'Muhalif kimliğimizle görünmeyeni göstermemiz gerekiyor'

  • 14:24 9 Eylül 2018
  • Güncel
İSTANBUL - Uluslararası Hukuk Konferansında konuşan gazeteci Safiye Alağaş, "Türkiye'deki insanlar hükümetin belirlediği haberleri görüyor. Biz muhalif kimliğimizle gazetecilik yapıyoruz, kimsenin göremediğini görmemiz gerekiyor" dedi. 
 
Türkiye'nin Olağanüstü Hal (OHAL) rejimi altında gördüğü hasarı teşhis etmek amacıyla avukatlar, yargıçlar, savcılar, hukuk öğretim üyeleri, hukukçu milletvekilleri, adli tıp uzmanları, gazeteciler, stajyer avukatlar ve hukuk fakültesi öğrencileri tarafından Uluslararası Hukuk Konferansı'nın ikincisi düzenlendi. İstanbul Barosu'nda düzenlenen konferansta, "Olağanüstü Halin Olağanlaşması ve Türkiye'de Yargının Durumu" tartışıldı. Konferans kapsamında düzenlenen panelin moderatörlüğünü Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu yaptı. 
 
Panelde ilk olarak söz alan Cumhuriyet Gazetesi avukatlarından Tora Pekin, Cumhuriyet gazetesinin el değiştirmesinin tümüyle devlet iradesinde olduğunu, yargı ve vakıfların da buna destek verdiğini belirtti. 
 
'Gazetecilerin kimlikleri yok sayıldı'
 
Ardından söz alan KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesi Avukatı Özcan Kılıç da, Özgür Gündem gazetesinin hikayesinin 1992 yılında başladığını belirtti. OHAL döneminde gazete muhabirlerinin çok zor koşullarda gazetecilik yaptığının altını çizen Özcan, "Gazete muhabirlerinin haber yapmasına izin verilmiyordu. Kimlikleri yok sayılıyordu. Basın özgürlüğünün en esnek olduğu zamanlarda bile savcılar 'Bu rahatlığa kapılmayın. Biz dosyaları elimizde tutuyoruz. Süreç kötüleşince bunların hepsini kullanacağız' diyordu. Sonrasında da feci halde yok edilmeye çalışıldık" diye aktardı. Özcan son olarak, "Devlet eliyle yapılan işler bugün kendine sivil cenahtan da yandaş buluyor. Bence Türkiye'de artık sadece medya değil düşünce aydınlarının da hangi çizgide olduklarını net belirtmeleri gerekiyor. Yoksa her şey yasak olacak. Sosyal medyada artık bir fotoğraf bile suç unsuru sayılabiliyor" diye ifade etti. 
 
'OHAL ile baskılar daha da arttı'
 
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu adına söz alan Safiye Alagaş ise, Türkiye'nin basın özgürlüğünde 155'inci sırada yer aldığını ifade etti. Türkiye'nin basın özgürlüğü konusunda hep gerilerde olduğunu söyleyen Safiye, basın özgürlüğünü salt OHAL süreci adı altında değerlendirmemek gerektiğini belirtti. OHAL süreciyle beraber basın üzerindeki baskıların üst seviyelere çıktığını aktaran Safiye, "Özellikle Diyarbakır, Batman, Şırnak gibi yerlerde çalıştığınızda gazeteci olarak çok zorlanıyorsunuz. Nusaybin'e girdiğinizde polis kontrol noktasında makinenizi saklamak zorunda kalıyorsunuz. Hemen her sokak başında kontrol noktası var. Haber yaparken buralardan geçerken çok kaygılı oluyoruz. Çünkü gazeteci olduğumuz anlaşılınca ciddi baskılarla karşılaşıyoruz. En çok karşılaştığımız sorun sarı basın kartı sorunuydu. Polisler bize hep sarı basın kartını sordu. OHAL koşullarında 158 basın kuruluşu kapatıldı. Muhalif olan gazetecilerin sarı basın kartı iptal edildi. Hükümetin belirlediği kişiler dışındakilere sarı basın kartı verilmiyor" dedi.
 
Muhalif basında çalıştığı için radikallikle itham edildiğini söyleyen Safiye, "Biz gazeteciyiz. Olanı olduğu gibi yansıtmak zorundayız. Türkiye'deki insanlar hükümetin belirlediği haberleri görüyor. Biz muhalif kimliğimizle gazetecilik yapıyoruz kimsenin göremediğini görmemiz gerekiyor" şeklinde konuştu.
 
Uluslararası Hukuk Konferansı "OHAL'de hukuk" konulu panelle ile devam etti.