Fatma Uyar’ın annesi: Üç kadın halkı için ölümü göze aldı

  • 09:01 5 Ocak 2020
  • Güncel
Rojda Aydın
 
ŞIRNAK - Erken yaşlarda özgürlük mücadelesi ile tanışan ve Silopi’de 4 yıl önce Sêvê Demir ve Pakize Nayır ile birlikte katledilen KJA üyesi Fatma Uyar’ın annesi Hatice Uyar, “Üç kadın halkı için ölümü göze aldı. Ben yaşadığım sürece onun davasını bırakmayacağım ve hep izinde olacağım” diyor.
 
Şırnak’ın Silopi ilçesinde 14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında 4 Ocak 2016 tarihinde 3 Kürt siyasetçi kadın Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi (PM) üyesi Sêvê Demir, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Kongreya Jinên Azad (KJA) üyesi Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır katledildi. Yasak sırasında zor durumda kalan halka yardım için Karşıyaka Mahallesi’nden Yeşilyurt Mahallesi’ne geçmek isteyen 3 kadın, zırhlı araçtan açılan ateşle ağır yaralandı. 3 siyasetçi, saatlerce ambulansın gelmesini beklerken yaşamını yitirdi.
 
‘Son nefesime kadar onların mücadelelerine ortak olacağım’
 
Federe Kürdistan Bölgesi'nin Duhok kentinde 1988 yılında dünyaya gelen ve 5’inci sınıfa kadar okuduktan sonra okulu bırakan Fatma, erken yaşlarda siyaset ile tanışıyor. Siyaset çalışmalarına katılan ve özgürlük mücadelesine güçlü bir bağla bağlanan Fatma, Gençlik Meclisi çalışmaları içerisinde aktif olarak yer alıyor. Fatma, gençlik çalışmalarını sürdürdükten 2 yıl sonra KCK davasından 2009 yılında tutuklanarak cezaevine giriyor ve 5 yıl cezaevinde kalıyor. Cezaevinden çıktıktan sonra da çalışmalarını sürdürüyor Fatma. Sokağa çıkma yasağı döneminde ise “Ben halkımın yanında bu süreci karşılayacağım. Son nefesime kadar onların mücadelelerine ortak olacağım” diyen Fatma, Silopi’ye geri dönüyor. Ve Fatma son nefesine kadar Silopi'den çıkmıyor.
 
4 Ocak günü katledilen kadınlardan Fatma'yı annesi Hatice Uyar anlatıyor.
 
‘Onun hiç çocukluğu olmadı’
 
Fatma’nın çok çalışkan bir kadın olduğunu ifade eden annesi Hatice, ona dair şunları söylüyor: “Fatma çok güler yüzlü biriydi. İyi bir arkadaştı. Küçüklerle küçük, büyüklerle büyük oluyordu. Ben Fatma’nın küçüklüğünü hiç görmedim. Çünkü küçük yaşlarda parti çalışmalarına başladığı için pek eve gelmezdi. Sadece çalışmalardan kaynaklı değil, cezaevine de girdi. Onu cezaevinde demirler arkasından gördüm hep. 12 yaşından sonra bir kere olsun onun başını yıkamadım. Onun hiç çocukluğu olmadı. Ne o babasını gördü ne de babası kızını gördü. Kızım Fatma’ya hep ‘Keşke yatağımda uyusaydın da kokun yatağıma sinseydi ve ben de koklasaydım’ derdim. Benim Sêvê’nin, Pakîze’nin annesinden ve diğerlerinden farkım yok. Hepimizin acısı aynı, hepimiz evlatlarımızı kaybettik. Hepsi bizim çocuklarımız ve biz hepsinin annesiyiz.”
 
‘Paris’te katledilen kadınlar gibi katledildiler’
 
Sêvê, Pakize ve Fatma’nın hep yan yana olduğunu dile getiren Hatice, Fatma’nın yaşamını yitirdiği haberini televizyondan öğrendiğini ifade ediyor. Yaşamını yitirmeden bir gün önce Fatma ile konuştuğunu söyleyen Hatice, “Fatma sanki öleceğini biliyormuşçasına bize veda etti. Son sözü ‘Hakkınızı helal edin’ oldu. Fatma öyle deyince ben ağlamaya başladım. Sonraki gün içimde tuhaf bir endişe vardı ve akşam haberleri çıktı. Ben haberleri izliyordum ve Sêvê, Pakize ve Fatma’nın fotoğrafları çıktı haberlerde. Ve benim o an ki tepkim ‘Oy dayê’ oldu. Bu 3 kadın halkı için ölümü göze aldı. Devlet kızımın ve iki arkadaşının cenazesini hastaneye getirmişti. Cenazeleri bir hafta hastanede kaldı. Devlet bize eğer almazsanız cenazeleri biz başka bir yere defnederiz dedi. Biz o zaman Sêvê, Pakize ve Fatma ile beraber toplamda 12 kişiyi defnettik. Üçü de Paris’te katledilen üç kadın gibi katledildiler” diyor. 
 
‘Kızım ile gurur duyuyorum’
 
Fatma’nın ardında bıraktığı mücadeleyi sürdüreceğini belirten Hatice, son olarak şöyle diyor: “Kızım ile gurur duyuyorum. Biz onları hiçbir zaman unutmayacağız. Ben yaşadığım sürece onun davasını bırakmayacağım ve hep izinde olacağım. Aradan 4 yıl geçti ama davada herhangi bir ilerleme yok. Biz bir an önce bu dosyanın sonuçlanmasını ve gerekenin yapılmasını istiyoruz.”