Doğru yerden bakmak: Devlet ne yapacak?

  • 09:05 4 Temmuz 2025
  • Siyaset
Semiha Alankuş
 
HABER MERKEZİ - Sorunu “silah bırakmaya” indirgeyen ve böyle ele alan yaklaşım ve tutumların yerine devletin niyeti ne, atılan adımlara cevap verecek mi, ne yapacak diye sormak en doğrusu olacak. Çünkü bugüne kadar süreç Kürt Halk Önderi ve Özgürlük Hareketi’nin attığı adımlarla gelişti ve tüm kamuoyu, dünya buna tanık…
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı, 27 Şubat’ta kamuoyu ile paylaşıldı. O günden bu yana birçok gelişme yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor.
 
İlk günden bu yana Özgürlük Hareketi cephesinden önemli adımlar atıldı. Bu günlerde de yeni ve önemli bir adımın atılacağı belirtiliyor. 
 
Manifesto sonrası hepimizin bildiği gibi PKK önce ateşkes ilan etti ve bunu duyurdu. Ardından kongresini topladı. Kendisini feshettiğini, silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı aldığını açıkladı. Silahlı mücadele yerine demokratik siyaseti esas mücadele yöntemi ve stratejisi olarak benimsediğini belirtti. Şöyle ki, “Silahlı mücadele ile ulusal kurtuluş savaşı ile sorunu çözmek istemiyoruz, zira bu iki tarafa da zarar veriyor, bu bir çıkmazdır, bunun yerine herkese kazandıracak yöntemi yani demokratik siyaseti benimsiyoruz” dedi ve kamuoyuna bunu deklare etti.
 
Halklar için bir soluk borusu açılacak 
 
Özgürlük Hareketi bu kararın ardından bugün de yeni bir hazırlık yapıyor, bu kamuoyuna da yansıdı. Kürt sorununun onurlu bir barış ve demokratik-siyasi yöntemle çözümü için attığı pozitif adımlara bir yenisi eklenmiş olacak böylece. Zira bu adım da sadece Kürt sorununun çözümü için değil, aynı zamanda Orta Doğu’da yaşanan savaş ve çatışmaların da aşılması için yeni bir adım olacak. Bölge halkları için bir soluk borusu açılmış olacak. Üçüncü Dünya Savaşı denilen ve ideolojik, askeri, siyasi, ekonomik, psikolojik olarak yürütülen, halkları soykırıma sürükleyen savaşın önünü alacak yolda önemli bir kilometre taşı olacak. Yapılan değerlendirmeler bu yönlü ve bu konudaki ideolojik ve paradigmasal gücüne güveniyor.
 
Dönemin ruhu nasıl?
 
Atılacak yeni adımın arifesinde kuşkusuz geçmiş süreçler de süreçlere dair bellekler de canlanıyor, Kürt Halk Önderi ve Özgürlük Hareketi’nin attığı adımlar akla geliyor. Dönemlerin ruhuna, karakterine, yaşanan gelişmelere göre atılan adımların, belirlenen yöntemlerin tarihselliği, aynı zamanda bugünü anlamada da önemli yerde duruyor. Bu açıdan Kürt Halk Önderi’nin uluslararası komplo ile kaçırılarak Türkiye’ye getirildiği 1999 yılını hatırlamakta fayda var.
 
Pratik adımlar ve yöntem 
 
1999 yılında uluslararası komplo ile Türkiye’ye getirilen Kürt Halk Önderi, İmralı’da özel bir işkence sistemi altında tutulmaya başlandı. Birçok kesim “Özgürlük mücadelesi biter, bu isyan da tıpkı diğerleri gibi sonuç almaz” dedi. Tam da bu noktada Kürt Halk Önderi ideolojik derinlik ve paradigmasal değişim ile mücadelenin gelecekteki rotasını belirledi. Bir yandan ideolojik ve paradigmasal çerçevesini oluşturdu, bir yandan da pratik adımların yöntemini ortaya koydu. Bu temelde gerilla güçlerine çağrı yaptı. Demokratik cumhuriyetin inşasına katılmalarını istedi. Çağrının hemen akabinde, cumhuriyetin kuruluş süreci olan ekim ayında dağdan ve Avrupa’dan iki grup geldi. 
 
Benzer adımlar atıldığında ne oldu?
 
Benzer bir adım da 2009 yılında ve yine ekim ayında yaşandı. Kürt Halk Önderi’nin çağrısı ile gerilladan ve Mexmûr’dan, aralarında çocukların da olduğu bir grup barış umudunu büyütmek amacıyla Türkiye’ye geldi. Bu çözüm adımlarına karşılık, 99 yılında gelen gruplardakilerin hepsi, 2009 yılında gelenlerin de bazıları tutuklandı. Bazıları ise geri dönmek zorunda kaldı. Tutuklananlara ağır cezalar verildi. Devletin bu yaklaşımı Kürt halkında büyük bir güvensizliğe yol açtı. Günümüzde halkta yaşanan kaygıları anlamak açısından bu örnekler önemli. 
 
Tarihi günlerin arifesindeyiz
 
Ancak devletin çözüm için yapması gerekenleri ağırdan aldığı, adım atmamakta direndiği bu günlerde de Özgürlük Hareketi çözüm odaklı çabalarda ısrarlı. Demokratik toplum inşasında da kararlı. Bu açıdan tarihi günlerin arifesindeyiz. Özgürlük Hareketi’nden bir grubun, demokratik toplumun inşasının ön açıcılığı için silahlarını imha etmeye hazırlandığı belirtilmekte. Atılacak adımın anlamı; ulus devlet yerine demokratik ulus, silahlı mücadele yerine demokratik siyaset stratejisi ve demokratik hukukun gelişmesinin önünü açmak. Böylelikle Türkiye’de demokrasinin gelişmesi için bir fırsat daha yaratılmış olacak.
 
Vaat var, icraat yok 
 
Öte yandan yanıtlanmayı bekleyen önemli soru şu: “Türkiye’de devlet-iktidar bu tarihi fırsatı değerlendirecek mi, gereken adımları atacak mı?” Kürt Halk Önderi ve Özgürlük Hareketi, süreç kamuoyuna yansıdığından bu yana art arda adımlar atıyor. Kürt halkı, demokratik kamuoyu artık devletin somut adım atmasını bekliyor. Meclis’te bir komisyonun kurulmasına ilişkin tartışmalar var. Ancak hâlâ kurulmuş değil. Devlet cephesinde şu ana kadar yansıyan tek “somut” şey bu görünüyor. Fakat o da daha ete kemiğe bürünmüş değil. Çokça vaat var fakat pratikte icraat yok.
 
Devlet ve iktidar dilini değiştirecek mi? 
 
Yoğun tartışmaların yaşandığı, birçok şeyin dile geldiği bu süreçte devlet ne yapacak? Örneğin: Demokratik ulus perspektifinin kurumsallaşmasını kabul edecek mi? Bunun için anayasal, yasal ve hukuki düzenlemeler geliştirecek mi? Sadece bu mekanizmaları oluşturmakla kalmayıp pratikte doğru temelde uygulayacak mı? Asimilasyondan vazgeçip doğru bir entegrasyona yönelecek mi? Demokratik siyaset önündeki engelleri kaldıracak mı? Kürt halkının ana dili ile eğitim yapmasının, Kürt halkının ana dili ve eğitim hakkının sağlanması, kültürünü özgürce yaşamasının önünde engel olmaktan vazgeçecek mi? Geliştirmesinin önünde engel olmaktan vazgeçecek mi? “Terörsüz Türkiye” diyerek söze başlayan devlet ve iktidar, çözümden ve barıştan, demokrasiden yana söz kuracak, dilini değiştirecek mi?
 
Sorunu “silah bırakmaya” indirgeyen ve böyle ele alan yaklaşım ve tutumların yerine “Devletin niyeti ne? Atılan adımlara cevap verecek mi? Ne yapacak?” diye sormak en doğrusu olacak. Çünkü bugüne kadar süreç, Kürt Halk Önderi ve Özgürlük Hareketi’nin attığı adımlarla gelişti, tüm kamuoyu ve dünya buna tanık… Sıra şimdi Ankara’da.