Kanlı 1 Mayıs’ta ölümsüzleşen 9 kadın emekçi

  • 09:12 28 Nisan 2020
  • Emek/Ekonomi
Gülistan Azak
 
İSTANBUL - 1 Mayıs 1977 Taksim katliamının üzerinden 43 yıl geçti. “Kanlı 1 Mayıs” olarak anılan katliamda 9’u kadın toplam 36 kişi katledildi, yüzlercesi ise yaralandı.
 
1 Mayıs İşçi Bayramı’na günler kalırken, bu yıl emekçiler 1 Mayıs’ı salgın sürecinde karşılıyor. Asgari ücretin dahi altında çalıştırılan, grev hakkı yasaklanan, iş güvenliğinden mahrum, açlık ve yoksulluk sınırında, güvencesiz çalışmaya mahkum edilen yüzbinlerce işçi, emekçi her yıl alanlara çıkarak taleplerini dile getiriyor. İşçiler için 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamanın ise ayrı bir anlam ve önemi olmasının nedeni ise 1977 yılında kutlamanın ‘Kanlı 1 Mayıs’a dönüşmesi.
 
Türkiye'de 1 Mayıs, 1923 yılında yasal olarak İşçi Bayramı ilan edildi ancak bir yıl sonra hükümet, kutlamaların kitlesel olarak gerçekleştirilmesini yasakladı. 1925 yılında çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu ile de İşçi Bayramını kutlamaları tamamen yasaklandı. Bu nedenle uzun yıllar kutlanamayan 1 Mayıs, ilk defa 1976 yılında Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) öncülüğünde 200 bin kişinin katılımı ile Taksim Meydanında gerçekleştirildi. 1977 yılına gelindiğinde ise DİSK daha kitlesel bir anma için hazırlıklarına başlamıştı. Anmanın tertip komitesi, İstanbul Valiliği ve İstanbul Emniyeti ile yaptıkları görüşmeler sonucu iç güvenliği DİSK'in, dışarıdan gelecek güvenlik sorunlarını da emniyet güçlerinin sağlaması konusunda anlaştılar. Taksim Meydanı'nın ise ulaşım yönünden rahat ve merkezi olması sebebiyle anma yeri olması konusunda fikir birliğine varıldı.
 
1 Mayıs öncesi dönemin gazetelerinin bir kısmında 1 Mayıs'ta olayların çıkacağı, insanların ölebileceği gibi bir takım köşe yazıları yayınlamaya başlamışlardı. Tercüman Gazetesi köşe yazısında, "Yarın 1 Mayıs. DİSK, TİP ve CHP militanları, yarın İstanbul, Ankara ve bütün yurdu kana bulaması mümkün kışkırtma ve tecavüz hareketlerine girişebileceklerdir. Polisle vuruşmalar muhtemeldir, cinayetler işlenebilir, mallara, canlara kıyabilirler. Taktik icabı, kendi aralarında dövüşebilirler, saf vatandaşlar bu arada ölebilir" cümlelerine yer verirken, kimi yayınlanan yazılarda ise "Arabalar tahrip edilecek. Camlar kırılacak. İnşallah aldanırız, ama kanlar akacak" cümlelerine yer vermişti.
 
En az 36 kişi katledildi, yüzlerce kişi yaralandı
 
1 Mayıs 1977 günü İşçi Bayramı'nı kutlamak üzere çeşitli illerden İstanbul'a gelenler ile birlikte yaklaşık 500 bin kişi Taksim Meydanı'ndaki anmalara katıldı. Katılımın yüksek olması sebebiyle kortejlerin alana girmesi uzun sürmüş, konuşmalar da uzamıştı. Saat 19.00 sularında dönemin DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler, konuşmasının sonuna geldiğinde etraftan silah sesleri duyulmaya başlandı. Sular İdaresi binasının üstünden ve meydandaki otelin çeşitli katlarından açılan bu ateş sonucu insanlar panik halde kaçışmaya başladı, kısa bir süre içinde Intercontinental Oteli'nin de (Bugün The Marmara Oteli) üst katlarından da ateş açıldı.
 
İnsanlar panik halde kaçmaya çalışırken polis de ses bombaları ve panzerlerle kalabalığa müdahale etmeye başladı. Kalabalık, kaçmak için özellikle Kazancı Yokuşu'na yöneldi ancak burada bulunan bir kamyonun yolu tıkaması yığılmaya ve buna bağlı ezilmelere sebep oldu.28 kişi ezilme ya da boğulma nedeniyle, 5 kişi silahla vurulma nedeniyle, 1 kişi de panzer altında kalarak en az 36 kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi ise yaralandı.
 
Olay aydınlatılmadı
 
Olay sonrası 470 kişi gözaltına alındı fakat hiçbirinin olayla ilgisi kurulamayarak serbest bırakıldılar. Tertip komitesi, bazı sendika ve sol gruplardan 98 kişi hakkındaki yargılamalar 14 yıl boyunca sürdü. Bu yargılamalardan kimse ceza almadı. Emniyet veya devlet yetkililerinden herhangi birinin yargılanmadığı dava zamanaşımına uğrayarak düştü. Bunun üzerine dava, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşındı. Bu güne kadar ateşi kimlerin açtığı tam olarak belirlenememiş ve olay aydınlatılamamıştır.
 
9 kadın katledildi
 
1 Mayıs 1977 Taksim Katliamı’nın üzerinden 43 yıl geçti. “Kanlı 1 Mayıs” olarak anılan katliamda 9’u kadın olmak üzere en az 36 kişi katledildi, yüzlercesi yaralandı. Kimdi peki bu kadınlar? O gün Taksim’de buluşmalarındaki nedenler nelerdi? Ne yazık ki haksızlığa, güvencesizliğe, görünmeyen emeğe karşı alanlara çıkan kadınların yaşamlarına ait arşiv tarama, araştırmalara rağmen bilgiye ulaşmak çok zor. Katledilen kadın emekçilerin yaşamını gün yüzüne çıkarmak gazetecilerin, araştırmacıların, akademisyenlerin, sendikaların sorumluluğu olarak duruyor hala.
 
Anma düzenlenecek
 
DİSK, Türk Tabipler Birliği (TTB), Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi kadınlar ile çok sayıda kadın örgütü, her yıl olduğu gibi bu yıl da katledilen 9 kadın için anma etkinliği düzenleyecek.
 
Kadınlar bu yıl ki anma etkinliği için 30 Nisan’da İstanbul Kazancı Yokuşu’nda saat 18.00’de buluşacak.
 
Ölümsüzleşen 9 kadının isimleri ise şöyle:
 
Jale Yeşilnil: 17 yaşındaydı. Şimdiki adı 50. Yıl Tahran Lisesi olan, Göztepe Aryamehr Lisesi 3. sınıf öğrencisiydi. 1 Mayıs 1977 günü, Taksim Meydanı’nda 500 bin emekçiyle beraber o günün coşkusunu yaşamaktaydı. Sadece gençti, heyecanlıydı ve samimiyetle oradaydı. Tanıklarının anlattığına göre o gün, ilk ateş sonrası panik içinde koşuşturan, kaçan kitleye doğru Taşkışla tarafından (Mete caddesi) hızla gelen iki panzer alana girdi. Kitleyi, yeniden kürsüye doğru (Gezi merdivenleri) yöneltecek şekilde ucundan tarayarak ve otelin önünden geçerek Atatürk Anıtı yönünde hareket ettiler. Renkli giysili, (Can arkadaşı Filiz'in hırkası üzerindeydi) açık renk saçlı bir kadın panzer altında kaldı. Kadıköy'deki cenazesine katılanlara yere yatırılarak üst araması yapıldı.
 
Arkadaşı Zeki Coşkun, bir röportajda Jale’yi  şöyle anlatıyor: "Çok narin, tutkulu bir insandı. Karıncayı bile incitmekten korkardı. Çok yardımseverdi. Örneğin fen dersleriyle hiç aram yoktu ve okul başladığından beri hiçbir derse katılmamıştım. O yüzden sınava bir gün kala çok paniklemiştim. Bu halimi gören Jale, beni 2 gün boyunca çalıştırmıştı ve bir dönem hiç girmediğim dersi bana 2 günde verdirmişti. Edebiyata çok büyük ilgisi vardı. İnsani, politik, düzenle alakalı her şeyle ilgilenirdi. Küçücük bir haksızlığa bile tahammülü yoktu."
 
Hacer İpek Saman: 23 yaşındaydı. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencisiydi. Haberlere, ezilerek yaşamını yitirdiği yansıdı.
 
Sibel Açıkalın: 18 yaşındaydı. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi 1. sınıf öğrencisiydi. İstanbul Yüksek Öğrenci Derneği üyesiydi.
 
Diran Nigiz: 35 yaşındaydı. Bekçiydi.
 
Hatice Altun: 21 yaşındaydı.
 
Kadriye Duman (Kıymet Kocamış): 25 yaşındaydı. Hemşireydi.
 
Leyla Altıparmak: 19 yaşındaydı. Hemşireydi.
 
Nazan Ünaldı: 19 yaşındaydı. Yabancı diller yüksekokulunda öğrenciydi.
 
*Meral Cebren (Özkol): 42 yaşındaydı. Hastabakıcıydı.