Üniversitelerde cinsel taciz: Akademisyenlerin ihraç edilmesi taciz ve mobbingi arttırdı

  • 09:09 11 Ocak 2020
  • Güncel
Gülistan Azak
 
İSTANBUL - Kampüs Cadıları’ndan Selina Sahra Çelik, taciz ve saldırılara karşı 2011 yılından bu yana üniversitelerde kurulmaya başlanan Cinsel Taciz Birimlerinin faaliyetlerinin de izne tabi tutulduğunu söyleyerek, “Biz kadınların cinsel saldırıya ve şiddete maruz kalınca dayanışma alanları oluşturmamıza karşı çıkıyorlar, bunu kabul etmiyorlar. Çünkü bundan korkuyorlar” dedi.
 
Üniversitelerde öğrenci kadınlara dönük cinsel taciz ve mobbing saldırılarına her gün bir yenisi ekleniyor. Üniversitelerdeki taciz olaylarının son adresi ise Van ve İstanbul oldu. Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanı, Ensar Vakfı üyesi ve 2011 yılında AKP milletvekili aday adayı Prof. Dr. Ş.G. tarafından tacize maruz kaldığını söyleyerek şikayetçi olan öğrencilerin sayısı artıyor. Birçok öğrencinin Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) üzerinden de şikayette bulunduğu ortaya çıkarken, taciz olayı Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) taşındı.
 
İstanbul’da da Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi TV Haberciliği ve Programcılığı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Atilla Girgin, 24 Aralık 2019 tarihinde jürilik yapmak için gittiği İstanbul Üniversitesi’nde öğrenci kadınlara cinsiyetçi söylemlerle cinsel tacizde bulundu, fiziki şiddette bulunmaya kalkıştı. Saldırıya maruz kalan öğrenci, durumu sosyal medyada doğruladı. Tacize karşı yükselen tepkilerin ardından İletişim Fakültesi Dekanlığı, yalnızca olaya ilişkin inceleme başlattığını açıklamıştı.
Üniversitelerde öğrenci kadınlara dönük gerçekleştirilen taciz ve saldırılara kadınlar eylemlerle tepki gösteriyor.
 
‘İhraçlar sonrası üniversitede saldırılar arttı’
 
İstanbul Kampüs Cadıları’ndan Selina Sahra Çelik, öğrencilere dönük taciz ve mobbing olaylarının artışına dikkat çekerek, görevde olan akademisyenlerin tepkilerinin ise okul yönetimi tarafından engellenmeye çalışıldığını kaydetti. Selina, “Akademisyenlerin hiyerarşik otoritelerini kullanarak öğrencileri derslerinden geçirmemekle tehdit ederek taciz ettikleri biliniyor. Öğrenciler de bu isteklere karşı çıkmaları durumunda dersten kalacaklarını ve burslarının kesileceğini düşünüyorlar. KHK’lerle duyarlı ve bilinçli akademisyenler görevlerden alındı. Haksızlığa ve yanlışa karşı başkaldırabiliyorlardı. Ancak bu akademisyenler KHK’lerle bizlerden uzaklaştırıldılar. Çünkü yaşanan saldırılara ses çıkarmamızı istemiyorlar. Şu an bir cinsel taciz olayı olduğunda, başkaldırabilecek akademisyen yok denilecek kadar az. Çünkü ihraç edilmekten korkuyorlar. Şu an üniversitelerde bulunan akademisyenler baştakiler tarafından 'Okulun adı duyulmasın', 'İtibarımız düşmesin' denilerek baskılanıyorlar. Tam da bu nedenle üniversitelerde cinsel saldırı ve mobbingin önüne geçilmesi imkansız hale geliyor. İhraçlar sonrası üniversitede saldırılar arttı diyebilirim” ifadelerini kullandı.
 
Dayanışma ve özsavunmayı büyütme çağrısı
 
Kadınlara bilinçlenme, dayanışma ve özsavunmalarını büyütme çağrısında bulunan Selina, “Kadınlar profesörlerin kendilerine cinsel tacizde bulunduklarını söylediklerinde o kişiye doğrudan ‘o okumuş etmiş bir insan, yapmaz’ savunmasında bulunuluyor. Bu artık inandırıcılığını yitirmiş bir savunma” dedi. “Cinsel taciz, mobbing, şiddet kültüre, okumaya, yere bakmıyor” ifadelerinde bulunan Selina, failin profesör olmasının cinsel saldırıda bulunmayacağı anlamına gelmediğine işaret etti. Selina, “Taciz ve şiddet sorunu kişinin kendi zihniyetini temsil eder. Okuduğu okul ve eğitim düzeyi ile alakalı olamaz. Erkeği koruyan savunmalara karşı dayanışma ve özsavunma geliştirilmeli” diye konuştu.
 
‘Cinsel taciz birimleri işlevsiz hale getirildi’
 
Akademisyenlerin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilmeden önce üniversitelerde “Cinsel Taciz Birimi” kurduklarını belirten Selina, ancak bu birimlerin işlevsiz ve yetersiz olduğunu ifade etti. Cinsel Taciz Birimlerinin arttırılması yönündeki girişimlerinin yetkililer tarafından sonuçsuz bırakıldığını vurgulayan Selina, şunları kaydetti: “2011 yılında bilinçli akademisyenler tarafından ilk olarak Ankara’da Cinsel Taciz Birimi kuruldu. Daha sonra ise 2012 yılında diğer okullarda da açılmaya başladı. Şu an Türkiye genelinde 16 üniversitede Cinsel Taciz Birimi var. Ancak 16’sı da işlevselliğini şu an yürütemiyor. Çünkü bilinçli olarak işlevsiz hale getirildi. Birçoğu kâğıt üzerinde kalmış durumda. 333 eğitim görevlisi şu an bu ağa katılmış durumda. Bizler istiyoruz ki, Türkiye genelinde bu Cinsel Taciz Birimleri yaygınlaştırılsın. Çünkü Cinsel Taciz Birimleri kadınların başına bir şey geldiğinde, okulda bir olay yaşadığında gidip başvurabileceği, hakkını savunabileceği bir alan.”
 
‘Birimlerin oluşturulması engelleniyor’
 
Selina, Cinsel Taciz Birimlerinde çalışanların gönüllü olarak yer aldığını dile getirirken, bu birimin açılmasının izne tabi tutulduğunu kaydetti. “Ancak ne var ki, çoğu zaman bu izinler cevap bulmuyor” diyerek bu birimlerin oluşturulmasının önüne engeller konulduğuna işaret eden Selina, “Biz kadınların cinsel saldırıya ve şiddete maruz kalınca dayanışma alanları oluşturmamıza karşı çıkıyorlar, bunu kabul etmiyorlar. Çünkü bundan korkuyorlar. Yaşananlara ses çıkaran akademisyenler de yok artık üniversitelerde. Şu an üniversitelerde bulunan akademisyenler korkularından ses çıkaramıyorlar. Çünkü biliyorlar ki, bu ülkede ses çıkarırlarsa tehdit edilecekler. Bu nedenle Cinsel Taciz Birimlerinin yaygınlaştırılması ve geliştirilmesi oldukça önemli” diye ekledi.
 
‘Mutlaka kadın örgütlerine ulaşılmalı, dayanışmalı’
 
Kampüs Cadıları olarak üniversitelerde yaşanan cinsel tacizlere karşı atölyeler düzenlediklerini belirten Selina, atölyelere katılımın yaşanan saldırıların önüne geçebilme konusunda önemli olduğunu vurguladı. Atölyelere üniversite dışından da katılımın olmasını istediklerini ancak üniversite yetkililerinin buna izin vermediğini söyleyen Selina, atölyeye katılımın engellenmesinin kadın örgütlülüğünün büyümesinden duyulan rahatsızlıktan kaynaklandığını ifade etti. Selina, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Kadınlara bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz. Dağıttığımız bildirilerimizle dayanışma mesajları veriyoruz. Yine üniversitedeki feminist öğretim görevlileriyle görüşmeler yapıyoruz. Bizler Kampüs Cadıları olarak her üniversitede örgütlüyüz. Cinsel taciz, mobbing, şiddet, flört şiddeti bunların hiçbiri kadınların suçu değildir, utanmalarını gerektirecek bir durum yok. Bu saldırılara maruz kaldıklarını düşünüyorlarsa ya da maruz kalan arkadaşları varsa mutlaka bizlere ulaşılmalı. Çünkü kız kardeşlik gücü ve kadınlık gücü öyle muazzam bir şey ki, dayanışınca her şeyin mümkün olabileceğini gösteriyor. Gereken cezaların, yaptırımların uygulanması için kadınların dayanışması çok önemli.  Yaşananların üzerinin kapanmaması için ve faillerin gerekli cezaları alabilmelerini sağlamak için mutlaka kadın örgütlerine ulaşılmalı, dayanışmalı.”