70 bin öğrenci yeni eğitim öğretim yılını cezaevinde karşılayacak

  • 09:07 11 Eylül 2018
  • Güncel
Habibe Eren 
 
ANKARA - Yeni eğitim öğretim yılı başlarken Adalet Bakanlığı verilerine göre, cezaevlerinde 70 bine yakın tutuklu ve hükümlü öğrenci bulunuyor. Tutuklu öğrenci sayısının 10 binlere ulaşmasının o ülkede "faşizm" olduğu anlamına geldiğini belirten HDP'li Meral Danış Beştaş, “Alanlarda olmak ve haklılığımızdan aldığımız gücümüzle bu zorbalığa, hukuksuzluğa dur demeliyiz” dedi. 
 
Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre, cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu öğrenci sayısı yaklaşık 70 bine ulaştı. Hükümlü ve tutuklu öğrencilerin 36 bin 33’ünü lise, dengi okullar ile önlisans ve lisans programlarına kayıtlı öğrenciler oluştururken, açıköğretim programlarına kayıtlı tutuklu ve hükümlü öğrenci sayısı ise 33 bin 268.  
 
Yeni eğitim yılı başlarken, tutuklu ve hükümlü bulunan 70 bin öğrenci yeni eğitim öğretim yılını yine cezaevinde karşılayacak. Eğitim haklarından yararlanamayan öğrenciler, cezaevlerinde ayrıca birçok sorunla da karşı karşıya. Tutuklu öğrencilerin maruz kaldığı sorunları sık sık Meclis gündemine taşıyan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Siirt Milletvekili Avukat Meral Danış Beştaş, bu öğrencilerin durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Bu kadar tutuklu öğrencinin olması faşizmi gösteriyor’
 
Bir ülkede bu kadar tutuklu öğrenci olmasının o ülkede faşizmin olduğu anlamına geldiğini belirten Meral,  öte yandan iktidarın büyük bir korku ve aciz içinde olduğunu da gösterdiğini söyledi. Kötü yönetimin ve ekonomik krizin bir faturasının da öğrencilere çıkarıldığını vurgulayan Meral, “Türkiye’de üniversitelerin mevcut antidemokratik durumu zaten 12 Eylül’den miras. Üniversitelerin özerk olmaması, YÖK gibi bir kurum zaten başlı başına sıkıntılı bir durumken şimdi o günler bile nispeten daha özgürlükçü bir dönemmiş gibi anılmaya başlandı. Oysa ifade ettiğim üzere öğrenciler, sorgulayıcı ve dönüştürücü düşünceye hakim olan dinamik kesimi oluşturuyorlar. Okullarda kendi alanlarında bilimsel çalışmalara dahil olurken diğer yandan sistemi de sorguluyorlar. Yani doğalında bir muhalif duruşları oluyor. Bu muhalif duruş ise AKP gibi kendisini uyguladığı zorba yöntemlerle güçlü gösteren ancak özünde zayıf iktidarları ürkütüyor” dedi.
 
Öğrencilere yönelik baskı ve saldırılara en yakın örnek olarak Efrin’e yönelik saldırılara tepki gösteren Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri olduğunu kaydeden Meral, öğrencilerin bizzat Cumhurbaşkanı tarafından hedef alınmasına tanık olduklarını söyledi. Meral, şöyle dedi: “Neden, niye? Yani düşünün bir ülkede bir Cumhurbaşkanı üniversite öğrencisini doğrudan hedef gösteriyor ve yargı da bu talimatı direkt uyguluyor. Hem de bir savaşı desteklemediği için bunu ifade ettiği için. Bununla beraber diğer tarafta savaşı destekleyen, savaş çığırtkanlığı yapan öğrenciler kutsanıyor. Tüm bunlar iktidarın kendi suçlarının üzerini örtme gayretinden başka bir şey değildir. Bir yandan suçunu örtmek isterken diğer yandan yeni suçlar işleniyor ve 10 binlerce öğrenci yeni eğitim-öğretim dönemini cezaevinde karşılıyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Öğrenim hakkının engellenmesi Anayasaya aykırı’
 
Olağanüstü Hal (OHAL) ile birlikte Kasım 2016'da yürürlüğe giren 677 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile “Örgüt üyeliği”nden tutuklu ve hükümlü bulunan kişilerin sınava girme haklarının da ellerinden alınmasına değinen Meral, bu düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğunu kaydetti.
 
Anayasa'nın ‘Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi’  başlıklı 42. maddesinde ‘Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz’ ifadesinin yer aldığını dile getiren Meral, “Hükümlü dahi olsa öğrenim hakkı en temel insan haklarından olup öğrencilerin elinden alınması asla kabul edilemez iken KHK ile suçları daha sabit görülmemiş tutuklu öğrencilerin bu hakkı da elinden alınıyor. Esasen burada mevcut hukuk sistemi ile dahi örtüşmeyen son derece aykırı bir tablo söz konusu” diye belirtti. 
 
‘Devlet eğitim olanaklarını bütünen sağlamakla yükümlüdür’
 
Anayasa’ya göre sosyal bir hak olan eğitim hakkının devlete karşı ileri sürülebilecek temel bir hak olduğuna dikkat çeken Meral, şöyle dedi: “Bu çerçevede devlet, eğitim olanaklarını bütünen sağlamak yükümlülüğünün yanı sıra hiçbir ayrım gözetmeden, herkesi eşit bir şekilde bu haktan yararlandırmak zorundadır. Bununla birlikte devletin, eğitim hakkının kullanılmasını engelleyen uygulamalara son verecek tedbirleri alması gerekmektedir. Uluslar arası düzeyde de eğitim hakkı temel haklardan sayılmış ve bu doğrultuda hem Birleşmiş Milletler hem de Avrupa Konseyi tarafından hükümlü ve tutukluların eğitimi ile ilgili çok sayıda standart belirlenmiş olup bu standartların uygulanması üye devletlerden istenilmektedir. Birleşmiş Milletler’in belirlediği standartlar genel bir çerçeve oluşturması bakımından önemli bir yere sahiptir.” 
 
‘Bu intikamcı bir yaklaşımdır’
 
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 26'ncı maddesinde yer alan "Herkes eğitim görme hakkına sahiptir." Ve yine 27'nci maddesine yer alan "Herkes toplumun kültürel hayatına serbestçe katılmak, güzel sanatlarla ilgilenmek, bilimsel alandaki ilerleyişi ve onun yararlarını paylaşmak hakkına sahiptir." maddelerine atıfta bulunan Meral, konuşmasına şöyle devam etti: “Belirlenen bu evrensel ilkelerin tüm herkes için geçerli olduğu ve cezaevindeki yurttaşları da kapsayacağı kuşkusuzdur. Kaldı ki cezaevinde kalan yurttaşların eğitim öğrenim hakkının engellenmesi çok intikamcı bir yaklaşım olacaktır. Çünkü cezanın infazı neticesinde cezaevinden çıkan kimsenin eğitim hakkının engellenmesi demek tüm hayatının elinden alınması anlamına gelmektedir. Oysa cezanın amacı bu değildir, bu şekilde yorumlanmamalıdır. Bir kimsenin cezaevinden çıktığı zaman hayata adapte olması açısından da eğitim hakkının sağlanması önemli bir unsurdur.”
 
‘Halay çeken öğrenciden korkmak kendi yaptıklarından korkmaktır’
 
Son zamanlarda iktidarın üniversitelere ve öğrencilere yönelmesinin  iktidarın zayıflığına ve kendi yurttaşından, öğrencisinden ne kadar korktuğuna işaret ettiğini söyleyen Meral, “Halay çeken öğrenciden korkmak aslından kendi yaptıklarından korkmaktır. Kendi yaptıklarının üzerini örtmenin bir yöntemidir. Bunun başka bir açıklaması olamaz. Ancak yargının bu konuda hassas olması ve hukuktan şaşmaması çok önemli. Aksi halde hukuksuzluğun başladığı yer çok tehlikelidir. Her zaman söylediğimiz gibi ‘hukuk herkese lazım.’ İktidar ve yargı her zaman bunu gözetmelidir” dedi. 
 
‘Mücadele zeminini kaybetmemeliyiz’
 
Ülkede var olan baskı politikaları ile birlikte pek çok öğrenci ve akademisyeni ülkeyi bir nevi terke zorladığını vurgulayan Meral, bunun “acı” olduğunu ifade etti. Meral, “Tüm demokrasi güçlerine çağrım bu hukuksuzluk sarmalından çıkmak için bir arada mücadele vermeliyiz, mücadele zeminini kaybetmemeliyiz. 10 binlerce öğrencinin tutuklu olduğu ve bir o kadarının da ülkeyi terke zorlandığı bir iklimde alanlarda olmak ve haklılığımızdan aldığımız gücümüzle bu zorbalığa, hukuksuzluğa dur demeliyiz. Kararlı ve dik duruşumuzla bu kargaşa ikliminden, faşizmden sıyrılmak ve aydınlık geleceğe ulaşmak mümkün” diye konuştu. 
 
‘Kendi yurttaşlarınızdan korkmayın’
 
İktidara ve hükümete, “Kendi yurttaşlarınızdan korkmayınız, onları nefessiz bırakmayınız. Hukuk devleti ve demokratik ilkeler çerçevesinde bir tutum belirlerseniz hep birlikte nefes alabiliriz. Hedef aldığınız yine bu ülkenin gençleri, yurttaşları… Bu kısır döngü nereye kadar sürecek?” diye seslenen Meral, “Tüm yurttaşları ayrıştırdığınız, kutuplaştırdığınız yetmiyor mu bir de ülkeden gitmeleri için yargı ve cezaevi sopasını gösteriyorsunuz. Bir an evvel normalleşmenin sağlanması ve tüm yurttaşlarla kucaklaşma gerçekleşmeli. Aksi mümkün değil. Bir an evvel hukuk devletinin gerekleri sağlanmalı ve bu tür evrensel hukuka, Anayasaya aykırı düzenlemeler lağvedilmelidir” dedi. 
 
‘Asla mücadeleden vazgeçmesinler’
 
Yeni eğitim-öğretim yılını cezaevinden karşılayacak olan öğrencileri unutmadıklarını belirten Meral, “Asla mücadeleden vazgeçmemelerini temenni ediyorum. Bizler nerde olursak olalım onların haklarını savunacağız ve destekçileri olacağız. Asla umutlarını yitirmesinler; bizler haklıyız ve haklılığımızdan aldığımız güçle mücadeleye devam ediyoruz, edeceğiz” diye belirtti.