‘Önderliğin paradigması karanlığı yırtan ışık oldu’

  • 09:38 20 Ekim 2023
  • Güncel
 
Rozerin Gültekin 
 
İSTANBUL - “Önderliğin paradigması karanlığı yırtan ışık oldu” diyen ve “Abdullah Öcalan’a Özgürlük Kürt Sorununa Siyasi Çözüm” hamlesi ile fiziki özgürlük taleplerinde ısrarcı olan TJK-E üyesi Kezban Doğan, “25’inci yılda tecridi kırmakta ısrarlıyız. Kadınlara ve halklara söyleyebileceğim tek söz, ‘Be Serok jiyan na be’ oluyor” dedi. 
 
İmralı Adası’nda 25 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan ve 31 aydır da hiçbir haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan için 10 Ekim’de dünyanın dört bir yanından 74 merkezde eş zamanlı olarak “Abdullah Öcalan’a özgürlük Kürt sorununa siyasi çözüm” hamlesinin startı verildi. 74 ülkede başlatılan hamlenin 10’uncu gün gününde, dünyanın her yerinden destek ve dayanışma etkinlikleri, açıklamalar gelmeye devam ediyor.
 
Hamlede yer alan Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) üyesi Kezban Doğan, Türkiye’nin uyguladığı tecrit politikasına ve başlatılan hamleye dair JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Önderliği özü ile ayırmak istediler’
 
Tecridin yalnızca 25 yıldır değil, Abdullah Öcalan’ın Ortadoğu’dan çıkartıldığı süreçten bu yana uygulandığını söyleyen Kezban, 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana Türkiye tarafından fiziki olarak tecrit uygulandığını vurguladı. Kezban, “Egemen güçlerin hedefi, Önderliği fiziki olarak esir alıp kitle ile bağını koparmaktı. Önderliği özü ile ayırmak istediler. 31 aydır da en şiddetli tecrit içinde tecrit sürecini yaşıyoruz. Önderliğe ilk mahkemeden beri farklı bir prosedür uygulanıyor hatta anayasa değişti bu farklılık için. Önderliğin paradigmasını, egemen güçlerin sistemini sarstığı için hem fiziki hem de psikolojik olarak ortadan kaldırmak istiyorlar. Önderlik Ortadoğu’da iken fiziki olarak kaldırmak istediler” sözleriyle paradigmanın hedef alındığını anlattı.
 
Tecride giden yolun taşları 25 yıl öncesinde döşendi…
 
Uluslararası komploda yer alan uluslararası güçlerin bugün de Türkiye’deki tecridin derinleşmesine destek olduğunu aktaran Kezban, Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), Avrupa Konseyi (AK) ve Birleşmiş Milletler (BM) gibi mekanizmaların yaşanan hak ihlallerine sessiz kalması ile destek verdiğini dile getirdi. Kezban, “Bu esaretin temel aktörleri Amerika, İsrail, İngiltere ve NATO içinde bulunan ülkelerdir. Alman devletinin 93 yılının 26 Kasım’ında özgürlük hareketini resmi olarak ‘terörist’ ilan etmesi, diğer Avrupa ülkeleri tarafından da ilan edilmesi ve Almanya tarafından Interpol ile aranması hepsi bugünün kaldırım taşlarıydı. CPT, Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yıllardır Kürtlere karşı üç maymunu oynuyor. Dersim, Zilan, Agirî ve Halepçe Katliamı’nı görmezden geldiler. Şimdi de gözlerine sokmamıza rağmen kendi yasalarını çiğniyorlar. Örneğin Hollanda’da kimyasal silah kullanımına karşı olan kuruma yapılan başvuruya karşı ‘ülke olmayan hiç kimse bize başvuramaz’ demişti. Onun için CPT’den de Avrupa Konseyi’nden de bir beklentimiz yok” değerlendirmesini yaptı.
 
'Halkların kuruyan ağacı Önderliğin paradigması ile yeşerdi'
 
Egemen devletlerin aksine Abdullah Öcalan için yapılan eylemlerin, fiziki özgürlük talebinin Kürtler, Kürtlerin dostları ve tüm dünya halkları tarafından istendiğini belirten Kezban, PKK Lideri’nin ortaya koyduğu paradigmayı “halkların olmayan umudu yeşerdi” ifadeleriyle yorumladı. Kezban, “Halkların kuruyan ağacı Önderliğin paradigması ile yeşerdi. Önderlik, ‘kadınlar ilk ve son sömürge halktır, toplumlar kadınların sömürgeleştirilmesiyle kaybetti’ diyordu ve kaybedilen yerden başlayarak ağacı yeşertti. Kapitalist modernite süreci insanlığın en çok acı çektiği süreçtir. Ama Rojava Devrimi ile inşa edilen Demokratik Konfederal sistem ile halklar böyle bir yaşamın olabileceğini gördü ve daha fazla ilgi başladı. Halklar Kapitalist modernitenin altında ezilirken Önderliğin paradigması karanlığı yırtan ışık oldu” şeklinde konuştu.
 
500 kişinin hamle kapsamındaki eylemsellik ısrarı
 
Halkların Abdullah Öcalan’ın paradigmasını sahiplendiğinin altını çizen Kezban, hız kesmeden devam eden eylemselliklerin bir parçası olarak da 500 kişilik bir heyet ile 10 Ekim’de AK önünde dört günlük oturma eylemi gerçekleştirmek istediklerini ancak çeşitli gerekçelerle bir araya gelişlerinin engellendiğini ifade etti. Nöbet tutacakları meydanın AK, Avrupa Parlamentosu (AP), CPT ve AİHM’in olduğu bir yerde bulunduğunu söyleyen Kezban, “Biz bir ay öncesinde dostlarımızla başvuru yaptık. Ama çok manidar bir günde. 9 Ekim’de resmi kurumların kapanmasına 5 dakika kala HAMAS’ın saldırılarına karşı Strazburg’da eylemlerin yasaklandığı söylendi. Ama biz yine basın açıklaması yaptık. 500 kişi son güne kadar farklı yerlerde eylemi devam ettirdik. Dört gün boyunca başvurmamıza rağmen bize ertelemeci bir şekilde yaklaşıldı. Halk 25 yıllık tecride son vermenin ve Önderliksiz yaşamayacaklarının ısrarındaydı” diyerek hamleyi ele aldı.
 
‘Önder Apo’nun dostlarının tahammülü kalmadı!’
 
Oturma eylemiyle birlikte 74, daha sonra ise birçok ülkeden kurumların hamleyi sahiplendiğini açıkladığını belirten Kezban, kendilerinin de “Abdullah Öcalan'a Özgürlük Kürt Sorununa Siyasi Çözüm” kampanyasında yer aldıklarını dile getirdi. Kezban, “25 yıldır direniş, eylem oldu. Halk Önderliksiz yaşayamayacağının ısrarındaydı ama yeterli olmadı. 10 Ekim’de startı verilen hamle ile 25 yıllık tecride son vermek için hem diplomatik alanlarda hem eylemlerde hem de kadınlar olarak kendimizi örgütleyerek çalışmalar yürüteceğiz. Ne Kürt kadınların ne de Önder Apo’nun dostlarının tahammülü kalmadı. 25’inci yılda tecridi kırmakta ısrarlıyız. Önderlik fiziki olarak esaret altına alındığı günden bu yana dört parça Kurdistan’da ve diasporada kendini örgütleyen Kürt Kadın Hareketi olarak Önderliğin özgürlüğü Kürt kadının özgürlüğüdür diyoruz ve bunda hala ısrarlıyız” sözleriyle seslendi.
 
Kadınlardan ‘Özgürlük kazanacak’ forumu
 
TJK-E olarak hamle kapsamında “Özgürlük kazanacak” adıyla yarın (21 Ekim) forum gerçekleştireceklerini aktaran Kezban, kadın örgütlülüğünü büyütmek için de çalışmalarını kesintisiz bir şekilde sürdüreceklerinin vurgusunu yaptı. Foruma İspanya, İtalya, İngiltere, Fransa, Avusturya, Almanya, Belçika ve İskandinav ülkeleri olmak üzere pek çok yerden katılım gerçekleştirileceğinin bilgisini veren Kezban, “Forumda ‘Öcalan kimdir?’, ‘kadın özgürlüğü ekseninde neler yapmıştır’, ‘özgürlük demir parmaklıklardan daha güçlüdür’ konu başlıkları tartışılacak ve delegeler konuşacak. Daha sonraki günlerde de diplomatik ve örgütsel alanda çalışmalar yapacağız. Örgütlü olduğumuz her alanda bu hamle için komiteler kuruldu ve komiteler öncülüğünde eylem planları oluşturuluyor. Önümüzde büyük bir maraton var. Sadece Türk devletine karşı değil, baş aktör olan bütün egemen güçlere karşı bir eylemlilik süreci var. Bu maratonda finale ulaşmakta ısrarlıyız” diye konuştu.
 
Kadınlara seslendi: ‘Be Serok jiyan na be’
 
PKK Lideri’nin fiziki özgürlüğünün sağlanmasının ve paradigmanın yaşamın her alanında yaşamsallaşmasının büyük bir önem taşıdığının altını çizen Kezban, “Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü demek, Kurdistan’daki doğanın özgürlüğü, kadın ve çocuğun katliamdan geçirilmemesi demek. Önderlik sadece Kürt halkının özgürlüğü değil. Başta Ortadoğu olmak üzere dünyadaki bütün halklar için yeni, alternatif bir yaşam anahtarı. İnsanlık değerlerini tekrardan bu dünyaya verebilecek olan kişi Önder Apo’dur. Bu hamleye sahip çıkmak kendine, geleceğine sahip çıkmak ve geçmişine saygıdır. Kadınlara ve halklara söyleyebileceğim tek söz, ‘Be Serok jiyan na be’ oluyor” sözleriyle herkesi mücadeleye çağırdı.