
ÖHD’li Mehtap Işık: AİHM Türkiye’yi daha çok zorlamalı
- 09:01 20 Ekim 2023
- Güncel
Zelal Tunç
WAN - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik “mutlak iletişimsizlikle” devam eden tecridi değerlendiren ÖHD Wan Şubesi Eşsözcüsü Mehtap Işık, İmralı’ya gitmek için yaptıkları başvurulara herhangi bir yanıt verilmediğini ancak girişimlerini sürdüreceklerini belirterek, AİHM’nin de Türkiye’ye daha çok zorlaması gerektiğini söyledi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük “mutlak iletişimsizlik” uygulaması devam ederken, Kurdistan ve Türkiye de tecrit paralelinde büyüyen ekonomik kriz, artan kadına yönelik şiddet, cezaevlerinde yaşanan ihlaller ile toplumun tüm kesimlerine yönelik baskılar sürüyor.
Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecridi ve cezaevlerine yansımalarını Wan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Eşsözcüsü Mehtap Işık, değerlendirdi.
‘Şuanda Sayın Abdullah Öcalan’ın sağlık durumu hakkında bilgi alamıyoruz’
Mehtap, “Hukuk kurumları olarak bizim üzerinde durduğumuz ve dikkat çektiğimiz noktalardan biri ‘Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası’ alan bir hükümlü veya tutsağın ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmesi. Bu hukuken korunan bir haktır. Türkiye de İnfaz Kanunu’nda zaten bir tutuklu veya hükümlünün ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmesi temel bir haktır. Bu hukuki hakkı talep ediyoruz. Ancak bu taleplerimize dönük hiçbir dönüş olmuyor. Hiçbir dönüş yapılmaması kaygı vericidir. Çünkü bir tutsak üzerinde bu kadar tecridin derinleştirilmiş olması, mutlak iletişimsizliğin olması, aslında kaygı vericidir. Şu anda Sayın Abdullah Öcalan’ın ne durumda olduğunu bilmiyoruz. Sağlık koşullarının ne olduğunu, taleplerinin ne olduğunu bilmiyoruz” dedi.
Yeni yapılan cezaevlerinde sadece ‘tek kişilik’ koğuşlar inşa ediliyor
Türkiye cezaevlerinde bulunan müvekkillerinden de edindikleri bilgiler doğrultusunda tecrit uygulamalarının tüm cezaevlerine sirayet ettiğini belirten Mehtap, “İmralı’da uygulanan bu tecrit sistemi daha da ilerleyerek, daha da genişleyerek, her cezaevine sirayet etmiş durumda. Bu da tamamen hukukun ortadan kalkması anlamına geliyor. Bizler sadece kanunların uygulanmasını istiyoruz. Tecritle süregelen ciddi bir baskı söz konusudur. Bugün tecrit koşulları olan tek kişilik koğuş sistemi son iki üç yıldır devreye girmiş durumda. Bu uygulama tecrit ile paralel bir şekilde ilerlemekte. Son iki üç yıldır yeni yapılan tüm cezaevlerinde tek kişilik koğuşlar mevcut. Yapılan cezaevlerinde sadece tekli koğuşlar yapılıyor” ifadelerini kullandı.
‘Herkes tekli koğuşlarda kalıyor’
Y Tipi ve S Tipi cezaevlerinin yapımına ağırlık verildiğine dikkat çeken Mehtap, “Bu cezaevlerinde hükümlünün, süreli hapis cezası bulunan ve müebbet hapis cezası olması veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olması, hiçbir şekilde fark etmiyor. Tutuklu olması da fark etmiyor. Herkes tekli koğuşlarda kalıyor. İnfaz kanununda şöyle bir durum var; ‘Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis’ cezası alan hükümlü cezası kesinleştikten sonra tekli koğuşa alınır. Kanun açık ve nettir. Ancak biz bakıyoruz ki; yeni S ve Y Tipi cezaevinde tutuklularda var, on yıl ceza alanlar da var. Bu bizi kaygılandırıyor. Bu tecridin daha da ağırlaşacağı, daha da yoğunlaşacağı ve daha da derinleşeceği anlamına geliyor. Bu koğuşlarda tutsaklara hiçbir sosyalleşme hakkı tanımadan, tek kişilik odalarda tutulup, ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis’ cezası alan bir tutsağın koşullarına dönüştürülüyor” şeklinde konuştu.
Tekli koğuşlarla tutsakların birbiriyle iletişimleri ortadan kalkmış durumda
Erzurum Dumlu da, Yüksek Güvenlikli Cezaevleri’nde S Tipi, Y Tipi cezaevi olmadığını ancak sadece “tekli koğuşlar” bulunduğuna işaret eden Mehtap, “Söz konusu İmralı’da uygulanan tecrit şu anda tüm topluma, mahpuslara uygulanıyor. Tutsakların yaşamlarını tehdit edecek şekilde devam ediyor. Yapılan başvurularda bu ihlallerin daha da arttığını görüyoruz. Mahpuslar birbiriyle hiçbir iletişime geçmiyor, sadece günlük bir saat havalandırmaya çıkabiliyorlar. Sadece birkaç metrekarelik bir odada tecrit dayatılıyor” sözleri tecridin tüm cezaevlerini yansımalarına vurgu yaptı.
Başvurulara ‘Olumlu-olumsuz’ hiçbir dönüş yapılmıyor
ÖHD ve barolar olarak Haziran 2022 ve Ekim 2022 tarihlerinde İmralı’da bulunan Abdullah Öcalan ile görüşmek için talepte bulunduklarını hatırlatan Mehtap, “olumlu ve olumsuz” hiçbir şekilde bir dönüşün yapılmadığını söyledi. “İmralı cezaevi çok tuhaf bir sistem” diyen Mehtap, “Hiçbir talebe hiçbir dilekçeye geri dönüşün olmadığı bir yer. Hiçbir şekilde hukuk işletilmiyor” dedi.
‘İmralı Adası yokmuş gibi davranıyor’
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Abdullah Öcalan’a yönelik “umut hakkı” olarak nitelendirilen kararını hatırlatan Mehtap, “Bu karara göre bir insanın ömür boyu cezaevinde kalmayacağına dair, bir karar verildi. Ancak Türkiye yapılan başvurulara rağmen bu kararı uygulamadı. Bu kararın hem tutsaklar açısından hem de Sayın Abdullah Öcalan açsından olumlu bir karar olduğunu düşünüyoruz. Bakanlar Konseyi uyarı yapıyor; tecride ilişkin uyarı yapıyor. AİHM’nin kararına ilişkin uyarıda bulunuyor. Ama Türkiye bu konuda tamamen sessizliğe bürünmüş durumda. Sanki böyle bir durum yok. Sanki İmarlı Adası diye bir ada yok. Sanki AİHM’nin daire kararı yokmuş gibi sessizlik içerisinde” şeklinde konuştu.
‘AİHM’nin görüşmelerin yapılması için daha zorlayıcı olması gerekir’
Tecridin ülke ekonomisinden, kadına yönelik her türlü şiddetin artmasından, cezaevinde yaşanan ihlallerin artmasına kadar yaşamın tüm alanına yayıldığını söyleyen Mehtap, şunları belirtti: “Tecrit uygulamalarına karşı Türkiye'nin bağlı olduğu uluslararası sözleşmeler ile AİHM’nin de Sayın Abdullah Öcalan ile görüştürülme konusunda bir baskısı var. Ancak yetersiz. AİHM, görüşmelerin yapılmasına dönük daha fazla zorlaması gerekiyor.”
‘Daha fazla gündeme koymaya çalışıyoruz’
“Mutlak iletişimsizlik” olarak İmralı’da devam eden tecrit uygulamalarını ülkenin gündemine almadığına da vurgu yapan Mehtap, “Türkiye kendi gündemine bunu almadığından böyle bir olayın olmadığını düşünüyor. İmralı hapishanesini gündemine almadığından ‘böyle bir ada yok, böyle bir yokmuş’ gibi davranıyor. Ancak böyle bir ada var. Tecrit orada devam ediyor. Aynı zamanda tüm topluma sirayet etmiş durumda ve buna sırtınızı döndüğünüzde bu hukuksuzluk, bu durum bitmiş olmuyor. Bizler bunu daha fazla gündemlerine koymaya çalışıyoruz. Kanunlarını uygulamayı, AİHM kararını uygulamama hukuksuzluğunu onlara hatırlatıyoruz. Türkiye şu anda öyle bir durum yokmuş gibi davranıyor” dedi.
Görüşme talepleri sürecek!
ÖHD olarak tecrit uygulamaların ortadan kalması için gerekli tüm başvurularını sürdürdüklerini ve bu konuda ısrarcı olacaklarını belirten Mehtap, son olarak “Yaptığımız başvurularla tecrit uygulamalarını bir şekilde Türkiye'nin gündemine koyacağız” ifadelerini kullandı.