Özgürlük mücadelesi öykülere dönüştü

  • 09:02 27 Temmuz 2025
  • Kültür Sanat
 
MÛŞ - 8 yılın ardından cezaevinden tahliye edilen Güzel Saraç, içeride yazmaya başladığı ve dışarıda tamamladığı “Teng û Tarî” adlı öykü kitabında Kürt halk mücadelesi, kadın özgürlük hareketi ve Abdullah Öcalan’dan ilham aldığını söylüyor. 
 
“Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez” perspektifi doğrultusunda yönünü özgürleşmeye çeviren çok sayıda Kürt kadın, bugün yaşamın her alanında bir direniş ve öz savunma halinde varlık gösteriyor. Kürt kadınların en çok mücadelesini yürüttüğü alanlardan biri ise hâlâ cezaevleri. Her gün yeni bir hak ihlaline konu olan Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde tutulan çok sayıda politik kadın tutsak için cezaevleri hem kendini eğitme hem de direniş alanı işlevi görüyor. Aynı zamanda yaşam alanına dönüştürülen bu cezaevlerinde kadınlar, edebiyattan sanata kadar çeşitli üretimlerle birbirlerine ve dışarıdaki kadınlara da ilham kaynağı oluyor.
 
Güzel Saraç (49), cezaevinde yazmaya başladığı ve tahliye edildikten sonra yazmayı sürdürdüğü, basıma hazır bekleyen “Teng û Tarî” adlı öykü kitabıyla Kürt edebiyatına katkı sunan tutsaklardan biri olarak öne çıkıyor. Çocukluk yıllarında büyüklerinden dinlediği hikâyeleri cezaevinde arkadaşlarına anlatarak yaşattığını söyleyen Güzel Saraç, bu geleneği yazıya dökerek hem hafızayı diri tutmayı hem de direnişi edebiyatla buluşturmayı amaçladığını belirtiyor.
 
29 yıllık kesintisiz direniş
 
Güzel Saraç, 1996 yılından bu yana belediye meclis üyeliği, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) delegeliği, il koordinasyonluğu, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il eşbaşkanlığı ve kadın meclisi üyeliği gibi birçok alanda aktif siyasi çalışma yürütüyor. 4 Mayıs 2017 tarihinde yürüttüğü siyasi faaliyetler nedeniyle Mûş’taki evine yapılan baskınla gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor.
 
Muş E Tipi Kapalı Cezaevi’nde 6 ay kaldıktan sonra Mersin Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’ne sürgün edilen Güzel Saraç, burada mücadelesini sürdürüyor. 4 yıl sonra Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’ne sürgün ediliyor ve burada da üretmeye, direnmeye devam ediyor. 3 buçuk yılın ardından, 30 Ocak’ta tahliye ediliyor. Cezaevinde geçirdiği 8 yıl boyunca üretimi esas alıyor ve edebi-yazımsal çalışmalara yöneliyor.
 
Cezaevinde birlikte kaldığı arkadaşlarının motivasyonuyla yazmaya başladığını dile getiren Güzel Saraç, içeride kaleme aldığı öyküleri tahliye olduktan sonra tamamlayarak “Teng û Tarî” adı altında bir araya getiriyor. Kitabını tamamlayan Güzel Saraç, şu sıralar basımını bekliyor. Mûş’ta yaşayan Güzel Saraç, cezaevinde yaşadığı hak ihlalleriyle birlikte kaleme aldığı öyküleri de paylaşıyor.
 
Öykülerinde kadın özgürlük mücadelesini işliyor
 
Güzel Saraç, öykü yazmaya çocukken büyüklerinden dinlediği hikâyelerin etkisiyle başladığını belirtiyor. Bu hikâyeleri cezaevinde arkadaşlarına sık sık anlattığını ifade ediyor. Dinlediği anlatıların çoğunda kadın özgürlüğüyle başlayıp erkek egemenliğiyle sona erdiğine dikkat çeken Güzel Saraç, buna karşılık öykülerinde kadın özgürlük mücadelesine yer vermeye karar verdiğini söylüyor.
 
“Teng û Tarî” adlı kitabında cezaevinde biriktirdiği hikâyeleri yazıya döken Güzel Saraç, şu sözlere yer veriyor: “Bizler eski destanlar, çîroklar dinleyerek büyüdük. Bunları dinlerken Kürt direnişlerini de dinlerdik. Mücadele etmeme sebep olan, anlatılan Kürt direnişleridir. Anadilimiz ise bizim en büyük yaramız. Anadilimizin kaybolmaması açısından en büyük avantajımız çîroklarımız. Cezaevinde arkadaşlar da bana, annelerinden dinledikleri çîrokları yazıp verdiler. Cezaevinde şiirler de yazıyorduk ve bunun en büyük etkisi Cigerxwîn’di. Özellikle Önderlik ve Kürt özgürlük mücadelesi üzerine yazıyorduk. Cezaevinden çıktıktan sonra yazdıklarımı kitap hâline getirmeye karar verdim.”
 
‘Kürt halk mücadelesinden ilham aldım’
 
Güzel Saraç, “Heft Reng”, “Manûk”, “Dîko”, “Rovî”, “Çivîk”, “Perî” ve “Teng û Tarî” olmak üzere toplam 7 öyküden oluşan kitabında yer alan dört-beş öykünün eğitici nitelikte olduğunu vurguluyor. Güzel Saraç, “Kürt halk mücadelesi, kadın özgürlük hareketi ve Önderlik’ten ilham alarak çîrokları yazdım. Kadın direnişini, gelecekteki kadınlara aktarmak istedim. Bazı çîroklarda din veya mitoloji adı altında kadın kırımı yaşandığını görüyoruz. En yakın zamanda çîroklarımı basmayı düşünüyorum” diye ifade ediyor. 
 
Cezaevindeki ihlallere değindi 
 
Cezaevindeki hak ihlallerine de değinen Güzel Saraç, 8 yıl boyunca ağır politikalara tanıklık ettiğini şu sözlerle anlatıyor: “Kayseri Cezaevi’nde fiziki şiddet uygulanıyordu. Tarsus Cezaevi’nde ise psikolojik şiddet vardı. Hasta tutsakların tedavisinde zorluklar yaşanıyordu. Hasta tutsaklar hastaneye sevk edilmesine rağmen götürülmüyor veya aylar süren direniş sonucunda götürülüyorlardı. Cezaevlerinde Kürtçe mektuplar, Kürtçe kitaplar gönderilip alınamıyordu. Gelen mektuplar da 7–8 ay sonra alınabiliyordu. Kürtçe ansiklopediler verilmiyordu. Bizlerin de en temel ihtiyaçlarıydı ansiklopediler; çünkü anadilden o kadar uzak kalmıştık ki kendi dilimizde bir şeyler okumaya ihtiyaç duyuyorduk.
 
Durumu ağır olan hasta tutsak arkadaşlarımızdan Dicle Bozan’ın ayağında protez vardı ve hastaneye tek başına gidemiyordu. Bu anlamda ciddi sağlık sorunu yaşıyordu. Arkadaşa gelen paralara ise el konuluyordu.”