
İnkara karşı onur mücadelesinin savunucusu: Şirin Elemhuli
- 12:07 9 Mayıs 2018
- Güncel
HABER MERKEZİ - Kürt kadın özgürlük mücadelesinin sembollerinden biri olan Şirin Elemhuli'nin idam edilmesinin üzerinden 8 yıl geçti. İran molla rejiminin, "Kürtlüğünü inkar" karşısında "yaşam" vaat ettiği Şirin, "Kürtlüğümü inkar kendimi inkardır" diyerek, onur mücaelesini son anına kadar savundu.
Kürdistan parçalarında özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren kadınlar, geçmişten bugüne kadın özgürlük arayışı ve mücadelesinin en büyük sembollerinden oldu. Bunlardan biri olan Şirin Elemhuli ile arkadaşları Ferzad Kemanger, Ferhad Wekili, Eli Hayderiyan’ın 9 Mayıs 2010 günü İran’da idam edilmelerinin üzerinden 8 yıl geçti. Molla rejimine karşı özgürlük ve direnişin sembolü olan Şirin Elemhuli, Kürt özgürlük mücadelesi tarihinde Leyla Kasım’dan sonra idam edilen ikinci Kürt kadını oldu. 1984 yılında Rojhilat'ın Maku kentine bağlı Demkişlak köyünde dünyaya gelen Şirin, 2008 yılında İran pastarları tarafından tutuklandı.
Şirin, ilk 25 gün bilinmeyen bir yerde fiziki ve psikolojik işkenceye maruz bırakıldı. Bu 25 günlük sürecin ardından Evin Cezaevi'ne gönderilen Şirin, burada da 6 ay kaldıktan sonra Nesvan bölümüne gönderildi. Bir yıl sonra ise Tahran şehrinde bulunan devrim mahkemesine gönderildi. Mahkeme Şirin'in, sınır dışına kanunsuz çıkışı nedeniyle iki yıl hapis yatmasına, PJAK ile olan ilişkisinden dolayı ise idam hükmüne karar verdi. Bu hüküm, 2009 yılı Ocak ayında avukatlar tarafından ilan edilirken, hükmün yasal olmaması nedeniyle avukatlar yeniden yargılama talebinde bulundu. Fakat hiçbir girişim, idam kararını geri çevirmedi.
Leyla Qasım ve Şirin Elemhuli...
Ferzad Kemanger, Ferhad Wekili, Eli Hayderiyan ile birlikte 9 Mayıs 2010 günü idam edilen Şirin, Kürt ulusal mücadelesinde Leyla Qasim'dan sonra idam edilen ikinci Kürt kadını oldu. Şirin, cezaevinde tutsak edildiği süreçte, "cennete gitmesin" diye İran molla rejimi askerlerinin cinsel saldırısına maruz bırakıldı. Şirin, Ferhad, Ferzad ve Eli infaz edildikten sonra cenazeler otopsi için Şaweyşi merkezine götürüldü, ardından ise bilinmeyen bir yerde defnedildi. Üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen ne Şirin’in ne de birlikte katledildiği arkadaşlarının mezar yerleri açıklanmadı.
İki yıl rehin tutulduğu süreç içerisinde kimliğini inkar etmesi karşılığında “yaşamın” vaat edildiği İran rejimi karşısında Şirin, onurlu bir ölümü tercih etti.
Şirin, ardında sadece idamından 6 gün önce (3 Mayıs 2010) kaleme aldığı bir mektup bıraktı. Şirin'in bıraktığı mektubu şöyle:
'Adaletsiz bir şekilde idamıma karar verilmiştir'
"Tutukluluk sürecim üç yıla doğru gidiyor. Yani üç yıl zorlu bir yaşam içerisinde geçti. Evin Cezaevi'nin demir parmaklıkları ortasında, iki yıl boyunca avukatsız ve hükümsüz yeri belli olmayan muğlak bir yerde yaşadım. Bu muğlaklık esnasında pastar güçlerinin işkencesinin altında oldukça acılı günler geçirdim. Bu süreçte her gün yargılamam hakkında verilen kararın belli edilmesini istememe rağmen, bu talebim cevapsız bırakılmıştır. Yargılamam sonucunda adaletsiz bir şekilde idamıma karar verilmiştir.
'Kürtlüğünü inkar et diyorlar'
Acaba sebebi Kürt olmamdan mıdır? Eğer öyleyse ben de diyorum ki anamdan Kürt olarak doğdum. Kürt oluşum nedeniyle çok zahmetli bir yaşam içerisinde, her şeyden mahrum bırakıldım. Dilim Kürtçedir bu dille ailem, arkadaşlarım ve tanıdıklarımla ilişki geliştirdim ve bu şekilde büyüdüm. Bu yol ilişkilerimin köprüsü oldu. Şimdi de kendi dilim ile konuşmam yasaklanmıştır. Kendi dilimle okuyamıyor ve yazamıyorum. Bana 'Kürtlüğünü inkar et' diyorlar, ben de 'Öyle bir şey yaparsam kendi varlığımı inkar etmiş olurum' diyorum.
Sayın savcı ve yargıç:
Soruşturmamı yürüttüğünüzde kendi dilimle konuşma hakkına bile sahip değildim. İki yıl tutukluluğum sürecinde, Evin Cezaevi'nin, kadın bölümünde arkadaşların yoluyla Farsça dilini öğrendim. Ancak siz kendi dilinizle beni soruşturup mahkememi yürüttünüz ve yine kendi dilinizle hükmü belirlediniz. Bu öyle bir şekilde geçti ki etrafımda nelerin olup bittiğini bile bilemiyordum ve savunmamı yapamıyordum. Bana karşı yürüttüğünüz işkence gece uykularımın kabusu olmuştur. Bu soruşturma esnasında her gün yaşadığım acılı günler şimdi de benimle birlikte devam ediyor. İşkence esnasında kafamda aldığım darbeler nedeniyle kafamda hastalıkların oluşmasına yol açmıştır. Bazen bu ağrılar şiddetlenince etkisini gösteriyordu. Kendimden-geçip etrafımda neler olup bittiğini bilmiyor ve saatlerce öyle kalıyordum. Bu başımdaki darbeler ağır hastalıklara neden olurken, burun kanaması geçiriyordum. Bu kanama sonucunda kendime geliyor ve normal halime dönüyordum. Bu işkenceler esnasında bende oluşan hastalıkların diğer bir etkisi de, gözlerimin görme oranının düşmüş olmasıdır. Bu oran gittikçe düşüyor, gözlük istememe rağmen bu talebime cevap verilmedi. Zindana ilk girdiğimde saçlarım simsiyahtı, ancak her geçen gün saçlarıma aklar girdiğini gördüm. Biliyorum bunu sadece bana ve aileme karşı yürütmüyorsunuz. Bu işkenceleri bütün Kürt çocuklarına karşı (Zeynep Celaliyan, Ronak Seferzade vs…) yürütüyorsunuz. Kürt anaları her gün çocuklarının akıbetini merak ediyorlar. Her telefon çalışında çocuklarının idam edildiğinin haberini duyma korkusuyla yaşıyorlar. Onlarla işbirliği yapmamı istediler. Bunun karşısında idamımın kaldırılabileceğini söylediler. Bu talepleri hangi anlama geliyor bilmiyorum. Daha önce onlara söylediklerim dışında farlı bir şey söylemiyorum. En sonunda onların dile getirdiklerini tekrar etmemi istediler. Ancak bunu yapmadım. Ben onların elinde bulunan bir tutuklu olarak, amaçlarını gerçekleşmeyene kadar, beni bırakmayacaklarını ya da idam edeceklerini söyleyerek 'asla özgürlük' sözlerini dile getirmişlerdir."
Şêrko Bêkes’in Şirin Elemhuli için kaleme aldığı şiiri şöyle:
Biz dağız, yer değiştirmeyiz / Biz şiiriz kurumayız / Bizler rüzgarız eğilmeyiz / Bizler doğum sancılarıyız, sonumuz gelmez / Bizler yaşamın kendisiyiz, erimeyiz. Rojhilat'tan Rojava'ya, Yukarı'dan Aşağı'ya / Dar ağaçları bugüne kadar devrimimizden ne eksiltti. İdam sehpaları gözümüzü mü korkuttu? / Dağlarımızı eğebildiler mi? / Pîremegrun'a çöktürebildiler mi? (...) İran idam rejimi hep ihtiyar / Ama bizler her daim genç (...) Bugün Sinê'nin en büyük caddesi Ferzad Kemanger oldu / Bu sabahtan sonra Mahabad'ın en büyük bahçesi Şirin Elemhulî oldu / Bu şafakta doğan tüm çocuklara Ferhad Wekili adı verildi / Bu şafakta Elî Heyderiyan Kirmanşan'ın Taxwestan'ı oldu / Hadi buyurun Sinê'yi darağacına götürün! (...) Bugünden sonra Şirin Elemhuli'nin gözlerinin aşığıyım / Bugün kaç tane şiirim varsa hepsini Şirîn Elemhuli'ye gül ve stran (ezgi) yapıyorum / Bundan sonra ben onun saçının bir teliyim / Bundan sonra ben onun tırnağıyım / Bundan sonra ben onun son defa giyip idama gittiği ayakkabısıyım / Bundan sonra Şirîn Elemhuli'nin geride bıraktığı bileziğim(…)