
Sebahat Tuncel: Savunmamız sonucu değiştirmez ama tarihe not düşeceğiz
- 14:29 13 Ocak 2020
- Hukuk
MALATYA - Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında savunma yapan Sebahat Tuncel, “Devletin tüm yurttaşlarına karşı sorumlulukları var. Bunu dediğimiz için buradayız. Ben savunma yapmadan mahkemeye gelmeden bana 15 yıl verdiniz. Savunmamız sonucu değiştirmez ama en azından bizler tarihe not düşeceğiz” dedi.
Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel'e "örgüte üye olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiaları ile verdiği cezalar, 2019 Temmuz ayında İstinaf Mahkemesi tarafından bozulmuştu. Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davada mahkeme heyeti Gültan’a “örgüte üye olmak” suçlamasıyla 11 yıl 3 ay, “örgüt propagandası” suçlamasıyla ise 3 yıl hapis cezası vermişti. Heyet, Sebahat’a ise “örgüte üye olmak” suçlamasıyla 9 yıl 9 ay, “örgüt propagandası” suçlamasıyla da 5 yıl 3 ay hapis cezası vermişti.
Mahkemenin verdiği hapis cezaları üzerine Sebahat ve Gültan’ın avukatları, kararı İstinaf Mahkemesi’ne taşımıştı. Dosyayı inceleyen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 18’inci Ceza Dairesi Gültan’a verilen 14 yıl hapis cezası ile Sebahat’a verilen 15 yıl hapis cezasını, esası da etkileyecek şekilde usulen bozmuştu.
Yargıtay kararından sonra yeniden açılan dosya kapsamında ikinci duruşma Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlandı. Sebahat, Gültan ve avukatları duruşmada hazır bulundu.
Duruşmaya girenler tek tek arandı
Öte yandan duruşmaya DBP Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ile Keskin Bayındır, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, HDP Kadın Meclisi, Tevgera Jinên Azad (TJA), İnsan Hakları Derneği (İHD) Malatya Şubesi, HDP-DBP Malatya il ve ilçe örgütleri, kadın örgütlerinin yanı sıra Gültan ve Sebahat’ın aileleri katıldı. Polisler salona girmek isteyen herkesi tek tek arama yaparak sayıya göre içeri aldı.
Birleşen dosyalara ilişkin yetkisizlik kararı verilmesini talep eden Gültan’ın avukatı Mehmet Emin Aktar’a iddia makamı yetkisizlik kararının mahkemenin uzamasına dönük olduğunu söyleyerek reddetti.
‘Anayasa hiçbir dönem bu kadar ayaklar altına alınmadı’
Açık tanık Hicran Berna Ayverdi’nin hakkında verdiği ifadelere ilişkin savunma yapan Sebahat, “Bana bu ifadelere ilişkin tebliğ gelmedi. Fakat İstanbul’da yargılandığım bir davadan bu tanığın ifadelerinden dolayı beraat ettim. Savunmamı sonra yapacağım. Yine İzmir’de özyönetime ilişkin yapılan konuşmamdan dolayı dosya var. Öncelikle burada olan herkesi selamlıyorum. 4 yıl boyunca mahkemeye çıkarılma mücadelemi kazandım. Bu benim için bir gelişmedir. Bizim burada olmamız, Kürt siyasetçilerin yargılanması hukuk eliyle yapılan bir siyasi soykırım operasyonudur. Mahkeme heyeti karşımızda olabilir ama bu ülkede uzun süredir özel hukuk uygulanıyor ve yasalar askıya alınmıştır. Bütün Kürt siyasetçiler rehine durumundalar. Soruşturmamızı hazırlayan polisler, emniyet amirleri, savcı ve hakimler FETÖ’den içeridedir. KCK davası Cumhurbaşkanlığı sayfasına kumpas dava olarak düştü ama sonradan fark ettiler ki kaldırdılar. AKP hükümeti istediği dosyaya sahip çıkıyor istemediğini reddediyor. Yani şu an var olan tüm dosyalar aynıdır ve bu konulardan herkes tek tek yargılanıyor. Bir konuşmadan dört suç çıkarılıyor. Hiçbir dönemde anayasa bu kadar ayaklar altına alınmadı. Bu da tek bir şeyi ifade ediyor. Tekçilik rejimi ve tek adam olarak ifade edebiliriz. Hitler döneminde de hukuk askıya alınmıştı. Özel hukuk uygulanıyordu” dedi.
‘Vicdanınız da erkek vicdanıdır’
Cumhurbaşkanının her bir sözünün kanun olarak kabul edildiğini belirten Sebahat, savunmasını şöyle sürdürdü: “Bu ülkede Kürt sorununun çözümü için buradayız. Kürt sorunu mahkemede değil ancak müzakere ile çözülür dediğimiz için buradayız. Kürt hareketi olarak bunları söyledik diye bedeller vererek bu günlere geldik. Dünyanın birçok yerinde örnekleri var. Bu sorun ancak masada müzakere yolu ile çözülür. Bu soruna güvenlikçi politikalar ile yaklaşıldığı için çözülemedi. Bizler soruna demokratik özerklik çözümünü sunduk. Başka partinin CHP, AKP ve diğer partiler öneri sundu da kabul mü etmedik? Sayın Öcalan ile görüşmeler yapıldı, ülkenin durumu, refah seviyesi değişti, tek bir cenaze gelmedi. Fakat savaşsız, demokratik yollar AKP’ye uymadı, masayı devirdi. Biz dedik Kürt sorunu çözülmezse kriz olur, Türkiye dünyada yalnızlaşır dedik. Kürt sorunu olduğu için insanlar ırkçı saldırılardan dolayı öldü, kadınlar sokağa çıkamıyor, 400’den fazla kadın katledildi. Cumhurbaşkanı kalkıp kadın katliamlarına ilişkin açıklama yapıp mahkemelere vicdanınıza göre davranın dedi. Sizin vicdanınız da erkek vicdanı olduğu için bu kadar kadın katledildi. Kürde, kadına, Laza başka başka işliyor.
'Hiçbir iktidar anayasayı bu kadar ayaklar altına almadı'
Ayrıca en çok özyönetimlerden yargılanıyoruz. O dönem çatışmalar şehre taşındı. Dosyada lehimize olan tek bir şey yok. Diyarbakır savcısı iddianame hazırlıyor, buradaki mahkeme de doğruluğu ne kadar var, araştırıldı mı demeden hemen kabul ediyor. 7 kere heyet değişti. İlk heyetteki başkan mahkemeye başkanlık yapmadı. Peki burada olmak için ne yaptık? AKP yaptığı MYK toplantısında çöktürme planını devreye koydu. 2 milyondan fazla insan yerinden oldu. 500’den fazla sivil insan yaşamını yitirdi. Devletin tüm yurttaşlarına karşı sorumlulukları var. Bunu dediğimiz için buradayız. Ben savunma yapmadan mahkemeye gelmeden bana 15 yıl verdiniz. Bu davanın sonucu bellidir, acele etmeye gerek yok. Adil yargılanma diyoruz ama adil bir yargılanma yok. Savunmamız sonucu değiştirmez ama en azından bizler tarihe not düşeceğiz. Ben yıllarca kadın özgürlük mücadelesinde çalışma yürüttüm. Kadınlara ve Kürt halkına karşı yükümlülüğüm var. Bundan dolayı savunma yapmalıyım. AKP politikalarından dolayı ekonomik kriz var. Bundan dolayı insanlar ölüyor ve buna ilişkin kim ağzını açarsa suç sayılıyor. Kadınlar katlediliyor. Hiçbir dönem iktidarı anayasayı bu denli ayaklar altına alınmadı.
‘Las Tesis dünyada yapılırken Türkiye’de izin verilmedi’
1998’den bu yana kadın çalışmaları yürütüyorum. En temel sorun kadınların eşit olamamasıdır. Kadın özgürlük sorunu çözülmeden demokrasi gelemez. Bu kadar kadının öldürülmesi ideolojiktir. Kadınlar da her yerde şiddete uğradığı için ve susmadığı için hedef alınıyor. Ve de DÖKH’te yürüttüğüm kadın çalışmaları da kriminalize edilmiş. Örneğin dünyanın her yerinde kadınların dans protestosu var. Kadınlar yaptı, sorun olmadı ama Türkiye’de yapılınca kadınlara izin verilmedi. Neden? Çünkü sözleri doğru ve gerçek. Bizler kadınlar özgür olsun diyoruz, kalkıp eşbaşkanlık sistemini yargılıyorlar. Bunu yargılamak ‘Kadınlar şiddete uğrasın, özgür olmasın’ demektir. Bizler kadın özgürlüğüne inandığımız için bunu söylemeye devam edeceğiz. Dünyanın yüzde 70 yükü kadınların omzunda ama kadınlar dünyanın sadece yüzde 1’inden faydalanabiliyorlar. Son olarak da siyasetimden dolayı yargılanıyorum bu benim problemim değil, iktidarın problemidir. Ayrıca birleşen dosyalara ilişkin daha sonra savunma yapacağım.”
Duruşma verilen 1 saat aranın ardından Gültan’ın savunması ile devam edecek.