok edebilir, nasıl saldırabilir çabasında. Kadınları hedef alan faşist sisteme karşı çalışmalarımız mahalle mahalle, sokak sokak sürüyor.  Burada bulunan arkadaşlarımız ve dışarda bulunan tüm kadın arkadaşlarımızla birlikte yeni politikalar üreteceğiz ve örgütlenme deneyimlerimizle gücümüzü ve mücadelemizi büyüteceğiz”  diye konuştu.
 
Asgari ücret emekçinin tablosu!
 
Daha sonra konuşan Mor Dayanışma üyesi Seda Yanmış,  ekonomik krizin en çok kadınları etkilediğini dile getirerek, “Her şeyin en ucuzunu aramaya çalışarak ayakta kalmaya çalışan, sırtında taşıyanlar olarak bugün buradayız. Bizler sınıfın yanında yöresinde değil tam da içindeyiz. Bu sebeple her gün ekonomik krizin, açlık düzeninin normalleştirilmeye çalışıldığını görüyoruz” ifadelerine yer verdi.  İktidarın işçi ve emekçilerin üzerinden kendisini var ettiğini ekleyen Seda, şunları dile getirdi: “Türkiye’de asgari ücret civarında bir ücretle çalışan işçilerin oranı yüzde 50’lerde. Çoğumuz emekçi, asgari ücrete yakın ücretlerle çalışır hale gelmeye başladık. Kadınların çok büyük bir bölümü asgari ücrete yakın ya da altında çalışıyor. Evet bu tablo biz emekçilerin tablosudur. Emeğiyle geçinmeye çalışan yoksul halkın tablosudur.”
 
‘Her yerde karşınıza dikilmeye devam edeceğiz’
 
İktidarın, 31 Mart seçimlerindeki yenilgilerinden sonra yoksul emekçi kesimin güvenini kaybettiğini anladığını söyleyen Seda, “Orta vadeli program ile ilk uluslararası ve ulusal sermayeye Türkiye’nin nasıl da ucuz bir iş gücü olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlar. Bu ülkenin emeğine size ucuza satacağız siz yeter ki gelin diyorlar. Kamuda tasarruf paketi açıklayarak kamu çalışanlarının doğru düzgün haklarına eşemiyorken, haklarından tasarruf etmeye çalışıyorlar. Orta vadeli program uygulayacaklar, tasarruf politikalarını hayata geçirecekler, oturduğumuz eve dahi çözecekler. Bu program bizim işçilerin kadınların emeğiyle geçinen herkesin cehennemi demek. Onların işçi, emekçiyi görmeyen, giderek yoksullaştırdığı politikalar karşısında duracağız. Her yerde karşınıza dikilmeye devam edeceğiz” dedi.
 
‘Göçmenler düşmanlaştırılıyor’
 
Son olarak ise Gözde Veyisoğlu göçmen ve mültecilere dair değerlendirme yaptı. Göçün temel sebebinin savaş olduğunun altını çizen Gözde, göçmen kadınlara işaret ederek, kadınların göç yollarında yaşadıkları hak ihlallerine dikkat çekti. Gözde, “Savaşlar da her zaman göçmenleri doğuracaktır. Ümit Özdağ örneğinde olduğu gibi göçmen sorunu tüm sorunların sebebi olarak gösteriliyor. Göçmenler düşmanlaştırılıyor. Göçmenlere politik bir düşman olarak gösterildiği, bu ortamın yarattığı şiddetin göçmenler için normalleştirildiği bir ortam yaratılıyor. Göçmenler sermaye değerleri için bir fırsat kutusuna dönüştürülmektedir” ifadelerini kullandı.
 
Mücadeleyi büyütme olanakları
 
Yaşanan sorunlar ve ırkçılık karşısında kadınların mücadele edeceğini paylaşan Gözde, “Göçmen kadınlar örgütlenmeye ihtiyaç duyar. Kendi diliyle kendilerini en rahat şekilde ifade edebildikleri bir örgütlenmenin içinde yer alma arzuları var. Bu da hem yerel kadınlar hem de göçmen kadınların özleşme süreci ile birlikte mücadele etmesiyle geçer. Biz kadınların örgütlenme pratikleri göçmen kadınlarla paylaşmaktan ortaklaşmaktan geçmektedir. Bu yüzden biz yanı başımızda bizimle benzer sorunlar yaşayan kadınlarla birlikte bizi karşı karşıya getiren akıldan kendimizi sakınmalı ve birlikte yol almalıyız. Kadınlarla birlikte, mücadelemizi daha fazla nasıl büyütebileceğimizin olanaklarını aramaya koyulmalıyız” dedi.
 
Konferans, soru cevap bölümünün ardından sanatçı Seda Savaş’ın sahne almasıyla son buldu.