‘Yoksullaşmanın birinci derecede muhatabı kadınlar oluyor’

  • 09:06 22 Aralık 2018
  • Emek/Ekonomi
VAN - Ekonomik krizin en çok kadının yaşam alanını daralttığına dikkat çeken ESP MYK Üyesi Sadiye Ok, “Krizin faturasını kadınlar değil krizi yaratan iktidar ve patronlar ödemeli. Bunun için kadınlar yan yana gelmeli, birleşik kadın hareketini örgütleyerek mücadele etmelidir” dedi. 
 
Türkiye’de giderek derinleşen ekonomik kriz önce kadınları mağdur ediyor. Böylesi dönemlerde öncelikle kadınlar işten çıkartılırken, esnek ve güvencesiz çalışma dayatılıyor. Ev ekonomisinin kadınlar tarafından yönetildiği toplumda, yine krizin en ağır yükünü kadınlar çekiyor. Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Sadiye Ok, kapitalist modernitenin krize dayalı bir sistem olduğunu belirterek, “Bu yüzden sömürü üzerine kurulu bir sistem. Toplum üzerinde çok yönlü bir etki gösteren bu sistemin yarattığı kriz, işçiye farklı biçimde yansıyor, kadına farklı biçimde yansıyor, toplumsal muhalefetin diğer kesimlerine başka biçimde yansıyor” dedi. 
 
‘Domatese yüzde 9 zam geldi’
 
“Dün ekonomik krizin belki yansımalarından söz edebilirdik fakat bugün tam da içerisindeyiz” diyen Sadiye, AKP iktidarının ciddi bir ekonomik krizle yüz yüze olduğunu ifade etti. Israrla “ekonomik kriz yok” denildiğini ancak bunun büyük bir yalan olduğunu dile getiren Sadiye, “İnsanlar faturalarını, kredi borçlarını ödeyemiyor. Birçok esnaf kepenk kapattı. İnsani temel ihtiyaçların üzerinde büyük bir kriz var. Özellikle kadınlar, pazarlardan alışveriş yapamayacak duruma geldi. 2 kilo domates nasıl olurda 10 TL’ye çıkar. Sadece yüzde 9 zam domates fiyatına gelmiş. Bu büyük bir uçurum ve korkunç bir rakamdır. Gündelik yaşamda yüzde 100’lük zamlarla kadınların hayatını giderek darlaştıran bir yerde duruyor” diye konuştu.   
 
‘Yoksullaşmanın birinci derecede muhatabı kadınlar’
 
Ekonomik krizin kadınların işsiz kalması anlamına geldiğini kaydeden Sadiye, bu krizden kaynaklı da iş hayatından atılan ya da parasız kalan erkeğin kadına yöneldiğine dikkat çekti. Sadiye, “Krizden kaynaklı birçok iş yeri kepenk kapatıyor. Bu iş yerlerinde çalışan erkek ya da kadın işsiz kalıyor. Kadın eve kapanırken, evine maddi anlamda ciddi yetersizlikler yaşayan erkek ise direk kadına yöneliyor. Bu kadın üzerindeki şiddetin daha çok artması anlamını da taşıyor. Kadını katleden erkeğin savunması ‘Ekonomik krizden dolayı bunaldım ben de eve gidip eşimi öldürdüm’ diyebiliyor. Bunun yargıya yansıma durumu ise erkeğe ‘tahrik indirimi’ olabiliyor. Aynı zamanda yoksullaşmanın birinci derecede muhatabı kadın oluyor. Çünkü çocuğu doyurmak kadına kalıyor. Eşini doyurmak kadına kalıyor. Dolayısıyla da bunun hem psikolojik hem ekonomik boyutunu kadın birkaç misli erkekten fazla yaşamak zorunda kalıyor” dedi.  
 
‘Suriye poundu dahi TL’yi geçiyor’
 
Türkiye’nin kadın istihdamı sıralamasında dünya sıralamasında 131’inci sırada yer aldığını anımsatan Sadiye, şöyle dedi: “Sanayi bakımından, gelişim bakımından Türkiye dünya sıralamasının çok gerisinde yer alıyor. Türk Lirası’nın son bir yılda Suriye pounduna göre yüzde 36 değer kaybetmesi aslında bir uçurumu ifade ediyor. ‘AKP iktidarı biz savaşta değiliz. Ekonomik kriz psikolojiktir’ diyor. Ama yanı başımızda savaşta olan Suriye gibi bir ülkenin bile parası Türkiye parasından daha değerli ya da Türk parası onun karşısında değer kaybetmesini nasıl açıklayacak” ifadelerini kullandı. 
 
‘Türkiye’deki kadın istihdamı yüzde 20’ 
 
Türkiye’deki kadın istihdamının diğer ülkelere göre korkunç bir durumda olduğunu belirten Sadiye, bu oranı verilerle şöyle anlattı: “Türkiye’deki kadın istihdamı yüzde 20’yi ifade ediyor. Yüzde 70’i kayıt dışı çalışan ya da ev işçisi. Kadınlar zaten çalışmıyor gibi yansıtılıyor. Ama aslında buda koca bir yanılsama kadınların yüzde 70’i evde yatıyor gibi gösteriliyor. Kadınlar evde büyük bir emek ve üretim içinde. çocukların doyurulması, bakımı, kadın evde aşçıdır, öğretmendir aynı zamanda doktordur, aynı zamanda terapi merkezidir. Çocuğun ya da eşinin bir derdi olduğunda dertlerini dinleme merkezidir. Yani birçok işi bir arada yapan ve aynı zamanda çocukları yeni bir işe hazırlayan bir döngü duruyor. Az bir bütçeyle evi döndürmeyi kadınlar öğrenmek zorunda kalmıştır kapitalist sistemler içerisinde. Kadın muazzam bir emek, bir enerji sarf ediyor ama bunun karşılığı yok.” 
       
‘Sarı Yelekliler ve Gezi’de kadınlar en ön saflardaydı’
 
Paris’teki “Sarı Yelekliler” eyleminde ve Gezi’de kadınların en ön saflarda yer aldığını dile getiren Sadiye, kadınların itirazlarını demokratik bir şekilde sokaklara çıkarak, örgütlü bir şekilde dile getirdiğini vurguladı. Sadiye, “25 Kasım’da kadınların sokaklara çıkması bunun bir göstergesiydi” dedi. Ekonomik krize karşı da kadınların bir arada sesini yükseltmesi gerektiğine işaret eden Sadiye, “Önümüzdeki süreçte de yolsuzluğa, işsizliğe, açlığa, karşı bu ekonomik krizin faturalarını hiç bir şekilde kadınlar ödemeyecek. Ödememeli. Çünkü bu krizi yaratan kadınlar değil, bu krizi yaratan işçi ve emekçi değil. Bu krizi yaratan patronlar ve iktidarın kendisidir. O zaman bu faturaları patronlar ve iktidarın ödemesi gerekiyor. Bunun için yan yana gelerek, birleşik kadın hareketini örgütlememiz gerekiyor” diye ekledi.