‘Kobanê’den bu yana insanlığı savunuyoruz’

  • 11:54 26 Mayıs 2024
  • Güncel
 
ANKARA- DEM Parti’nin Ankara Garı önünde yaptığı anmada, “IŞİD karşıtı dayanışma çağırısı yapanları yargılayanlar bugün hala IŞİD’i ve onun hücrelerini görmemeye devam ediyorlar. Kobanê’de dünyanın neresinde görürsek görelim buna karşı mücadele etmek dayanışma bu katliamları önlemek gibi bir sorumluluğumuz var” denildi.  
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Kobanê Davası'nda siyasetçilere verilen cezalara tepki amacıyla DAİŞ'in katliam yaptığı merkezlerde anma etkinlikleri düzenliyor. DEM Parti, bugün de 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Garı önünde yaşanan katliamda yaşamını yitirenleri anmak için Ankara Tren Garı önünde anma etkinliği düzenledi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'ın yanı sıra çok sayıda kişi anmaya katıldı. Anmada, "Kobanê’den bu yana IŞİD barbarlığı karşısında insanlığı savunuyoruz" pankartı açılarak, sık sık "Kobanê düşmedi düşmeyecek" sloganı atıldı. 
 
DAİŞ barbarlığına karşı dayanışma 
 
Anmada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, katliamda yaşamını yitirenlerin DAİŞ barbarlığına karşı dayanışmak için Ankara Tren Garı'nda bulunduğunu ifade etti.  Tuncer, "Bugün bile demokratik bir basın açıklaması dahi yaparken, sayımızdan fazla güvenlik görevlisi var. Kamera var, sokak ve caddeler tutulmuş durumda. Ama 7 Haziran ile 1 Kasım arasında ne hikmetse IŞİD’in başta Gar, Amed, Suruç, Antep, Reyhanlı katliamları olmak üzere elini kolunu sallayarak, göstere göstere Ankara’nın göbeğinde bu katliamın örgütlenmesi büyük soru işareti oluşturdu" diye kaydetti. 
 
Göz yumanlar yargılanacaktır’
 
Katliamın önlenmesi için önlem almayanların katliamın suç ortağı olduğunu belirten Tuncer, "Bir gün mutlaka dem gelir devran döner. Sadece bu insanlık karşıtı suçları yapanlar değil, buna göz yumanlar da bir gün yargılanacaklardır. Demokratik kamuoyunu gören, IŞİD karşıtı dayanışma çağırısı yapanları yargılayanlar bugün hala IŞİD’i ve onun hücrelerini görmemeye devam ediyorlar. Ankara’nın göbeğinde mahallelerinde hale kadınları cariye, çocukları köle olarak pazarlayan bu örgütün arkasında kim var? Neden görünmüyor müdahale edilmiyor? Bu da ayrı bir sorundur" diye konuştu. 
 
'IŞİD’le siyaseti dizayn etmeye çalıştılar' 
 
7 Haziran seçimlerini kaybedenlerin DAİŞ'le birlikte siyaseti dizayn etmeye çalıştığını söyleyen Tuncer, "Şimdi bunu nereden çıkardık sorusunu sorabilir kamuoyu. Bu katliamlardan sonra bizzat hükümetin en yetkili ağızlarından 'Oylarımız arttı' denildi. Utanmadan kendi yurttaşlarının katledildiği bu katliamlar karşısında kınaması gerekenler gerekli olan hassasiyeti göstermesi gerekenler ne dedi, 'Oylarımız arttı'. Yani bu katliamlar demek ki birilerinin işlerine yaradı. Ve katliamlar hala gerçek fiilleriyle birlikte yargılanmıyor. Üç beş tane tetikçinin alıkonulduğu bu katliamlarda asıl failler asıl planları yapanlar örgütleyenler aramızda yok. IŞİD nedir anlatmaya gerek yok. Katliam yapan barbar bir örgüttür. Peki, IŞİD Kobanê’de Kürtleri, Arapları kadınları katlederken, Kobani'yi işgal etmeye çalışırken insanları diri diri yakarken biz ne yapacaktık?" diye sordu.  
 
‘Kumpas davası muhakkak çökecek’
 
Direniş mücadelesi veren bir gelenekten geldiklerini vurgulayan Tuncer, "IŞİD’in bu katliamlarını, zulmünü alkışlayacak mıydık? İktidar tam da bizden bunu bekliyordu. Kimse kusura bakmasın. Dün olduğu gibi bugün de insanlık düşmanı katliam yapan, kadın düşmanı bir anlayışı değil, Kobanê’de dünyanın neresinde görürsek görelim buna karşı mücadele etmek dayanışma bu katliamları önlemek gibi bir sorumluluğumuz vardır"  dedi. 
 
DAİŞ'in katliam yapmak için taşıdığı malzemelerin adreslerinin bilindiği, taşıyan araçların plakasının dahi bilindiğini ifade eden Tuncer "Ama kim yargılandı? Demokratik Kürt siyaseti yargılandı. Katliam yapanlar yargılanmadı, katliam yapanlar aklanmaya çalışıldı. IŞİD barbarlığı karşısında mücadele eden, dayanışma çağrısı yapanlar yargılandı. Biz bu yargılanmaları tanımıyoruz. Bir suç varsa IŞİD işledi, bir suç varsa IŞİD’e destek veren, göz yumanlar Ankara'nın bu meydanında bunca kamera ve MOBBESE'nin bulunduğu yerde, bu katliamların olmasının zeminini hazırlayanlar suçludur. Demokratik siyaset yürütenler suçlu değil, asıl yargılanması gerekenler bizleri yargılıyorlar. Dolayısıyla bu karar yok hükmündedir" şeklinde konuştu. 
 
Davanın bir gün muhakkak çökeceğine olan inancını dile getiren Tuncer, "İç siyaseti, IŞİD katliamlarıyla dizayn etmeye çalışanlar bir gün mutlaka bunun hesabını demokratik bir yargı karşısında vereceklerdir. IŞİD’i yargılamayanlar Selahattin Demirtaşları, Figen Yüksekdağları ve şu anda cezaevindeki 13 arkadaşımızı yargılamaya devam ettiler. Bu yargılama Kürt halkında, Türk halkında Türkiye’de yaşayan bütün halklar ve inançlar nezdinde yok hükmündedir ve öyle olmaya devam edecektir" diye belirtti. 
 
Diyalog ve müzakere vurgusu 
 
Ülke sorunları için diyalog ve müzakere çağrısı yapan Tuncer, şöyle devam etti: "Kürtleri, devrimcileri, Kürtlerle birlikte dayanışan dostlarını mahkum etmek Türkiye’ye bir şey kazandırmadı. Bugün Türkiye’de çeteler Susurluk gibi karanlık örgütler cirit atıyor. Susurluk geçmişte sadece Susurluk’ta vardı, bugün Susurluk gibi mafya örgütler Türkiye’nin dört bir yanındadır. Türkiye Teksas’a dönüştü. Sendikaların insanca yaşam ücretlerini talep etmediği bir Türkiye’de çeteler kırmız plakalı araçlarla insanları katlediyorlar. Tüm bunların tek sebebi var. Kürt sorunun çözümsüz kalması. Tek bir sebebi var. Müzakere ve diyaloga dayalı olmayan yol ve yöntemlerin benimsenmesidir. İşte Kobanê Davası aslında bu diyalogla müzakere zemini için iktidar için bir fırsat olabilirdi. Bu fırsatı tepenlere ve geçmişte karanlık yöntemleri ikinci yüzyılda da Türkiye uygulamaya çalışanlara sesleniyoruz: Demokratik siyaset ayakta, demokratik siyaset 12 metrekarelik hücrelere arkadaşlarımız konulunca bitmiyor. Bugün biz burada nasıl mücadele ediyorsak cezaevlerinde ceza alan arkadaşlarımız da mücadelelerine devam ediyorlar. Dolayısıyla, bu katliamların peşini bırakmayacağız. Bu katliamlar şimdilik aklansa bile, gerçek failleri ortaya çıkarılmasa bile bizler bir gün mutlaka bu katliamların hesabını demokratik yargı karşısında sorarak bunları açığa çıkararak bu yiten canlara olan borcumuzu bir gün yerine getireceğiz."