
Hasta tutsak Mehmet Emin Özkan’ın kızı: Devlet babama intikamcı yaklaşıyor
- 09:05 14 Ocak 2020
- Güncel
Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - “Tehlikelidir ve kaçma şüphesi var” denilerek 24 senedir cezaevinde bulunan 82 yaşındaki hasta tutsak Mehmet Emin Özkan’ın durumuna ilişkin konuşan kızı Selma Özkan, “Devlet babama intikamcı bir tavırla yaklaşıyor. Adli Tıp Kurumu yaşına ve hastalıklarına rağmen ‘Cezaevinde yatabilir’ diyor. Bu siyasi bir karardır. Ömrü cezaevinde geçti. Birkaç ay ömrü var onu da dışarıda, bizimle yaşasın” dedi.
Türkiye cezaevlerinde yaklaşık 280 bin tutsağın bulunduğu kaydedilen İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) son verilerine göre bu tutsakların 457'si ağır olmak üzere bin 334’ünü hasta tutsaklar oluşturuyor. Yine İHD verilerine göre son 17 yılda yaklaşık 3 bin 500 hasta tutsak yaşamını yitirdi. 2017 yılı başından 2019 yılı sonuna kadar ise cezaevlerinde 44 hasta tutsak hayatını kaybetti. Hasta olmasına rağmen tahliye edilmeyen tutsaklardan biri de 82 yaşındaki Mehmet Emin Özkan.
Lice davası iddianamesinde olayla ilgisinin olmadığı açığa çıkmasına rağmen Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ı öldürmekle suçlanan 82 yaşındaki Mehmet Emin Özkan, 24 yıldır cezaevinde. Diyarbakır Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yüzde 87 vücut fonksiyon kaybının bulunduğunu belirttiği ve “Cezaevinde kalamaz” raporu verdiği Mehmet Emin’e Adli Tıp Kurumu tarafından “Cezaevinde kalabilir” raporu verildi. Mehmet Emin’in yeniden yargılanma talebi ise “Tehlikelidir ve kaçma şüphesi var” denilerek reddedildi.
‘Devlet borçlu çıkmamak için davayı sonuçlandırmıyor’
Kızı Selma Özkan babasının tutuklandığı süreci şu şekilde anlattı: “1993 Newroz’da köyümüzü yaktılar. Boyumuzu geçen o karda sokak ortasında çıplak kaldık. Ben daha küçüktüm. Oradan o şekilde çıktık, Mersin’e gittik. Aylarca Yozgat’ta şekerpancarı toplamaya gittik. İşçilik yaparak geçiniyorduk. Lice’den gittikten sonra babam 1996’da Mersin’de gözaltına alındı. ‘Örgüte yardım-yataklık’ ve ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla gözaltına alındı. 18 gün gözaltında kaldı. Yoğun bir işkence vardı zaten. Ellerindeki en büyük kanıt da 1993’te Lice’de öldürülen Bahtiyar Aydın. Sözde babam Mehmet Emin Özkan’a kanas ile suikast gerçekleştirmiş. Şu an o dosyası 10 yıldır bozulmuş, yargılanma sürüyor. Beraat olacak ancak devlet borçlu çıkmamak için davayı sonuçlandırmıyor. Avukatlar tutuksuz yargılanması için başvurmasına rağmen kabul etmiyorlar.”
Sürgünlerde birçok hastalığa yakalandı
Babasının tutuklu olduğu 24 yıl içerisinde çok sayıda cezaevi gezdiğini anlatan Selma, Mersin’de, Konya’da, Adana’da, Ceyhan’da, Elbistan’da, Mardin’de kaldığını, en son da Diyarbakır’a getirildiğini söyledi. Tüm bu sürgün sürecinde babasının birçok hastalığa yakalandığını ifade eden Selma, “Özellikle kalp ve tansiyon onu çok zorluyor. Günlük tansiyon ölçülüyor. Bazen 18,19, 23’e bile çıkıyor. Beyninde hasar oluşmuş. O yüzden hafızası gitti. Söyleneni anlamıyor. Üzerinden zaman geçiyor ‘Bana ne dediniz?’ diyor. Bazen 2 yaşındaki çocuk gibi oluyor. Ses gitmiyor, kulakları duymuyor. Yanındaki tutuklu arkadaşlar ve kardeşim bakıyor. Duşundan tıraşına tüm ihtiyaçlarını onlar karşılıyor. Şu anda 3 kişi kalıyorlar. Biri kardeşim Ahmet bir de bir arkadaş. Kalabalık yere gelemiyor. Sesten rahatsız oluyor. Duyamadığı için uğultu oluyor kulaklarında. Vücudu artık kaldıramıyor. Çok sıkılıyor. O yaşta, 24 sene dört duvar arasında kalmak kolay değil” ifadelerini kullandı.
‘Ameliyat sınırını aştığı için olamıyor’
Babasının hafta içi beş gün kampüs hastanesine götürüldüğünü aktaran Selma, “Son gördüğümüzde ‘Dilekçe yazın, artık gitmek istemiyorum’ dedi. Bu yaşta bile kelepçeyle götürüp getiriyorlar. Geçenlerde doktora götürmüşler. Doktor demiş ‘Dayı senin neyin var?’ Babam da bakmış ‘Benim artık neyim olsun ben senden sağlamım’ demiş. Biliyorlar ama dalga geçer gibi soruyorlar. Kalp damarlarının hiçbiri çalışmıyor. Bir tek damarı çalışıyor, o da yüzde 30. Tiroit onu perişan etmiş durumda. Zehirli guatrı var. Ameliyat sınırını aştığı için olamıyor. Midesi, bağırsağı, cildi hasta. Kafasının arkası ve elleri şişiyor. Yüzü şişiyor. Biz onu gördüğümüzde takılıyoruz kilo almışsın diye. Gülüyor, ‘Yok yok hastalıktan’ diyor. Görüşte kardeşlerim onu zorla içeriden alıp görüş yerine getiriyordu. Bir gün görüşte düştü. Revire götürdüler görüş saatinde. Daha sonra acile götürdüler. Biz içerideki diğer kardeşlerimizle kaldık” dedi.
‘Ben dışarı çıksam bu hastalık devam eder mi?’
Babasının çok fazla uykusuzluk yaşadığını anlatan Selma, “Hastalığından kaynaklı cezaevi yemeklerini yiyemiyor. İçeride de yemek yapma şansları yok. Böyle bir tedavi imkanı da var ama yapılmıyor. Kuru hiçbir şey verilmiyor. Bulgurdan makarnaya hiçbir şey vermiyorlar tutsaklara. İdare ne yaparsa yemek zorundalar. Hastaya da bu şekilde yaklaşılıyor. Yasalara göre hasta tutsaklara özel bakılması, yemeklerin ona göre yapılması lazım. Ancak uygulanmıyor. Bazen ‘Ben dışarı çıksam bu hastalık devam eder mi?’ diyor. ‘Dışarı çıktığında doğaya gidersin, oksijen alırsın, köye gidersin’ diyoruz biz de. O özlemi de var. Çıksa hastalıklarının geçeceğine inanıyor” diye belirtti.
‘Tehlikelidir ve kaçma şüphesi var’ denildi
Yeniden yargılanma süreci başladığı dönemde babası için de dilekçe verdiklerini söyleyen Selma, dilekçelerinin reddedildiğini ifade etti. Selma, “D Tipi’nde 5 arkadaşın tahliye olmasıyla biz de girişimde bulunduk. Babam için ‘Tehlikelidir ve kaçma şüphesi var’ denildi ve başvurumuz reddedildi. Üst mahkemeye de itiraz ettik. Daha sonucu gelmedi. En son Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuracağız” ifadelerinde bulundu.
‘Devlet babama intikamcı davranıyor’
“Devlet babama intikamcı bir tavırla yaklaşıyor” diyen Selma, şunları söyledi: “Dört sene önce kalp krizi geçirdi. Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 20 gün yoğun bakımda kaldı. Ardından hastane ‘Cezaevinde kalamaz’ raporu verdi. Ancak Adli Tıp Kurumu rapor vermiyor. Yaşına ve hastalıklarına rağmen ‘Cezaevinde yatabilir, kendi ihtiyacını giderebilir’ diyor. Bu siyasi bir karardır. Biz bunun çok net farkındayız. Birkaç sefer heyet geldi hasta tutsaklarla görüştü. En son bundan 15-20 gün önce milletvekilleri geldi. Özellikle durumu çok kötü olan 3 hasta tutsakla ilgili girişimde bulunacaklarını söylediler, söz verdiler. Kardeşim Murat vekillere mektup yazdı ancak bir sonuç olmadı. Artık inancımız kalmamış. 24 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Etkisi olmuyor, bir sonuca kavuşmuyor.”
‘Hasta tutsakların durumlarını gündemleştiremiyoruz’
Yalnızca babası değil zor durumda olan çok sayıda hasta tutsakların olduğunu hatırlatan Selma, hasta tutsaklara karşı duyarsızlığın olduğunu söyledi. Selma, “Hasta tutsakların durumlarını gündemleştiremiyoruz. Halil Güneş arkadaşın tüm göğsü açıkta. Her an şahadete ulaşabilir durumda. Neden onunla kimse ilgilenmiyor? Sıddık Güler 80 yaşındadır. İskenderun Cezaevi’nde kalıyor ve felçlidir. Her tarafı titriyor. Şaban Kaygusuz var, sağ bacağı ve sağ kolu yok. Hiçbir ihtiyacını gideremiyor. Tuvaletinden yıkanmasına yanında kalan arkadaşlar ilgileniyor. Böyle bir insan cezaevinde yatamaz. Diyarbakır D Tipi’nde Mehmet Özen 24 yıldır cezaevi yatıyor. Mehmet’in iki bacağı da yok. Hiçbir şeyini yapamıyor. Onları oradan çıkarmak için bir çaba harcanması gerekiyor. En azından acil durumda olanlar için bir şeyler yapılmalı” diye konuştu.
‘Açlık grevi bittikten sonra duyarlılık oluşmadı’
Açlık grevine giren tüm tutsakların şu an hasta tutsak statüsünde olduğunu belirten Selma, açlık grevi bittikten sonra kimsede bir duyarlılığın oluşmadığını kaydetti. Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde 170 kişinin açlık grevine girdiğini ifade eden Selma, “Birkaç kişi son zamanlarda kan kusmaya başlamıştı. Kardeşim Murat 15 kilo verdi. Hayatında hiç mide sorunu yaşamamasına rağmen grevden sonra midesi hastalandı. Sadece o değil greve giren tüm tutsaklarda aynı sorunlar var. Onları tedavi diye kelepçeyle kampüsteki hastaneye ayakta götürüp getirmişler. 90 gün açlık grevindesin kelepçeli doktora gidiyorsun, bir ilaç yazıyorlar dönüyorsun. Ölüm orucunda kalanlara bile bir tedavi uygulanmadı. Birkaç saat hastaneye götürüp geri getirdiler. O insanların orada yatması gerekiyordu” ifadelerini kullandı.
‘Birkaç ay ömrü var onu da bizimle yaşasın’
Selma, hasta tutsaklara ilişkin şunları kaydetti: “Cezaevlerindeki insanların beklentisi var ama dışarıdan bir cevap yok. En azından bir liste yapılmalı ve durumu acil olanlar için ev hapsi verilmeli ya da AİHM’e başvuru yapılmalı. Cezaevindeki durum bir vicdan işidir. Orada vicdanın kabul etmediği bazı sorunlar var. Onu gidermek için herkesin kendisini sorumlu görmesi ve ilgilenmesi lazım. Babam ve babam gibi tutsaklar bu hastalıklarla daha fazla cezaevinde kalamaz. Babamın cezası bitene kadar ev hapsi verilse de yeter. Ömrü cezaevinde geçti, artık istesek de geri gelmez. En azından birkaç ay ömrü var onu da dışarıda, bizimle yaşasın.”