Pervin Buldan’dan CPT ve Adalet Bakanlığı’na çağrı: Tecrit kaldırılmalı

  • 14:50 23 Eylül 2018
  • Güncel
İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride ve disiplin cezasına tepki gösteren HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Bu ceza neden 2005 ve 2009 yılları arasında uygulanmamıştır da şimdi uygulanmaktadır" diyerek hem CPT hem hem de Kamu Güvenliği Müsteşarlığı ve Adalet Bakanlığı’ndan yanıt beklediklerini söyledi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve Ağrı Milletvekili aynı zamanda Kadın Meclisi Sözcüsü Dilan Dirayet Taşdemir’in katılımıyla PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecrit ile disiplin cezasına ilişkin HDP İstanbul İl Binası’nda basın toplantısı düzenlendi.
 
Toplantıda konuşan Pervin Buldan, avukatlarının Abdullah Öcalan ile görüşmek için yaptığı başvurunun “disiplin cezası” gerekçesiyle ret edildiğini hatırlatarak, bunun için bir basın toplantısı yapma gereği duyduklarını ifade etti. Pervin, “6 Eylül 2018 tarihinde avukatların Sayın Öcalan'la görüşmek için verdiği başvuru dilekçesi reddedilmiş, gerekçe olarak Sayın Öcalan’a verilen disiplin cezası gösterilmiştir. Yine İmralı Cezaevi’nde kalan diğer tutsaklara da aynı gerekçelerle avukatları ile görüşme taleplerinin reddedildiği bildirmiştir. Özellikle 6 Eylül 2018 tarihinde verilen karar ile avukat ve ailesi ile görüşmesinin 6 ay boyunca yasaklanması kararını manidar buluyoruz. Hakimliğin 2 Mart 2018 tarihli kararında yazılı iletişim, ziyaretçi girişi ve telefon görüşlerinin yasaklandığı avukatlara bildirilmişti. Sayın Öcalan hakkında 2005 ve 2009 tarihleri arasında verilen 11 ayrı hücre cezası, 2009 yılındaki 156 sayfalık mektubuna dair disiplin kurulu kararı yasaklamaya gerekçe gösterilmiştir. Yine Sayın Öcalan’ın görüşlerinin kamuoyu ile paylaşmasının kamuoyunda gündem yaratması başvurunun reddedilmesine gerekçe gösterilmiştir” dedi. 
 
‘Tecrit içinde tecrit yaşanmaktadır’
 
Abdullah Öcalan’ın sıradan bir insan olmadığının altını çizen Pervin, İmralı Cezaevi’nin de sıradan bir ceza evi olmadığı dile getirdi. Pervin, konuşmasına şöyle devam etti: “Sayın Öcalan’ın Kürt halkı üzerindeki, Türkiye kamuoyu üzerindeki etkisini, barış ortamının yaratılmasındaki katkısını biliyoruz. Sayın Öcalan bir kez daha tecrit içerisinde başka bir tecride maruz kalmıştır. Sayın Öcalan 20 yıldır tecride maruz kalıyor ve çok farklı şekillerde tecritle karşı karşıya kalmıştır, uzun süre ailesi, siyasi heyetlerle ve avukatlarla görüşme yaptırılmamıştır. Barış ve müzakere süreci ile birlikte görüşmeler başlamış, avukat ve aileler görüşme yapmıştır. Ancak uzun süredir görüşmelerin kesildiğini ifade edebiliriz.
 
‘Bu ceza neden şimdi uygulanmaktadır’
 
Yetkililere soruyoruz: Bu ceza neden 2005 ve 2009 yılları arasında uygulanmamıştır da şimdi uygulanmaktadır? Bizler adaletin olmadığını biliyoruz ancak Sayın Öcalan’a 13 yıl aradan sonra avukatları ile görüşmesinin engellenmesini manidar buluyoruz.
 
CPT’ye çağrı 
 
Hükümet özellikle Adalet Bakanlığı’na ve Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’na çağrıda bulunuyoruz. Şu anda verilmiş olan disiplin cezası 13 yıl aradan sonra neden verilmiştir. 2005 ve 2009 yılları arasında eğer bir disiplin cezası verilmişse bu ceza niçin o tarihte uygulanmamış şu anda yürürlüğe konulmuştur. Bunu anlamakta gerçekten zorluk çekiyoruz. Bunun açıklamasını da özellikle Adalet Bakanlığı’ndan bekliyoruz. Biz bu ülkede adalet, hukukun olmadığını biliyoruz. Adaletin ve hukukun olmadığı bir ülkede insanların hiçbir suç işlemeden çok büyük cezalara çarptırıldığını da biliyoruz. Ancak Sayın Öcalan’a avukatlarıyla görüşme yasağının 13 yıl aradan sonra gösterilmesi yada yapılmasını açıkçası çok manidar karşıladığımızı ifade etmek istiyoruz. Buradan uluslararası kurumlara da çağrı yapmak isteriz. Başta CPT, Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi gibi kurum ve kuruşların Sayın Öcalan ile ilgili içinde bulunduğu durumla ilgili olarak bir an önce girişimde bulunmaları gerekmektedir.
 
‘Darbe girişimi İmralı kapılarının kapatılması ile gerçekleşti’
 
Bir insan avukatları, ailesi ile görüşmeyecek ve disiplin cezası alacak... Bu durum, Türkiye’deki hukuki durumu da ortaya koymaktadır. Bu disiplin cezasına dair, Adalet Bakanlığı’ndan cevap bekliyoruz. Bu talebimizi hem Hükümet’e hem Adalet Bakanlığı’na iletiyoruz. Bir an önce biz bu konuda bir açıklama yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Ortadoğu’daki, Türkiye’deki gelişmeler, bütün bunlar bir an önce Sayın Öcalan’la görüşmelerin başlatılması gerektiğini ortaya koyuyor. Bir kriz ve kaos yaşayan Türkiye’nin, Öcalan’la görüşüldüğü takdirde bu krizlerden çok kolay çıkacağını biliyoruz. Görüşmeler devam ettiği sürece bu kriz ve kaosların yaşanmadığına tanıklık ettik. Darbe girişimi İmralı kapılarının kapatılması ile gerçekleşti, Sayın Öcalan bu konuda uyarıcı olmuştur.
 
İmralı  Cezaevi’ne giriş ve geliş kapatıldığı andan itibaren Türkiye’nin büyük krizler ve büyük kaoslarla karşı karşıya kalabileceği, darbe girişimleri ile karşı karşıya kalacağını ifade etmişti. Buna hep birlikte tanıklık ettik. 15 Temmuz darbe girişimi Sayın Öcalan’la görüşmelerin kapatıldığı tarihten sonra gerçekleşti. Ancak Sayın Öcalan’ın uyarılarına rağmen ne yazıkki devletin ve hükümetin bu konuda duyarsız ve sesiz kalması ile İmralı kapılarını kapatmasıyla birlikte Türkiye bu sorunlarla karşı karşıya kaldı. Şuanda başlatılmış olan ve daha öncesi yapılmaya çalışılan tecrit meselesinin bir an önce kaldırılması gerektiğini belirtiyoruz. Tecrit bir insanlık suçudur. Türkiye’de bir çok zaman başka cezaevlerinde de uygulanmaya çalışılsa bile en fazla İmralı Cezaevi’nde uygulanmıştır. Sayın Öcalan tecride maruz kalmıştır. Yine yanındaki üç insanla birlikte ailesi ve avukatlarıyla görüşmelerin yapılmaması bu tecrit meselesini bir kez daha ortaya koymuştur. Tecrit içerisinde tecridin özellikle bir kez yapılması da kabul edilebilir bir durum değil. Biz hem HDP Genel Merkezi olarak hem de İmralı Heyeti adına şunu söylüyoruz; Sayın Öcalan üzerindeki tecrit biran önce kaldırılmalıdır. Başta avukatları ve ailesi olmak üzere telefon görüşmeleri mektuplaşma ve haberleşmelerin bir an önce gerçekleşmesi gerektiğini belirtiyoruz.”