
Sürgün yollarında bitmeyen kavga: Fidan ve Leyla
- 09:01 9 Ocak 2020
- Güncel
HABER MERKEZİ - Paris’te yedi yıl önce Sakine Cansız’la birlikte katledilen Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez, bugün kadınların mücadelesinde yaşıyor. Sürgün yollarında “Kürt” ve “kadın” kimliğiyle tanışan ve bu kimlikler için son nefeslerine kadar mücadele veren siyasetçi kadınların kavgası bugün de sürüyor.
Kadın özgürlük mücadelesi, tam 7 yıl önce, üç devrimci kadını yitirdi. Yer Fransa’nın başkenti Paris, tarih 09.01.2013. Kürt kadın özgürlük mücadelesinin ve PKK’nin öncü ve kurucu kadrolarından Sakine Cansız (Sara), Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbîn) ve Avrupa Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez (Ronahî) Paris’in en işlek caddelerinden birinde bulunan Kürdistan Enformasyon Bürosu’nda Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından katledildi. Kürt özgürlük mücadelesini diasporada yaşatan ve Kürt sorununun çözümü için uluslararası alanda çalışmalar yürüten üç Kürt kadının katledilmesi, Kürt özgürlük mücadelesini ve kadın özgürlük mücadelesini hedef alsa da geriletmeyi başaramadı. Üç siyasetçinin ardından yoldaşları, öfkelerini direnişe evrilterek bu komployu boşa çıkardı.
Kürt kadın özgürlük mücadelesine kendisiyle, erkek egemen sistemle, faşizmle verdiği kavgasıyla öncülük eden Sakine Cansız gibi Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez de bir mücadele mirası bıraktı…
Katliam topraklarında doğan bir Fidan…
9 Ocak günü hedef alınanlardan biri oldu Fidan Doğan. Fidan, Maraş Katliamından 4 yıl sonra 17 Ocak 1982 tarihinde Maraş'ın Ebistan ilçesine bağlı Hançıplak köyünde dünyaya gelir. İsmini büyük halası verdi. Katliamların birbiri ardına geldiği topraklarda yaşama gözlerini açan Fidan’ın doğumundan iki yıl sonra ailesi Fransa'ya göç etmek zorunda kalır. İki kız kardeşi ile birlikte köyde nenesinin yanında kalan Fidan, ilkokul ikinci sınıfa kadar köyde okur. Fidan, 9 yaşlarına geldiğinde bu kez kardeşleri ile birlikte göç yollarına düşer.
Çocuk yaşta doğduğu topraklardan ayrılarak Fransa'nın Strasburg kentine göç eden Fidan, eğitimine burada devam eder.
‘Güneşi getiren’ Rojbîn…
Fidan’ın Kürt özgürlük mücadelesi ile tanışması da burada olur. Bu yıllarda Strasburg Kürt Kültür Derneğine gitmeye başlayan Fidan, kültürel faaliyetler içerisinde yer alır. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 1999 yılında uluslararası bir komplo ile tutuklanması, onun yaşamında bir dönüm noktası olur. Bu dönemde Avrupa’da gençlik çalışmaları içerisinde yer alan Fidan, artık “Fidan” adını değil “Rojbîn” adını kullanmaya karar verir. Bu ismi tercih etmesi ile uluslararası komplo arasında da bir bağ vardır aslında. “Kürtler liderlerinden ayrılmak istenirken” buna bir itiraz olarak anlamı “güneşi getirmek” olan “Rojbîn” adını kullanmayı tercih eder.
Üç yıl boyunca Avrupa gençlik hareketi içinde çalışma yürüten Rojbîn, 2002 yılında kadın hareketi adına Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilciliği görevini üstlenir. Genç yaşına rağmen stratejik çalışmalarda önemli sorumluluklar alan Rojbîn, bu çabası ve emeği ile ön plana çıkar. Yıllar içerisinde diplomasi alanında kendisini geliştiren Rojbîn, 2011 yılında, uzun yıllar emek verdiği Paris Kürdistan Enformasyon Bürosu’nun sorumluluğuna atanır. Burada yürüttüğü diplomasi faaliyetleri ile ülkesinde süren savaşı uluslararası platformlarda duyurmaya çalışır.
Diplomasi alanında sürdürdüğü çalışmaları ile bilinen Rojbîn, MİT tarafından iki yoldaşı ile 9 Ocak günü katledildi.
Lice’den Avrupa’ya bir sürgün ve mücadele hikayesi
Leyla Şaylemez, Avrupa’nın Kürt gençlik hareketinin öncü kadrolarından biriydi. Katledildiği 9 Ocak 2013 tarihinden birkaç gün önce henüz 24 yaşına basan Leyla, 1 Ocak 1989’da Mersin’de dünyaya gelir. Yedi çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğu olan Leyla, aslında Diyarbakır’ın Lice ilçesindendir. Leyla’nın ailesi, devlet baskıları sonucu köylerini bırakmak zorunda kalır, o dönemlerde köyleri yakılan zorla göç ettirilen binlerce Kürt aile gibi Mersin’e yerleşmek zorunda kalır.
Leyla’nın yaşamı da beraber katledildiği Sakine Cansız gibi kavga ile geçer. Çocukluğunun ilk dönmelerini Mersin'de geçiren Leyla, henüz 8 yaşındayken devlet baskıları sonucu sürgünlerde yaşamaya başlar. Bu kez Leyla'nın her konuşmasında bahsettiği “ülke ve Kürdistan topraklarından” çok daha uzağa, Avrupa'ya uzanır sürgün.
Öfkesini kavgaya dönüştürdü
Hiçbir eşyaları olmadan Almanya'nın Saksonya-Anhalt eyaletinde bulunan Halle şehrine yerleşen Leyla ve ailesi, uzun yıllar zorlu şartlarda yaşam mücadelesi verir. Ailesi çocuklarının Alman okullarındaki eğitimlerinin yanı sıra kendi kültürel değerlerinden uzak kalmamaları için çocuklarını Kürt derneklerine de götürür. Bu yıllarda Kürt kültür derneklerine gelen Leyla, folklor grupları içerisinde yer alır.
Leyla’nın sürgün nedenlerini, devlet baskısını sorgulaması da bu dönemlere denk gelir. Sorguladıkça faşizm karşısında öfkesi de büyüyen Leyla, öfkesini kavgaya dönüştürmeye karar alır. 2008 yılında gençlik çalışmalarına aktif olarak dahil olan Leyla, iki yıl gençlik çalışmalarında kaldıktan sonra, 2010 yılında PKK’ye katılır. Leyla, bir süre sonra yeniden Avrupa’ya dönerek burada gençlik çalışmalarında önemli sorumluluklar alır. Aldığı her sorumluluğu da başarı ile yerine getirebilmek için tüm enerjisini çalışmalara yönlendirir.
Leyla da iki yoldaşı Sakine ve Fidan gibi 9 Ocak sabahı Paris’te katledilir.
Ancak katledilmeleri ile Kürt özgürlük mücadelesinin engellenmesinin hedeflenmesi, Kürtlerin mücadelelerini büyütme gerekçesi oldu.