ODTÜ arazisi 49 yıllığına KYK’ye devredildi: Çatışmalı ortam yaratma riski var

  • 09:12 1 Ekim 2018
  • Güncel
Habibe Eren 
 
ANKARA - ODTÜ arazisinin 49 yıllığına bedelsiz olarak KYK'ye devredilmesinin ODTÜ'nün hem mekansal hem de geleneksel öncü rolünden kaynaklı olduğunu belirten Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Candan, KYK'nin ideolojisiyle ODTÜ'de yeni bir çatışmalı ortam yaratılacağı uyarısında bulundu. 
 
Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) kampusü içerisinde bulunan 40 dönüm arazi, 49 yıllığına Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'na (KYK) devredildi. ODTÜ rektörlüğü ile KYK arasında imzalanan protokole mahkeme kararıyla ulaşabilen Mimarlar Odası Ankara Şubesi, ODTÜ arazisi içerisinde yurt yapılacak 40 dönüm alanın henüz belli olmadığını belirterek, süreci yargıya taşıdı. 
 
Şube Başkanı Tezcan Candan Karakuş, ODTÜ arazisinin KYK'ye devredilmesi ve bunun sonucunda ODTÜ’de nasıl bir yapı oluşturulacağına dair konuştu. 
 
'Bu bilgiyi yargı yoluyla elde ettik'
 
Konuya ilişkin ODTÜ Rektörlüğü’ne ve KYK'ye resmi yazıyla başvuruda bulunduklarını aktaran Tezcan, KYK'nin kendilerine bilgi veremeyeceğini, ODTÜ'nün ise geri dönüş yapmadığını vurguladı. Tezcan,  böylesi bir durumla ilk defa karşılaştıklarını belirterek, "KYK'nin bilgi vermemesini Bilgi Edinme Kanunu kapsamında yargıya taşıdık. Ve yargı yoluyla bu bilgiyi elde ettik. Şimdi protokolün iptali için dava açtık" ifadelerini kullandı. 
 
'2001 yılında orman statüsünü kazandı'
 
ODTÜ ormanının çok değerli olduğunu ve 1995 yılında Koruma Kurulu tarafından tescil edildiğini  ifade eden Tezcan, 2001 yılında kadastro planlarının yapılarak ODTÜ 1-2 ve 3 olarak orman statüsünü kazandığını söyledi. Tezcan, "Dolayısıyla çok büyük bir alan ve Ankara'nın yeşil aksı. Aynı zamanda burası 1960'lı yıllarda ağaçlandırılmaya başlandı ve insan eliyle orası bir vahaya çevrildi.  Cumhuriyet döneminin ilk üniversite yerleşkelerinden birisi ve modern mimarlık eserlerinin inşa edildiği bir yer" dedi.  
 
'Hem mekânsal hem de geleneksel olarak öncü'
 
80 öncesi mücadeleler ve gelişen süreç ile birlikte ODTÜ'nün Türkiye açısından simge bir mekân haline geldiğini vurgulayan Tezcan, "Rektör Hasan Tan'a karşı yürüttükleri kampanya ile birlikte bir de devrimci geleneği oluştu. ODTÜ hem mekânsal olarak hem de geleneksel olarak öncü. Bilimsel olarak da yenilikçi yaklaşımları ile topluma önderlik yapan, siyasi olarak da aydınlanmacı bakış açısını temsil eden devrimci yaklaşımı ile simge haline geldi" diye konuştu. 
 
'ODTÜ büyük bir tehlike ile karşı karşıya'
 
ODTÜ'lü olmanın aynı zamanda orada var olan devrimci geleneğe sahip çıkmak anlamına da geldiğini ifade eden Tezcan, "Dolayısıyla böyle bir alanda 2000'li yıllardan sonra ciddi bir tahribat süreci yaşandı. 2012 yılında gündeme gelen Malazgirt Bulvarı ve daha sonra Bilkent'ten açılan yol ile birlikte ODTÜ büyük bir tehdit ile karşı karşıya" ifadelerini kullandı. 
 
'Bunun arkası da gelecek’
 
İmzalanan protokol kapsamında ODTÜ’nün 40 bin kilometrelik alanın 49 yıllığına bedelsiz olarak KYK'ye verildiğini vurgulayan Tezcan, şöyle dedi: "Onlar da bunun karşılığında yurt yapacaklar. Aslında baktığınız zaman çok masumane bir şeymiş gibi duruyor. 'Öğrencinin zaten yurda ihtiyacı var. Dolayısıyla KYK'ye siz arazi veriyorsunuz o da oraya yurt yapıyor' gibi. Çok masumane bir istek üzerinden çıkan ama ODTÜ'nün bütün arazilerini parsel parsel tahsil edebilecek bir kararın önü açıldı. Sırada diğer kurumların başvurusu var. En son yine Merkez Bankası'nı duyduk. Bu kabul edilemez bir durum. Bunun arkası da gelecektir." 
 
'KYK yurtları hükümetin siyasi ideolojisiyle tahrip edecek'
 
ODTÜ'nün korunması gereken toprak bütünlüğünün yanı sıra yurt mevzusunun ikinci bir tehlikeyi de barındırdığını söyleyen Tezcan, "ODTÜ bir üniversite yerleşkesi. Kendi içerisinde kendi ihtiyaçlarının tamamını karşılayan, ihtiyaçları olduğun da kendi mezunlarının desteği ile kendi kendine yeten bir yapı. KYK burayı 49 yıllığına alacak ve yönetimi ODTÜ'ye vermeyecek. Kendisi yönetecek ve orada kalacak öğrenciler için kriterleri kendi belirleyecek. Şimdi KYK'nin son dönemdeki yapısına baktığımızda genç kuşağın dinsel eğilimlerle buluştuğu bir mekâna dönüştüğü ortada. KYK'nin yürüttüğü projelere bakarsanız;  dinsel tabanlı bir süreç yaşanıyor. Biz gençlerin barınma sorunu çözülsün diye yol almaya çalışırken, hükümetin siyasal İslâmı bir rejim olarak ortaya koymasıyla bu yurtlarda dinsel tabanlı projeler gerçekleşiyor" diye konuştu. 
 
'Çatışmalı bir alan yaratma potansiyeli var'
 
ODTÜ'nün sürekli hedef gösterilmesinin sadece toprak bütünlüğü ile ilgili olmadığını aynı zamanda orada temsil ettiği değerlerle ilgili olduğunu vurgulayan Tezcan, "ODTÜ'nün bünyesine aykırı bir yurt yapılarak yönetimi KYK'ye verilecek. Güvenliği, çalışanları KYK belirleyecek. Geçmiş dönemleri hatırlarsak;  Rektör Hasan Tan döneminde orada çalışan ve dışarıdan getirilen işçilerin öğrencilere saldırdığını biliyoruz. Dolayıyla bu durumun çatışmalı bir alan yaratma potansiyeli yüksek. Orada 'ODTÜ öğrencileri dışında kimse kalmayacak' deniliyor. Bu gerçekçi mi? Zaten bu yurdun yapılmasını Cumhurbaşkanı istemiş. Bir telefonluk işe bakar o. Bunun karşısında duracak bir rektör var mı? Maalesef yok" dedi. 
 
‘Türkiye çapında gündem yapmak gerekiyor’
 
ODTÜ'nün arazilerinin parsel parsel satılmasının ve yönetim bütünlüğünün parçalanmasının ciddi sorunlar yaşatacağını belirten Tezcan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugün oraya atanan rektör tüm bu değerleri alt üst eden, okulun devrimci yönünü kaldırmaya çalışan ve  kendi bildiğini okuyan biri. Zaten atama yoluyla geldi. ODTÜ'de başlayan bu süreç Türkiye'deki yurtların içerisindeki bakış açılarını ortaya çıkaracak şekilde kamuoyuna anlatmak gerekiyor. KYK'nin ideolojik yaklaşımı ve bunu mekansallığa dönüştürmesini üniversitelerde Türkiye çapında gündem yapmak gerekiyor."