
'Çocuk İşçiliği İle Mücadele Yılı' ilan edildi daha çok çocuk yaşamını yitirdi
- 10:00 26 Eylül 2018
- Güncel
ANKARA - DİSK Meclis üyesi Sendika Uzmanı Pınar Abdal, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından "Çocuk İşçiliği İle Mücadele Yılı" ilan edilen 2018 yılında en az 45 çocuğun iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini belirterek, “Sermayenin ihtiyaçlarına göre şekillenen bir çocuk işçiliği ile karşı karşıyayız" dedi.
Çocuk işçiliği ile mücadeleye ilişkin duyarlılığın artırılması amacıyla 2018 yılının “Çocuk İşçiliği İle Mücadele Yılı” ilan edilmesine ilişkin Başbakanlık genelgesi, Şubat ayında Resmi Gazete de yayımlandı. Ancak sadece resmi belgelerde kalan “duyarlılık” çocukların yaşamına yansımadı. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Meclis üyesi Sendika Uzmanı Pınar Abdal, tablonun giderek daha karanlık bir hal aldığına dikkat çekti.
'Ağustos ayında çocuk işçi cinayetleri çok yükseliyor'
Yaz dönemlerinde çocuk işçiliğinin daha fazla gün yüzüne çıktığını ve çocuk işçi cinayetlerinin de en yoğun yaşandığı aylar olduğunu vurgulayan Pınar, "Yaz dönemi ile birlikte çocuk işçiler, okul harçlıklarını çıkarabilmek için ya da ailelerinin geçimine yardım edebilmek için iş gücüne dahil oluyorlar. Mayıs ayından itibaren çocuk işçi cinayetleri yükselmeye başlıyor. Ağustos ayı en fazla çocuk işçi cinayeti yaşanan dönem oluyor. Eylül ayı ile birlikte okulların açıldığı zamanlarda çocuk işçiliği bitmiyor aslında. Farklı formalarını görüyoruz, bir taraftan sayısı hızla artan 'stajyerlik ve çıraklık' altında çalışan çocuk işçiler diğer taraftan Suriyeli mülteci çocukların iş gücüne dahil edilmesiyle giderek daha fazla kayıtsızlaşan, kural dışı olan güvencesizleşen, bir çocuk işçiliği ile karşı karşıyayız" diye konuştu.
'Suriyeli çocuklar için işçilik kader haline getirildi'
Suriyeli mülteci çocukların ucuz iş gücüne girmesiyle beraber alanın olumsuz yönde şekillenmeye başladığını ifade eden Pınar, en düşük bütçe ile savaşlardan kaynaklı sömürülen bir kitlenin olduğunu dile getirdi. Pınar, "Bunların yanı sıra kayıt dışı dediğimiz çocuklar, tarımda çalışan, sokakta mendil satan, dilencilik yapan ve küçük atölyelerde çalışan çocuklardır. Bunların yanında mülteci çocukların da eklenmesi hem çocuk işçiliğini çok daha ucuzlaştıran, daha fazla güvencesizleştiren bir yere oturttu. Türkiye'de bugün 3 buçuk milyon Suriyeli mülteci var. Bunların bir milyondan fazlasının da çocuk olduğu tahmin ediliyor. Çocukların büyük bir kısmı iş gücü piyasasının içerisinde yer alıyor. Çocuklar ailelerin yaptığı işi yapmak zorunda bırakılıyorlar. Anne ve babaların çalışamadığı iş verilmediği durumda çocuklar işçilik yaparak bizzat ailelerin geçimini sağlamak zorunda kalan kişi olarak kalıyor. Özellikle Suriyeli çocuklar için Türkiye'de işçilik yapmak bir 'kader' haline getirildi" ifadelerini kullandı.
'2018 yılı, çocuk işçiliğinin en yoğun olduğu yıl'
Çocuk işçiliğinin azalmadığını diğer yıllara oranla artış gösterdiğini aktaran Pınar, şöyle devam etti: "Çocuk işçiliği giderek az tehlikeli sınıftan çok tehlikeli sınıfa geçiş yaptı. Türkiye'de 2018 yılında en az 45 çocuk çalışırken yaşamını yitirdi. Bu çocukların çok önemli bir kısmı çocuk işçiliğin hiçbir şekilde yapılamayacağı, çalışamayacağı alanlarda çalışırken öldü. Pek çok çocuğun kaydı bulunmuyor. Devletin kayıtlarında yok, bu alan özelikle kayıtlardan kaçırılan bir alan. Mülteci bir çocuk olduğu zaman hiçbir zaman kaydı tutulmuyor."
'Devlet çocuk işçiliğini görmek istemiyor'
Hükümetin "Çocuk işçiliği ile mücadele ediyoruz" şeklindeki açıklamalarının bir reklam olmaktan ileri gitmediğini belirten Pınar, bu durma ilişkin herhangi bir tedbir alınmadığını, devletin en büyük sorumluklarından birinin de çalışma alanlarını denetlemek olduğunun altını çizdi. Pınar, “Denetleme yapıp, çocuk işçi çalıştıran yerleri cezalandır. Bunlar yapılmadığı gibi çocuk işçiliğin en fazla yaşandığı tarım, inşaat, küçük atölyeler devlet denetimin uzandığı yerler. Dolayısıyla zaten devlet çocuk işçiliğini görmek istemiyor. Geçtiğimiz günlerde çıkarılan yönetmenliklerde 'stajyerlik ve çıraklık' alanlarının genişletilip daha fazla piyasanın ihtiyaçlarını karşılamak üzerinde bir biçim verildiğini görüyoruz. Yapılan şeyler, izlenilen yol bize şunu gösteriyor; gittikçe daha fazla sermayenin ihtiyaçlarına göre şekillenen bir çocuk işçiliği ile karşı karşıyayız" diye konuştu.
Türkiye'nin dünya kapitalist sisteminden bağımsız bir ülke olmadığına dikkat çeken Pınar, "Mülteciler bugün Türkiye için yalnızca Avrupa ile yapılacak pazarların strateji konusu ve ucuz iş gücü ordusundan ibaret. Mevcut hükümet ve uyguladığı politikalarla daha iyi bir yaşam koşullundan ne yazık ki söz edemiyoruz" dedi.