‘Gözaltılar seçimi de hedefleyen bir çöktürme planının parçası’

  • 09:24 26 Nisan 2023
  • Güncel
 
İZMİR - Amed merkezli gözaltıların dört parça Kürdistan’da Kürtlere karşı saldırıda ortaklaştığı bir dönemde gerçekleştiğine dikkat çeken kadınlar, gözaltıların seçimi de hedefleyen bir çöktürme planının parçası olduğunu ifade etti.
 
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında Amed merkezli 21 ilde yapılan ev baskınlarında aralarında gazeteci, avukat, siyasetçi, sanatçıların olduğu birçok kişi gözaltına alındı. Gözaltılara tepkiler devam ederken, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol) İzmir milletvekili adayları, siyasi parti temsilcileri ve hukukçular da tepki gösterdi. 
 
‘Seçim güvenliğine yönelik saldırı’
 
Yeşil Sol Parti milletvekili adaylarından nevin Aytekin gözaltıların seçime doğru giderken  halka gözdağı vermek ve korku siyasetini yaymak için gerçekleştirildiği belirtti. Nevin, “Özellikle Kurdistan’daki savaş konseptine bağlı olarak mücadele edenleri daha çok bastırma, oradaki gerçeklerin gizlenmesini sağlamak için yapılıyor. Dikkat ederseniz ya hak savunucusu olan avukatlar, ya gerçekleri anlatan gazeteciler aynı zamanda da mücadeleyi örgütleyen arkadaşlarımız gözaltına alındı. Aynı zamanda da seçim güvenliğine dair de saldırı var. Yeşil Sol Parti’nin sandık görevlisi konumlandırma gibi bir durumu yok, müşahitlerle sandığı korumak zorunda. Daha çok avukatlar bu konuda yardımcı olacaklardı. Biraz da bu seçim güvenliğine yönelik bir saldırı. Çok yönlü bir saldırı aslında ama ne yaparlarsa yapsınlar her zaman olduğu gibi yenilecekler” dedi. 
 
‘Bu uygulama her yerde gündeme gelebilir, sessiz kalınmamalı’
 
Gözaltların seçimlerde kaybedeceğini anlayan AKP iktidarının durumu tersine çevirme çabası olduğunu belirten Emeğin Partisi (EMEP) İzmir İl Başkanı Emine Uyar, “Elindeki kolluk güçleriyle baskı gözaltı uygulamalarıyla sonuç elde edeceğini düşünüyor ama mümkün değil. Bu, bölgede seçimin nasıl gerçekleşeceğinin bir ipucu gibi. Gereçekten seçimlerden halkın iradesinin çıkması, AKP iktidarının gönderilmesi anlamında ve bu halkın örgütlü gücü bunu sağlayacaktır. Bize çok iş düşüyor. Sadece sandığa gitmek yetmiyor sonucunu takip etmek çok önemli. Herkesin göz ve kulağının bölgede olmalı. Oradaki her türlü hak gaspına karşı, seçme seçilme hakkının gaspına karşı hepimizin uyanık olması gerekiyor. Bu baskılara karşı her yerde demokrasi güçleri buna sessiz kalmamalıdır. Yarın bu uygulama ülkenin her yerinde gündeme gelebilir” diye konuştu. 
 
‘Yine hukuk iktidarın sopası olarak kullanılıyor’
 
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyeleri, yerel ve merkezi düzeydeki yöneticilerin hukuksuzca gözaltına alındığını ve avukat kısıtlılığı getirildiğini ifade eden ÖHD İzmir Şube Eşbaşkanı Şükran Öztürk “Seçim güvenliğini sağlayacak avukatlar gözaltına alınarak önlenmek istendiğini anlıyoruz. Uygulamalara haksız şekilde devam ettiği şuradan da anlaşılıyor; kişisel bir karar olmasına rağmen merkez şubemizde hukuksuzca arama yapıldı. Meslektaşlarımız itiraz etti ama bir sonuç alamadı, tabi ki karşımızda savcı bulamadık. Yine talimatla iş yapılıyor, yine iktidarın siyaset sopası olarak kullanılıyor. Düzenin sonuna yaklaşıldığını düşünüyoruz” dedi.
 
‘Kürtlere karşı saldırıda ortaklaşıldığı bir dönemde gerçekleşti’
 
AKP-MHP iktidarının kadın düşmanı ve katliamla meşhur Hizbullah’la yaptığı ittifak anlamında bu tür saldırıları beklediğini ve hazırlıklı olduklarını ifade eden Burcugül Çubuk, “AKP MHP faşizmi açısından HDP ve Yeşil Sol Parti’nin örgütlülük zeminlerine saldırıyor. Tamamı devletin suçlarına karşı mücadele edenler. Bir yandan bu suçlarda ortaklaştığı diğer yandan dört parça Kürdistan’da Kürtlere karşı saldırıda ortaklaştığı bir dönemde gerçekleşen bir saldırı. Yapılan seçim etkinliklerinin tamamı AKP-MHP iktidarını birer protesto eylemlerine dönüşmüş durumda. Bu saldırının hedeflediği bir korku ve panik havası yaratmak ama bizim örgütlülüğümüzü güçlendiriyor. Bu saldırıdan da güçlü çıkacağımıza inanıyorum” dedi.
 
‘Çöktürme planının bir parçası’
 
Sadece seçim demenin eksik bir yaklaşım olduğunu, Hüda-Par ile ortaklığın seçim hesabıyla yapılmadığını dile getiren Burcu, saldırının sömürgeci güçlerin ortak koordinasyonu ile bile gerçekleşmiş olabileceğini ifade etti. Rojhilat’ta çıkan isyanın bastırılmasında Türkiye’nin ortaya koyduğu bir çaba olduğunu, Irak ile işbirliği içinde olduğunu belirten Burcu, “Rojava’da çocuk katliamı işlendi. Bunları bir arada okumak gerekiyor. Sadece seçim diye okuduğumuzda sömürgeciliği es geçiyoruz. Türkiye’nin sömürgeye yönelik şiddet ve imha, çöktürme politikası vardır. Bunda da sömürgecilik bütün güçlerle ortaklaşmıştır. Salt seçim dediğimizde mücadeleyi tam olarak okuyamadığımız için yönümüzü kazanmaya çevirmiş olmuyoruz. Seçimi de hedefleyen ama çok daha fazlasını planlayan bir çöktürme planının devamı. Sadece Kürtler, Emek Özgürlük İttifakı’nı değil tüm Türkiye ve Kürdistan’da kendi karşısında konumlanan bütün güçleri çöktürme planıdır” değerlendirmesi yaptı.