Eğitim Sen: Cinsiyetçi, milliyetçi, militarist bir eğitim yaygınlaştırılıyor
- 15:32 17 Eylül 2018
- Güncel
HABER MERKEZİ - Eğitim Sen, 2018-2019 eğitim-öğretim yılına ilişkin birçok yerde yaptığı eylemde, cinsiyetçi, milliyetçi, militarist bir eğitim sisteminin yaygınlaştırılmaya çalışıldığına dikkat çekti.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), 2018-2019 eğitim - öğretim yılına ilişkin Diyarbakır, Adana ve Van’da eylem yaptı. Diyarbakır Eğitim Sen 1, 2, 3 nolu şubeleri gerçekleştirdiği basın açıklamasında, 2017-2018 yılına dair hazırladığı raporu kamuoyuyla paylaştı. İlk olarak konuşan Eğitim Sen Genel Sekreteri Aysun Oral, geçtiğimiz günlerde geçirdiği beyin kanaması sonucu yaşamını yitiren KESK ve Eğitim Sen üyesi Dilek Adsan'ı andı. Aysun, "Dilek kadın mücadelesi, özgürlük mücadelesi yürüten özgürlükçü bir eğitim emekçisiydi” dedi.
'Yeni öğretim yılı bilimsellikten yoksun'
Yeni eğitim öğretim yılı başlarken birçok sorunla yüz yüze kalındığını belirten Aysun, "Eğitim bir kez daha iktidar eliyle yapboz tahtasına dönüştürüldü. 2017-2018 verileri iktidarın eğitime verdiği değeri gözler önüne seriyor. Kaos ve karmaşayla devam eden eğitim sistemi laik, bilimsel, anadilde ve parasız olması gerekirken yine piyasa merkezli, inanç sömürüsüne dayalı ve bilimsellikten yoksun birer eğitim yılına başladık" dedi. Aysun, cinsiyetçi, milliyetçi, militarist bir eğitimin okul öncesinden başladığına dikkat çekerek, taşımalı eğitim, kalabalık sınıflar, fiziki yapı ve donanım bakımından sıkıntılı okulların var olduğunu ifade etti.
Liyakatsiz kadrolaşmaya değinen Aysun, "Yüzbinlerce atanamayan öğretmen, öğretmenlerin ihracı, soruşturma baskı politikaları, mobbing ve her an işten çıkarılma kaygısıyla yaşayan eğitim emekçilerinin güvencesizlikle tehdit edildiği bir eğitim, öğretim yılına başladık" dedi. Aysun’un ardından 2018 eğitim yılına ilişkin hazırlanan rapor Eğitim Sen 1 nolu şube eşbaşkanı Fatma Budak tarafından okundu. Raporda Anadil, eğitimde dinselleştirilme, iş güvencesi, kadın başlıkları altında yaşanan sorunlara değinilirken, ülkenin eğitim politikası ve bölgeye yansımasının istatistiki durum verileri açıklandı.
Raporda 2017-2018 eğitim yılına ilişkin veriler şu şekilde sıralandı:
“* Anadilde demokratik, laik, bilimsel ve kamusal eğitime geçilmesi, müfredatın çağa uygun hale getirilerek gerici yoz ve cinsiyetçi söylemlerden arındırılması
* Toplumsal vicdani yaralayan, yozlaştıran taciz, tecavüz ve şiddeti teşvik edici cezasızlık sisteminden bir an önce uzaklaşıp, ciddi yaptırımlar uygulanması
* OHAL komisyonunda tamamen oyalama süreci işletiliyor bir an önce bu tavırdan vazgeçilip hukuki sürecin önü açılması, hukuksuz bir şekilde ihraç edilen üyelerimiz görevlerine iade edilmesini talep ediyoruz.”
Eğitimin amacının sorgulayan nesil yetiştirmek olduğunu vurgulayan Fatma sözlerini şu şekilde sonlandırdı: "Bu mücadelemizden her ne pahasına olursa olsun vazgeçmeyeceğiz. Devraldığımız mücadele geleneğini sonraki kuşaklara aktararak devredeceğiz. Bizler hep vardık hep te var olacağız."
Adana
Eğitim Sen Adana Şubesi, 2018-2019 eğitim - öğretim yılı açılırken öğrencilerin ve eğitim emekçilerinin karşı karşıya olduğu sorunlara dikkat çekmek amacıyla şube binalarında basın toplantısı düzenledi. Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Seçil Sönmez, hukuksuz ihraçlar, açığa almalar, sürgünlerle; bilime meydan okuyan yeni müfredatla niteliksizleştirilmiş bir eğitim öğretim yılının kendilerini beklediğini vurguladı.
‘Okullar kışla haline geldi’
Seçil, eğitimde siyasal kadrolaşma uygulamaları, okullarda yaşanan şiddetin artması, eğitim emekçilerine yönelik ihraç, açığa alma ve sürgün gibi saldırıların sürmesinin okulların ve üniversitelerin fiilen kışla ya da cezaevi haline getirilmesine neden olduğuna dikkat çekti. Seçil, “Bizler eğitim ve bilim emekçileri olarak, ne öğrencilerimizin ne velilerimizin ne de eğitim emekçilerinin bu karanlık tabloya mahkum olmadığının bilinmesini istiyoruz. Bu eğitim öğretim yılında da emeğimiz, haklarımız ve öğrencilerimiz için tüm örgütlü gücümüzle sorunlarımızı ve taleplerimizi gür sesle dile getireceğimizin bilinmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Van
Eğitim Sen Van Şubesi de, Feqiyê Teyran Parkı'nda basın açıklaması yaptı. Emekçiler ellerinde; “Susmayacağız” pankartı taşırken, açıklamayı Şube Başkanı Bedri Yamaç yaptı. 2018-2019 eğitim ve öğretim yılının başta öğrenciler olmak üzere tüm eğitim emekçileri ve veliler için sorunların gölgesinde başladığını söyleyen Bedri, eğitimin demokratik, bilimsel, laik ve anadilde verilmesi gerektiğini belirtti.
Bedri, "Kamusal, parasız, demokratik, nitelikli, bilimsel ve anadilinde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması için somut adımlar atılmalı, eğitimde ticarileştirme ve eğitimi dinselleştirme adımlarına derhal son verilmelidir. Her geçen gün daha fazla piyasa sömürüsünün referans alındığı bir eğitim sisteminde eğitim emekçilerinin, öğrenci ile velilerle birlikte kamusal, bilimsel, demokratik, laik ve anadilinde eğitim hakkı için mücadelemizi arttırarak sürdüreceğiz" dedi.
İzmir
Zorunlu din dersine karşı Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Vakıflar Federasyonu, Alevi Dersimliler Federasyonu, Hacı Bektaş-ı Veli Dernekleri, Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri eş zamanlı olarak gerçekleştirdiği ortak basın açıklamasında karma eğitimin kaldırılmasına yönelik baskılara karşı tepkisini dile getirdi. İzmir'de Eski Sümerbank önünde gerçekleşen açıklamada Eğitim-Sen, Veli-der ile Halkların Demokratik Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Emek Partisi ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldı. İki ayrı basın metninin okunduğu açıklamada Eğitim Sen adına Şenay Akyol, Alevi dernekleri adına ise Alevi Bektaşi Dernekleri Federasyonu Genel başka yardımcısı Hüseyin Gören okudu.
‘Eğitimi dinselleştirmek istiyorlar’
Ekonomik krizin gölgesinde ve çözüm bekleyen sorunların gölgesinde daha zor bir süreçte başladığını söyleyen Şenay, kamusal eğitimi zayıflatmak, kamu kaynaklarını özel okullara aktardığını söyledi. Şenay, siyasi iktisadın siyasi hedefinin siyasi çizgisinde tek dil, tek mezhep anlayışı ve inanç istismarı üzerinden eğitimi dinselleştirmek olduğunu belirtti. Bakanlığın özel okullar gibi imam hatiplere de her fırsatı tanıdığını söyleyen Şenay Türkiye’de hiçbir okulun diğerlerine göre farklı olmaması gerektiğini söyleyen Şenay, okulların adım adım eğitim kurumu olmaktan uzaklaştığını söyledi.
‘Akıl ve bilim dışı düşünceler yaygınlaştırılıyor’
Karma eğitimle ilgili tartışmaların planlı olarak gerçekleştirildiğini söyleyen Şenay, akıl ve bilim dışı düşüncelerin yaygınlaştırılmaya çalışıldığını söyledi. Toplumsal iş bölümü ve evrensel çocuk hakları ve eğitim bilimi dikkate alınmadığını belirten Şenay, “Tüm bunlara rağmen karma eğitim dışı uygulamalarda ısrar etmenin çocuğun okuyacağı okulun türünün seçme özgürlüğü ile açıklanamayacağı ortadadır. Karma eğitim çocuk hakkı insan hakkıdır. Tam da bu yüzden eğitim mücadelesi yaşamsal bir öneme sahiptir” diye konuştu.
Şenay, yeni eğitim öğretim yılında haklarını ve taleplerini daha gür bir sesle yükselteceklerini belirtti.
‘Devlet eliyle üretilmiş bir Alevilik, Alevilik değildir’
“Çocuklarımıza rızasız, zorunlu din dersi zulümdür! Bu zulme razı gelmeyeceğiz” diyen Hüseyin ise zorunlu din dersleri iddia edildiği gibi din, inanç, kültür ve mezheplerin tanıtıldığı ve öğretildiği gibi bir ders olarak uygulanmadığını dile getirdi. Hüseyin, “Alevilik, müfredatta, devletin uygun gördüğü şekliyle yer almaktadır. Devlet eliyle üretilmiş bir Alevilik, Alevilik değildir. Bu şekliyle bir asimilasyon belgesidir. Zorunlu din dersleri insan haklarına, çocuk haklarına ve laiklik ilkesine aykırıdır” şeklinde konuştu.
İstanbul
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikaları (Eğitim-Sen), yeni eğitim ve öğretim yılının başlamasıyla beraber eğitimde yaşanan sorunları dile getirmek amacıyla İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü (MEB) önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Öğrencilerimizin geleceği için laik, demokratik, bilimsel, anadilinde parasız ve karma eğitim istiyoruz” pankartının açıldığı eylemde “Anadilde eğitim istedik istiyoruz”, “Cinsiyetçi sisteminize hayır” ve “Krizin faturasını veli ödeyemez” dövizleri taşındı. Açıklamada sık sık “Eğitime bütçe okullara ödenek istiyoruz” ve “Karma eğitim tartışılamaz” sloganlarının atıldı. Basın açıklamasını Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Dönem Sözcüsü Zeliha Baksi yaptı.
Zeliha 2018-2019 eğitim ve öğretim yılının, başta öğrenciler ve öğretmenler olmak üzere tüm eğitim emekçileri ve veliler için çözüm bekleyen sorunların gölgesinde başladığın belirtti. Yeni Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un “Eğitim için kıyameti koparmalıyız” sözünün umut aşılamaktan öteye gitmediğinin altını çizen Zeliha, “AKP iktidarının gerici zihniyetini yansıtan, karma eğitimin sonlandırılmasına olanak veren yönetmelik değişikliği bakanlıktan çıkabilmiştir. Davul bakandır ama tokmak AKP’nin dinci bakanlık bürokratlarındandır” dedi.
‘Binlerce çocuk cemaat okullarına girmek zorunda bırakılıyor’
Meclis'e sunulan soru önergelerine verilen yanıtlarda en az 17 bin köy okulunun kapatılmasını hatırlatan Zeliha, öğrencilerin Aladağ'da ve daha binlerce köyde, yerleşim yerinde okul olmadığı için cemaat yurtlarına gitmek zorunda bırakıldığını kaydetti. Eğitimde özelleştirme uygulamalarının olmaması gerektiğini söyleyen Zeliha, “Velilerden toplanan paralarla okulların onarımı, ihtiyaçları giderilmeye çalışılmakta, özellikle yoksul bölgelerde bulunan okullar ise tamamen gözden çıkarılmaktadır. Kamu okullarının ihtiyaçlarım görmezden gelen bakanlık, özel okullara teşvik adı altında milyonlarca lira aktarmaya devam etmektedir” diye konuştu.