Yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik anlattı: 12 Eylül’de kadın olmak

  • 09:05 11 Eylül 2018
  • Güncel
Evrim Kepenek
 
İSTANBUL - “O sabah Selimiye Askeri Kışlası’nda kadınlar koğuşunda uyandık. Darbe olmuştu. Ama darbenin cezaevlerine yansıması çok daha önce olmuştu” bu sözler yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik’e ait. Darbenin yakın tanıklarından olan Mukaddes,  bugün yaşanan iktisadi, politik ve sosyal gelişmelerin, Cumartesi Anneleri’ne yönelik saldırının 12 Eylül darbesinden bağımsız olmadığını belirtti. 
 
Türkiye’de 1980 yılının 12 Eylül sabahına uyananlar, dünyanın pek çok ülkesinden farklı güne uyanmışlardı. Çünkü sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş, binlerce kişinin işkencelerden geçirileceği, tutuklanacağı, yurt dışına göç etmek zorunda bırakılacağı askeri darbe dönemi başlamıştı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, ordunun "Kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis etmek için yönetime el koymak zorunda kaldığını" ilan etmişti.  Toplumun tüm kesimlerini etkilediği gibi 12 Eylül, binlerce kadını da derinden etkilemişti. O dönem gözaltına alınan yüzlerce kadına her türlü işkence edilmiş, birçoğu etkileri günümüze kadar devam eden kötü muameleden geçmişti.  
 
‘Darbenin cezaevlerine yansıması çok daha önce olmuştu’
 
O kadınlardan biri de o dönem İstanbul Eğitim Enstitüsü Matematik Bölüm ikinci sınıf öğrencisiyken politik faaliyetleri nedeniyle okulla bağlantısı kesilen yazar Mukaddes Erdoğdu Çelik idi. Toplumsal mücadelenin aktif kadınlarından olan Mukaddes, darbeden 3 ay önce tutuklanmıştı. Darbeyi de tutuklu oldukları 1. Ordu Selimiye Kışlası 4. Blok’taki koğuşta öğrenmişti. Mukaddes, “O sabah Selimiye Askeri Kışlası’nda kadınlar koğuşunda uyandık. 50 kadar kadındık. Yoklama bittikten sonra, görevliler, ‘Dün geceden ordu yönetime el koydu. Bundan sonra siz siyasi tutuklu değilsiniz, siyasi temsilciniz de yok’ dedi. 2 buçuk aydır cezaevindeydim. Darbe olmuştu. Ama aslında darbenin cezaevlerine yansıması çok daha önce olmuştu”  dedi. 
 
Cezaevi kadın komisyonu kuruldu
 
Haftada 2 saat olan görüş saatinin 1 saate indirildiğini ve kitap yasaklarının geldiğini anlatan Mukaddes, her türlü olumsuzluğa ve işkenceye karşı hemen cezaevi kadın komisyonunu kurduklarını söyledi. Bu komisyonun kararı olmadan kadınların hareket etmediğini dile getiren Mukaddes, “Kitap istediklerinde bir kitap veriyorduk. Bir arkadaşımızı istediklerinde vermiyorduk. Müthiş bir direniş gösteriyorduk” dedi. 
 
Kadınların o dönemki kararlılık ve direnişlerinin yetkililer tarafından işkence ve yasaklarla bastırılmak istendiğini belirten Mukaddes, “Kadınlar, koğuşlarına gelen gardiyanları, adeta savaş kıyafetlerini giyerek karşılıyor ve asla geri adım atmıyordu” diye belirtti.  
 
‘İrfan için hep adalet aradım’
 
Bir gün cezaevi müdürünün kendisini savcılığa götürmek için koğuşlarına geldiğini ve o dönem savcılığa gidenlerin genelde işkenceye götürüldüğü için arkadaşlarının göndermediğini söyleyen Mukaddes, “Sonra bizim siyasi temsilcimizin de bizimle geleceği sözüyle odaya gittik. Yanımda siyasi temsilcimiz oturuyordu cezaevi müdürü oturup kalkıyordu. İkide bir telefon görüşmeleri yapılıyordu. En sonunda ‘Ne oldu, söyleyin’ diye bağırdım. Sürekli ‘Savcıyı bekliyoruz’ dediler. Savcı geldi ve ‘Eşin İrfan dün gece kendisini hücresinde asmış’ dedi. O an 12 Eylül benim suratıma bir şamar atmıştı. Benimle birlikte tüm topluma atılan ve sonrasında gelecek şamarın ilkiydi”  diyerek anlattı.
 
 İrfan’ın ölümüne dair “Kovuşturmaya yer yoktur” kararının verilmesi ardından davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyan Mukaddes, “İrfan için hep adalet aradım” dedi. 
 
‘Cumartesi Anneleri’ne saldırı tesadüf değil’
 
Bugün o günleri değerlendirirken “12 Mart ve 12 Eylül askeri darbelerinin birbirinden ayrılmaması gerekir. Bugün yaşananlar bile o günlerin sonucu” diyen Mukaddes, toplumun iktisadi ve sosyal değişimlerinin o günlerde inşa edilmeye başlandığını ve bugün yaşananların darbe dönemlerinden ayrı düşünülemeyeceğini kaydetti. AKP iktidarının 12 Eylül’de ortaya çıkan iktisadi ve toplumsal yapısallaşmanın bir devam ettiricisi olduğunu söyleyen Mukaddes, bu yönü ile birlikte bakıldığında Cumartesi Anneleri’ne yönelik saldırının tesadüf olmadığı görüşünde. 
 
‘Bu 3’üncü darbe dönemi’
 
Darbelere karşı her zaman mücadele ettiğini belirten Mukaddes, şöyle dedi: “Şimdi biz 12 Eylül kadınları bir araya gelip konuşuyoruz. ‘Biz burada değildik’ diyoruz. Evet doğru. Ama o zamanki baskı ile şimdiki aynı değil. Şimdi çok daha ağır bir darbe dönemi yaşanıyor. 3’üncü bir darbe dönemi yaşıyoruz. Bu dönem çok zor bir dönem. Devlet çok daha güçlendi. Ama ona karşı muhalefet edenler, karşı çıkanlar da yaygınlaştı.”