Sermayeye kriz yok: Bedelini kadınlar ödüyor

  • 09:09 18 Aralık 2018
  • Emek/Ekonomi
Sibel Özalp
 
İSTANBUL- Ekonomik krizin doğrudan kadınları etkilemesinin nedeninin patriarka ve kapitalist sistem olduğuna dikkat çeken HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin bedelini de ilk ödeyenler yine kadınlar ve çocuklar oldu. Fakat üst tabakada çok ciddi bir zenginleşme olduğunu görüyoruz. Borçlarını da devlete ve bizlere devretmeye çalışıyorlar. Gemilerini yüzdürmeye devam ediyorlar" dedi.
 
“Ekonomik kriz yok” diyen iktidar ve iktidara yakın medya, Dolar kurunun nispeten düşmesiyle birlikte krizi tamamen görmezden gelse de, çarşı-pazarda gün be gün atan fiyatlar en yakıcı haliyle mutfaklara yansıyor. Krizden en fazla etkilenen ise kadınlar. Ekonomik krizden neden daha fazla kadınların etkilendiğini değerlendiren Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, “öncelikle kadınlar etkileniyor” söyleminin temel belirleyeninin ataerkil, patriarkal ve kapitalist toplumlardaki cinsiyet eşitsizliği olduğunun altını çizdi.
 
Gülistan, "Bir iş yerinde biri kadın diğeri erkek 2 kişi çıkarılacaksa önce kadın çıkarılıyor. Çünkü şöyle bir anlayış var; erkek ailesine bakmalı, ailesini geçindirmeli. Feodal ilişki sistemi, geleneksel ilişki sistemi bütün bu eşitsizliği besleyen temel nedenlerden oluyor. Bir iş yerinde aynı işi yaptığımız halde erkekler daha fazla para alırken kadınlar daha az alıyor. Erkeğe aile ve toplum içerisinde bir rol biçilmiş. Eşini himaye etmesi ve yaşatması gereken bir rol" dedi. 
 
'Kadın erkeğe yedeklenmiş'
 
Patriarkal toplumlarda bir kadının kendi ayakları üzerinde durup, kendi ekonomisini kazanma ve özgür bir birey olarak kendini topluma katma meselesinde erkeğe yedeklenmiş olduğuna dikkat çeken Gülistan, "Erkeğe bağlı görülüyor. Yani kadının özgürlük sınırı erkeğin koşullarına göre belirleniyor. Bir yerde bir tercih yapılacaksa erkekten yana bir tercih oluyor. Korunan ve kollanan her zaman erkek oluyor. Çünkü biz kadınlar ezilen cinsiz. Ve bu yeni bir şey değil. 5 bin yıllık şekilleniş kapitalizm içerisinde yeniden ve yeniden üretiliyor" diye konuştu.
 
‘Kriz öncelikle kadınları işsiz bıraktı’
 
"Ekonomik krizin toplumsal sonuçları önemli. Topluma nasıl yansıdığı ve en nihayetinde kadınlara nasıl yansıdığına bakmak gerekiyor” diyen Gülistan, öncelikle krizin kadınları işsiz bıraktığını vurguladı. Evin ekonomisini yöneten kadınların yaşadıkları zorluklara işaret eden Gülistan, “Kadınların pazara gittiklerinde çoğu zaman aldıklarının yarısını alarak veya çoğunu alamayarak döndüğünü iyi biliyoruz. Bunlar dışında kamuoyu araştırmaları da var. Sendikaların yapmış olduğu araştırma sonucu raporlar var. Bu krizin sonucunda kadın yoksullaşmasının hızlandırıldığını ve kadın yoksulluğunun daha geniş kesimlere yaygınlaştığını görebiliyoruz. Yani toplumsal katmanların çok daha geniş zemininde alt, orta ve üst gelirli kadınların hepsini etkilediğini, fakat en fazla yoksulların etkilendiğini söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı. 
 
'Ekonomik şiddet ve yoksulluk olarak kadınlara dönüyor'
 
En fazla etkilenen yoksullar içerisinde de kadınlar ve çocukların olduğunu ifade eden Gülistan, "Krizin sonuçlarından kadınlar 2 şekilde etkileniyor. Birincisi ekonomik şiddet ve yoksulluk olarak kadınlara dönüyor. İkincisi de gündelik yaşamın içerisinde insanlar yoksullaştıkça, alım güçleri düştükçe bütün bunun külfetini, sinirini, hıncını yine kadından alıyorlar" değerlendirmelerinde bulundu.
 
 ‘Ekonomik şiddet devletin savaş politikalarıyla ilişkili’
 
Bu ekonomik şiddetin bir de devletle yani devletin yürüttüğü savaş politikalarıyla ilişkisi olduğunu dile getiren Gülistan, şöyle dedi: “Özellikle Kürdistan'da bütün savaş süreçlerinden birebir etkilenmeyle beraber savaşın sonuçlarından da etkilenme söz konusu olabiliyor. Evinden, yurdundan olanlar bir şekilde yıkılan evini terk etmek zorunda kalıyor. Bir başka yere göç eden insanların, yeni bir yaşam kurmaya, yaşama tutunmaya çalışırken tüm bu krizle beraber umutlarının da gerilediğini görüyoruz. Yani Nusaybin'den Amed'e taşınan birinin aslında tüm bu tutunma çabalarının, yeniden bir düzen kurma arayışlarının aslında ekonomik krizle geriletildiğini ve çok ciddi bir ikinci travma yaşatıldığını biliyoruz.”
 
‘Ucuz iş gücü haline dönüşüyor’
 
Ekonomik krizin sonuçlarından bir diğerinin de kadının daha ucuz bir iş gücü haline dönüştürülmesi olduğunu söyleyen Gülistan, "Kendini güvende hissetmeyen, çalışma yaşamına birebir katılamayan kadının, toplumsal özne olma ve özgürleşme mücadelesinde de gerilettiğini görüyoruz. Toplumsal mücadele anlamında kadın geriletilmeye çalışılıyor, bütün bu mücadelenin içerisinde ikincil kılınıyor" diye konuştu. 
 
'Sermaye için kriz diye bir şeyden bahsetmek mümkün değil'
 
Savaş ve ekonomik sorunların yanı sıra her anlamda yaşanan krizlerde kaybedenlerin, gözden çıkarılanların kadınlar ve çocuklar olduğunun altını çizen Gülistan, "Türkiye'de yaşanan ekonomik krizin bedelini de ilk ödeyenler yine kadınlar ve çocuklar oldu. En yoksul ve en alt tabandakiler oldu. Kriz büyüdükçe de toplum daha fazlası yoksullaşıyor. Fakat üst tabakada çok ciddi bir zenginleşme olduğunu görüyoruz. Ciddi anlamda bir birikim artığına tanıklık ediyoruz. Kriz bizler için var. Kadınlar ve yoksullar için var. Ama sermaye için kriz diye bir şeyden bahsetmek mümkün değil. Onlar, devletin güvenli kollarında sermayelerine sermaye katıyorlar. Borçlarını da devlete ve bizlere devretmeye çalışıyorlar. Gemilerini yüzdürmeye devam ediyorlar" dedi.