
'Cinsel istismar toplumsal bir sorun olarak ele alınırsa üstesinden gelinir'
- 09:04 7 Eylül 2018
- Güncel
İSTANBUL - Çocuk istismarının önlenmesine yönelik çözüm önerilerini sıralayan İstanbul Kadın Meclisleri’nden Ayşen Ece Kavas, toplumsal bir sorun olarak ele alındığı takdirde cinsel istismarın üstesinden gelineceğini vurguladı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu’nun raporuna göre, Türkiye’deki cinsel suçların yüzde 46’sı çocuklara karşı işleniyor. Çocuğa yönelik cinsel istismarda Türkiye dünya listesinde 3’üncü sırada. Son 16 yılda 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı. AKP’nin iktidarda olduğu 2002’den bu yana 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı. 15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk sayısı ise 15 bin 937.
Çocuk istismarına karşı oluşturulan ve uluslararası bir organizasyon olan ECPAT'ın 2015 yılı raporuna göre, çocuklar Türkiye'de cinsel şiddete en fazla maruz kalan grubu oluşturuyor. Adalet Bakanlığı’nın 2015 verilerine göre, Türkiye'de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı son 10 yılda yaklaşık 3 kat arttı. Yılda ortalama 17 bin istismar davası açılırken, bu davaların yüzde 45'i mahkumiyetle sonuçlanmıyor.
'İstismar toplumsal bir sorun'
Tüm bu verilere rağmen hükümet gerekli adımları atmıyor. İstanbul Kadın Meclisleri üyesi Ayşen Ece Kavas, sistematik ilerleyen bir olayın münferit olarak ele alınmayacağının altını çizerek, "Ensar Vakfı ile çocuk istismarı çok ön plana çıkmıştı. O zamanki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı 'Bir kere yaşanmış olması hizmetleriyle ön plana çıkmış kurulu karalamamalı' demişti. 'Bir kereden bir şey olmaz' mantığı olduğunda bunun önüne geçilemiyor. Bu sefer çocuklar istismar edilmeye devam ediliyor. Bu durum toplumsal sorun olarak kabul edilirse bunun önüne geçilebilir" dedi.
'Analiz mekanizması oluşturulmalı'
Türkiye'de çocukları korumaya yönelik yasaların kapsamlı olduğunu ancak uygulanmadığını vurgulayan Ayşen, "Bunları uyguladığımız takdirde çok önemli bir şekilde çocuk istismarının önüne geçilebilir. İlk önce çocuk istismarının neden kaynaklandığını, kaç çocuğun istismar edildiğini ve bir analiz mekanizmasının oluşturulması gerekir" diye konuştu.
Ardından çocuk istismarı yaşanmadan erken uyarı sisteminin geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Ayşen, "Bu da yasalarda risk tarama formuyla beraber birçok kamusal alanda yetkililerin düzenli olarak yerine getirmesi gereken bir görevdir. Eğer risk durumu söz konusuysa ya da çocuk istismar ediliyorsa bunun için başvurulacak mekanizmalar vardır. Buna şahit olan herkesin ilgili kurumlara başvuruda bulunması gerekir. Bunlar yerine getirildiğinde çocuk istismara uğramadan risk faktörleri gözetilecek ve buna yönelik önlemler geliştirilecektir" ifadelerini kullandı.
'İdam ve hadım çözüm değil'
Çocuklar yıpratılmadan bir dava sürecinin yürütülmesi gerektiğine dikkat çeken Ayşen, şöyle dedi: "Çocukların ifadesinin alınma süreci ve dava süreci ayrı bir uygulamadır. İlgili yasalarda cezalar caydırıcı olmalıdır. İndirimler insan haklarına uygun bir şekilde sınırlandırılmalıdır. Tüm yasalar uygulandığı zaman çocuk istismarının önüne geçebileceğimizi düşünüyorum. İdam ve hadım gibi insan haklarına aykırı uygulamalardan bahsediliyor. Ancak insan haklarına aykırı cezalandırma yöntemlerini kesinlikle savunmuyoruz. Bu şiddetin üstünü örtmektir. Bütünlüklü bir bakış açısıyla çocuk istismarı çözüme kavuşturulacaktır. Çocukları koruyan bir politika uygulanmalıdır."
'Medya şiddeti toplumsal boyutuyla ele almalı'
Medyanın şiddet haberlerinde kullandığı dili ve görselleri de eleştiren Ayşen, “Çocuk istismarı haberlerinde çocukların fotoğrafı kullanılmamalıdır. Haberlerde olayın detayları tüm çıplaklığıyla gösterilmemelidir. Önemli olan haberi tüm çıplaklığıyla göstermek değil toplumsal olan bu soruna işaret edebilmektir. Bu aslında medyanın yapması gereken bir şeydir. Haberler var olan şiddeti normalleştiriyor. Örneğin; 'cinnet getiren koca karısını öldürdü' gibi söylemler kullanılmamalıdır. Medyanın dili bunları gözeterek oluşturulmalıdır" dedi.