
TÜM-Bel-Sen: Bu hukuksuz ihraçları kabul etmiyoruz
- 09:15 9 Ocak 2020
- Güncel
DİYARBAKIR - “Sendika değiştireceksiniz’ denilerek üyelerinin tehdit edildiğini söyleyen TÜM-Bel-Sen Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Yasemin Noyan, “Emeği görmeksizin insanları işinden etme, açığa alma, ekmeği ile terbiye etme yöntemi 2016’dan bugüne sürüyor. Birçok arkadaşımız hukuksuz bir şekilde ihraç edildi, açığa alındı. Bizler bunu kabul etmediğimizi ilk gün de söyledik, bugün de söylemeye devam ediyoruz” dedi.
Halkların Demokratik Partisi’nin 31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerde yüzde 62,93 oranında oy alarak kazandığı belediyelerden biri olan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı 19 Ağustos 2019'da görevinden uzaklaştırılırken, yerine Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu kayyım olarak atandı. Kayyımla beraber bir yandan çalışanlar ihraç edilirken bir yandan da sendikalı çalışanlara baskı ve mobbing uygulanıyor. Son olarak “personel fazlalığı” gerekçe gösterilerek, belediyeye bağlı Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’nda görev yapan 8 kişinin işine son verildi.
Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (TÜM-Bel-Sen) Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Yasemin Noyan üyelerine dönük baskıları ve işten çıkarmaları değerlendirdi.
TÜM-Bel-Sen üyeleri tehdit ediliyor
“Gün geçmiyor ki bir hukuksuzlukla karşı karşıya kalmayalım” diyerek sözlerine başlayan Yasemin, üyelerinin baskı ve mobbinge uğradığını söyledi. Birçok sendikalı işçiye “Sodexolarınız verilmeyecek. Vali isminizi istiyor, sizinle ilgili işlem yapacak” şeklinde sözlü uyarılar yapıldığını aktaran Yasemin, şöyle devam etti: “Arkadaşlarımız tek tek çağrılarak, kendilerine haklarında işlem yapılacağına ya da ihraç edileceklerine ilişkin tehditlerde bulunulmuş. Belediye ve Özel İdare Çalışanları Birliği Sendikası (BEM-Bir-Sen) yönetim kadrosundaki kişilerin yapmış olduğu çalışmalar. Bu çalışmalar da vali ismi kullanılarak yapılıyor. Bizler de sendikal mücadele kapsamında üyelere temas etmek için onlarla iletişime geçiyoruz. Ancak biz iktidarın gücünü hiçbir zaman arkamıza alarak bir çalışma içerisine girmedik, girmeyiz. Diğer sendikaların da eğer bunun bir parçası değillerse bu tarz çalışmaların bir an önce engellenmesi ve bunu yapanlar hakkında işlem başlatmaları gerekmektedir.”
‘Çalışanın yemek ücretini karşılamak zorundasın’
Daha önce sendikalarına üye olmaya çekinen kişilerin İstanbul seçimleri sonrası yeni belediye başkanı ile beraber sendika değiştirdiğini dile getiren Yasemin, kişilerin bunu kendi isteği ile yaptığını vurguladı. İşçilerin sendika değiştirmeleri üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da bir açıklama yaptığını hatırlatan Yasemin, “Cumhurbaşkanı ‘Kimse kimseye zorla sendika değiştiremez’ diyerek bu durumun garantörü oldu. Hukuksal olarak bunun arkasında olduğunu söyledi. Bir taraftan bu konuşuluyorsa diğer taraftan gerçekleşen baskının görmezden gelinmemesi lazım. Biz burada sendikal mücadele yürütüyoruz. Sendika çalışmaları kapsamında sendikal tarih net bir şekilde ortaya koyulur, üye gelir ya da gelmez. Bunu bir baskı unsuru olarak kullanıp emekçiyi işiyle, ekmeği ile tehdit edemezsiniz. ‘Benim sendikama üye olursan sana Sodexo vereceğim’ deniliyor. Sen zaten o hakkı işçiye vermek zorundasın. Çalışanın yemek ücretini karşılamak zorundasın. Bunlar gerekçe gösterilerek üye istifaya zorlanamaz” dedi.
‘Hukuksuzlukları emekçiler üzerinde sürüyor’
Belediyeye bağlı Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’nda çalışan 8 üyelerinin “ihtiyaç yok” denilerek işine son verildiğini ifade eden Yasemin, kayyımların geldiği günden bu yana izlemiş olduğu yöntemin bu olduğunu vurguladı. Yasemin, “Emeği görmeksizin insanları işinden etme, açığa alma, ekmeği ile terbiye etme yöntemi 2016’dan bugüne sürüyor. Birçok arkadaşımız hukuksuz bir şekilde ihraç edildi, açığa alındı. Çok sayıda sendikalının sözleşmesi feshedildi. Kayyımın geldiği gün 38 arkadaşımız açığa alındı. Bununla ilgili hukuki süreç devam ediyor. Hukuksuzluklarını emekçiler üzerinden devam ettirmek niyetindeler. Kendilerine böylesi bir çalışma biçimi belirlemiş. Bizler bunu kabul etmediğimizi ilk gün de söyledik, bugün de söylemeye devam ediyoruz” diye belirtti.
’İnsanlar artık normalleşmek istiyor’
Yasemin son olarak şöyle dedi: “Türkiye’de bir normalleşme ihtiyacı var. İnsanlar artık normalleşmek istiyor. İnsanlar her gün ‘acaba işten atılacak mıyım? Acaba eve ekmek götürebilecek miyim?’ baskısıyla yaşıyor. İhraç edilen arkadaşlarımız için bu durum 3 senedir sürüyor. Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz de göz önünde bulundurulursa arkadaşlarımız ciddi anlamda sıkıntı yaşıyor. Bir an önce bu uygulamalara son verilmeli.”