
ETHA çalışanları tahliye edilmedi
- 13:49 10 Eylül 2018
- Hukuk
İSTANBUL - ETHA editörleri Pınar Gayıp ve Semiha Şahin’in de aralarında olduğu 4 tutuklu sanığın ilk kez hakim karşısına çıktığı davada mahkeme heyeti, 4 tutuklunun da tutukluluk haline karar vererek davayı erteledi.
Yaklaşık 5 ay önce gözaltına alındıktan sonra tutuklanan aralarında Etkin Haber Ajansı editörleri Pınar Gayıp ve Semiha Şahin’in de olduğu 4 tutuklunun yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul Adliyesi 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmayı, çok sayıda gazeteci ve uluslararası gazetecilik meslek örgütleri English PEN’den Debbie Luxon da davayı takip etti.
‘Gazetecinin amacı ne pahasına olursa olsun gerçeği ulaştımaktır’
Tutuklu sanıklardan Gülsen İmre ve Semiha Şahin’in ardından tutuklu gazeteci Pınar Gayıp söz aldı. “Savunmama gazetecilik mesleğini tanımlayarak başlamak istiyorum” diyerek sözlerine başlayan Pınar, kendilerine destek olan tüm gazetecilere de teşekkür etti. Pınar, gazeteciliğin egemenlerin iktidarlarını kurmak ve korumak için gizlemeye çalıştığı gerçeklerin izini sürerek açığa çıkarmak olduğuna vurgu yaparak, gazetecinin amacının bu gerçekleri ne pahasına olursa olsun halka ulaştırmak olduğunu belirtti.
Pınar, “Dünyanın her yerinde gazetecilere iki şey dayatılır; ya iktidarın verdiği bilgiler doğrultusunda egemenlerin görmek ve duymak istediklerini servis eder ya da ezilenlerinden yana taraf olup halka ulaştırır yani özgür basın geleneğinin saflarında yer alırsınız. Gerçeklerden taviz vermemek ideali ile çıktıkları yolda gerçeğin izini süren Musa Anter, Metin Göktepe, Hrant Dink gibi özgür basın geleneğinin nice temsilcisi katledildi. Yürünecek bu uzun yolda adımlarıyla bize yol gösteren basın şehitlerini saygıyla anıyorum” dedi.
‘Haberimizin yapılmasının neresi suç?’
Sosyalist bir kadın gazeteci olarak ezilenlerden yana haber yapan Etkin Haber Ajansı’nda çalışmaya başladığını söyleyen Pınar, iddianamede Etkin Haber Ajansı’nda çalıştıkları ve çalıştıkları ajansın gözaltına alınmasına yaptığı haberin suç olarak gösterildiğini hatırlattı. Pınar, “Arkadaşım Semiha Şahin’in editörü benim de muhabiri olduğum Etkin Haber Ajansı’nın bizim haberimizi yapmasından, sahiplenmesinden daha doğal ne olabilir? Suç bunun neresinde?” diye sordu.
‘Haber yapmak suçsa defalarca bu suçu işledim’
“Tüm yaşananlara rağmen gerçeklerden kaçan gazeteci olur mu?” diye soran Pınar, kameralarıyla çocuk istismarına karşı düzenlenen eylemlerde, kadın eylemlerinde, işçi direnişlerinde, evlerinin yıkılmasını engellemek için barikat başında sabahlayan halkın yanında yani ezilenlerin sesine ses olan ETHA emekçilerinin bu sorunun yanıtını yalın bir şekilde verdiğini söyledi. Pınar konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dolayısıyla iddianame de ‘suç’ olarak gösterilen ‘ETHA çalışanı kimliği’ benim için bir onurdur. Her gün çocukların, kadınların, LGBTİ’lerin sömürüldüğü, katledildiği, işinden edilenlerin, egemenlerin savaşlarında çocuklarını kaybedenlerin ırkçılığa karşı kardeşlik, savaşa karşı barış dedikleri için bedel ödetilenlerin feryadının yükseldiği bir ülkede bunları yazmak, haberleştirmek suçsa bu suçu defalarca işlediğimi açıkça ifade ediyorum” diye konuştu.
‘IŞİD’e karşı mücadele edenleri anmak suç değildir’
Pınar, DAİŞ’in Suruç saldırısı sırasında yaşanan katliamdan şans eseri kurtulduğunu hatırlatarak, o gün basın çalışanlarının olduğu alanda yer almaması halinde bugün mahkeme salonunda olamayacağını belirtti. Sultanahmet ve İstiklal Caddesi katliamlarının yaşandığı sırada da haber için kamerasıyla alanda olduğunu aktaran Pınar, “Yine bir düğünü kana bulayan IŞİD'in katlettiği çocukların ailelerin acılarını her şeye rağmen ‘barış’ taleplerini dillendirmek için Antep'teydim. Ve tutuklanana kadar Suruç katliamının devasını tüm duruşmalarını takip ettim. Kendi acımı canı yananlarla birleştirerek güç aldım bu haberleri yaparken. Bu yüzden IŞİD'e karşı mücadele yürütenlerin onurlu direnişi benim nezdimde meşrudur. Onları anmak da onları sahiplenmek de suç değildir!” vurgusu yaptı.
Son olarak konuşan Pınar, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, “Evimizin basılması, gözaltına alınışımız, gözaltında yaşadıklarımız başlı başına hukuksuzlukken tutukluluğumuz bunun son halkasıdır. Yaklaşık 5 aydır süren bu hukuksuzluğa son verilerek tahliyemi istiyorum. Hukuka uygun bir yargılama süreci olduğu durumda ise zaten beraat edeceğime eminim” dedi.
‘OHAL bahanesi ile üniversite sınavına götürülmedim’
Son olarak tutuklu sanıklardan Harun Pehlivan da savunmasını yaptı. Harun, sosyal medya paylaşımlarını propaganda amacı ile yapmadığını belirterek, suçlamaları kabul etmedi ve tahliyesini istedi. Harun, cezaevinde de haksız uygulamalara maruz bırakıldığını belirterek, “OHAL bahanesi ile bir yıldır çalıştığım üniversite sınavına da götürülmedim. Tahliyemi talep ediyorum” diye konuştu.
Avukatlarının savunmasının ardından savcı tutukluluğunun devamı yönünde mütalaasını verdi. Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, 4 tutukluluk da tutukluluk haline devam yönünde karar verdi. Dava, 5 Aralık’a ertelendi.