
Depremzedeler haklarını öğreniyor
- 09:05 20 Ekim 2023
- Güncel
Şehriban Aslan
AMED - DAKAH-DER’in deprem nedeniyle oluşturduğu “Adıyaman Kadın Çadırı” projesinin hukuki destek uzmanı Avukat Şirvan Yakut, kadınların yaşadığı sorunları paylaştı. Şirvan, kadınların daha önce doğru bildikleri birçok şeyin aslında yanlış olduğunu gördüklerini ve bu kapsamda ne yapmaları gerektiğini öğrendiklerini kaydetti.
Mereş (Maraş) merkezli 6 Şubat’ta gerçekleşen depremlerin izi hala duruyor. Depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen depremin vurduğu kentlerde hijyen, barınma ve beslenme sorunları sürüyor. Bu eksiklik ve ihtiyaçların en çok yaşandığı, neredeyse sağlam tek bir yapının kalmadığı ve enkaza dönüşen kentlerden biri de Semsûr (Adıyaman)… İhtiyaçların karşılanamadığı kentte kadınlar da ciddi sorunlarla karşı karşıya. Kadınların yaşadığı sorunlar için Dayanışmanın Kadın Hali Derneği (DAKAH-DER) “Adıyaman Kadın Çadırı” projesi ile kadınlara ulaşarak destek sunmaya çalışıyor. DAKAH-DER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve projede hukuki destek uzmanı olan Avukat Şirvan Yakut, bu sürece dair gözlemlerini aktardı.
‘Yerleşik destek sunmaya başladık’
Depremin çok büyük felaketlere sebep olduğunu söyleyen Şirvan, depremin en çok kadınları etkilediğini kaydetti. Şirvan, “Bu bağlamda ilk olarak temel ihtiyaçlar ve hijyen malzemeleri konusunda Adıyaman ve Diyarbakır genelinde dağıtımlar gerçekleştiriyorduk. Adıyaman’da gerçekleştirdiğimiz dağıtımlar esnasında eksikliklerin ve ihtiyaçların çok fazla olduğunu ve genel noktada yardımların ulaştığı insan sayısının çok az olduğunu gördük. Bunu görünce de Adıyaman bölgesine yoğunlaşmaya karar verdik. Bu yüzden ileriye dönük özellikle birçok çalışan sivil toplum kuruluşunun ve idari resmi kurumların da sahadan çekileceğini ön görerek ileriye dönük uzun vadeli bir plan yapmaya karar verdik. Bu karar doğrultusunda Mayıs ayı itibarıyla Adıyaman’da yerleşik bir destek sunmaya başladık” dedi.
‘Kadın çadırı kurduk’
1 Mayıs’tan itibaren “Kadın çadırı” kurduklarını belirten Şirvan, “5 ay boyunca kurduğumuz bu çadırlarda kadınlarla hem hukuki destek, hem sağlık eğitimleri, hem psikososyal destek eğitimleri gerçekleştirdik. Aynı zamanda kadınlar için iyi olacağını düşündüğümüz kadın buluşmaları gerçekleştirip atölyeler düzenledik. İhtiyaç deposu adını verdiğimiz bir depo vardı. Bu daha önce Afet için Feminist Dayanışma Grubu’nun kurduğu bir depoydu. Onların da artık sahaya gelmemesi üzerinden kadınların ihtiyaçlarını tespit ederek talepleri doğrultusunda da depodan var olan ihtiyaçlarını karşıladık” sözlerine yer verdi.
‘Birçok konuda eğitim gerçekleştirildi’
Şirvan, hukuk ve sağlık eğitimlerini gerçekleştirdiklerinde farkına vardıkları ilk konunun kadınların haklarını bilmemesi olduğunu dile getirdi. Kendilerine danışmak için gelen kadınların verilen cevaplara şaşırdıklarına dikkat çeken Şirvan, “Daha önce doğru bildikleri birçok şeyin aslında yanlış olduğunu gördüler. Bu şekilde hukuki bağlamda herhangi bir hak ihlalinde uyuşmazlık ile karşı karşıya geldiklerinde başvurabilecekleri merciler nelerdir, nereye gidebilirler, burada hakları nelerdir, kimden nasıl bir yardım alabilirler noktasında ne yapacaklarını öğrendiler. Hukuk eğitimlerinin içeriği sadece şiddet değildi. Ağırlık verdiğimiz nokta depremden kaynaklı olarak açılabilecek davalar, yapılması gereken suç duyuruları, idare ve tazminat başvuruları, hak sahipliği ve yine ekonomik açıdan özel bir avukat tarafından temsiliyetinin zor olduğundan adli yardım müessesesine ilişkin açıklamalar yapıldı. Yine depremde yaşanan can kayıplarından dolayı miras hukuku, tazminat davası, en nihayetinde de aile hukuku, 6284 sayılı kanunun cezai boyutuna ilişkin şiddet, vücut dokunulmazlığına karşı suçlar ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile eşitlik ve yurttaşlık temelinde hukuki eğitimler gerçekleştirildi” şeklinde konuştu.
‘Mülteci kadınlar daha fazla sorunla karşı karşıya’
“Eğitimlerimizi sadece Adıyamanlı kadınlara değil aynı zamanda mülteci kadınların olduğu çadır kentlerde de veriyorduk” diyen Şirvan, mülteci kadınlar için de ayrıca mülteci haklarını anlattıklarını paylaştı. Mülteci kadınların daha fazla hak ihlaline maruz kaldığına işaret eden Şirvan, “Kadınlara hukuk eğitiminden önce eğitim akabinde danışmanlık faaliyeti de yapabileceğimizi söylüyorduk. Danışmanlık ve gerekli yönlendirmeleri yapıyorduk. Danışmanlıkta da çok fazla sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını gördük” diyerek yaşananları anlattı.
Şiddet vakalarıyla karşılaşıldı
Bulundukları yerde üç defa şiddet vakasıyla karşı karşıya kaldıklarına vurgu yapan Şirvan, şu ifadelere yer verdi: “Şiddet gören kadının haklarını ve nerelere başvuracağını anlatıyorduk. Yapılanı kabul etmemesi açısından destek ve dayanışma gösteriyorduk fakat bir şikâyet olmuyordu. Tabi bizim bulunduğumuz yerde sadece 3 şiddet durumuyla karşılaştık. Fakat Adıyaman genelinde sadece şiddet değil birçok çadır ve konteyner kentte hem cinsel saldırı hem de istismar vakaları olduğu basına yansıyan haliyle duyulmuş oldu. En son Ağustos itibarıyla Adıyaman’da hiçbir çadırkent kalmadı, tamamen şu an konteyner kentlerde kalıyor. Şuna da değinmek gerekiyor. Mültecilere ayrıca bir ayrımcılık uygulanıyordu. Onların çadırkentleri de en başından beri ayrıydı. Konteyner kentlerine taşınma sürecinde valilik mültecilere konteyner verilmeyeceğini söylemişti. En nihayetinde gönderildikleri konteyner kent 5-6 yıl önce toplama kampı olarak kullanılan ve adı Bebek köyü olarak geçen yerdeler. Normal konteynerlerden farklı ve eksikliklerin daha fazla olduğu konteynerlerdir.”
Şirvan, son olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yine Semsûr’da olacaklarını aktardı.