Geride Pakize’nin sözleri kaldı: Botan kazanırsa tüm insanlık kazanacak

  • 09:01 4 Ocak 2020
  • Güncel
Rojda Aydın
 
ŞIRNAK - Silopi’de 4 yıl önce iki arkadaşıyla katledilen Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır, yaşanan insanlık suçlarını şu sözlerle ifade etmişti: “Botan halkına soykırım dayatılıyor. Bugün bize ses verilmezse yarın çok geç olabilir. Sesimin ulaşabildiği her yere sesleniyorum. İnanın Botan kazanırsa tüm insanlık kazanacak.”
 
Şırnak’ın Silopi ilçesinde sokağa çıkma yasakları döneminde yasaklı bölgedeki halkla dayanışmak amacıyla 4 Ocak 2016 tarihinde Karşıyaka Mahallesi’nden Yeşilyurt Mahallesi’ne geçmek isteyen üç Kürt siyasetçi Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Parti Meclisi (PM) üyesi Sêvê Demir, Kongreya Jinên Azad (KJA) üyesi Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır, zırhlı araçtan açılan ateşle katledildi.
 
Üç Kürt kadından Pakize Nayır, 1990 yılında Silopi’nin Ziristan köyünde 8 çocuklu bir ailenin 4’üncü çocuğu olarak dünyaya gelir. Pakize, küçük yaşlarda ailesiyle birlikte göç etmek zorunda kalır. Nusaybin’de 6 yılını geçiren Pakize, yeniden Silopi’ye döner ve hayatını burada sürdürür. Pakize, bir yandan iş hayatına atılır, diğer yandan siyasi çalışmalara katılır. Pakize’nin yolu, Mala Jinê (Kadın Evi) Akademisi’nin kuruluşu sırasında Sêvê ve Fatma ile kesişir.
 
‘Yarın çok geç olabilir’
 
Sokağa çıkma yasağı nedeniyle ilçede yaşayan yurttaşların can güvenliğinin olmadığını her fırsatta kamuoyuna duyurmaya çalışan Pakize, en son telefon ile bağlandığı bir televizyon programında şöyle demişti: “Burada yaşadıklarımız Kobanê'yi çoktan aştı. Devlet bu zulmü Kürt halkına reva görüyor. Ama halk yılmıyor, yılmayacak, sokakları terk etmeyecek. 'Yenilmeyeceğiz' diye haykırıyor. Botan halkına soykırım dayatılıyor. Bugün bize ses verilmezse yarın çok geç olabilir. Devlet aklına sesleniyorum, aklınızı başınıza alın. Özyönetim ve özsavunma en temel hakkımız ve bu hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz. Hiçbir hukukta, kanunda, inançta böyle barbar bir saldırı yoktur. Sesimin ulaşabildiği her yere sesleniyorum. Bu çığlığı duyun, yarın çok geç olabilir. İnanın Botan kazanırsa tüm insanlık kazanacak.”
 
Pakize’yi, annesi Behiye Nayır’dan dinliyoruz.
 
‘Pakize benim yoldaşım ve arkadaşımdı’
 
Annesi Behiye Nayır, “Pakize çalışkan ve genç bir kadındı” sözleriyle kızını anlatmaya başlıyor. Behiye, seçtiği kelimelerin kızını anlatmakta yetersiz kaldığını hissedercesine ses tonuyla bu eksikliği gidermeye çalışıyor sanki: “Pakize fedakâr bir kadındı, kadınlara öncülük etti. Kobanê için sınır hattında nöbet tuttuğu günleri hatırlıyorum. Biz annelere karşı duyarlılığıyla ön plana çıkıyordu. Pakize sadece benim kızım değil aynı zamanda benim yoldaşım ve arkadaşımdı. Pakize çok yetenekli bir kadındı. Çocukluğundan yaşamını yitirene kadar her zaman onunla gurur duydum. 5 yıl okula gitti, ancak sonra okumasına müsaade etmedik. Çeşitli kurslara gitmeye başladı. Pakize iki kardeşi ile fırında çalıştı. Pakize hiçbir zaman kadınların erkeklere muhtaç olmasını sevmezdi. Onun için de kadınların çalışıp ayakta kalmalarını isterdi. Pakize yıllar sonra kuaför salonu açarak kendi ayakları üstünde durmaya başladı. Özgürlük tutkunuydu. Kuaförlük yaparken parti çalışmalarına katılmaya başladı ve kadın çalışmalarını yürüttü. Çocukluğundan bu yana sadece bu davayı sevdi.”
 
‘Mücadelesini yürüttüğü bu yolda yaşamını yitirdi’
 
Sokağa çıkma yasakları başladığında Pakize’nin halasının evinde kaldığını ve oradan çıkmadığını söyleyen Behiye, şöyle devam ediyor: “Pakize’ye ‘Buradan çıkın köye gidin’ dediğimde bana ‘Bu halkın bize ihtiyacı var, hiçbir yere gidemem’ diyordu. Kızım sürekli televizyonlara bağlanıyordu herkesin bu savaşa karşı ses çıkarması ve ayağa kalkmaları için. Kimse o süreçte evinden çıkamıyordu. Çıkan direkt kurşunların hedefi oluyordu. Kızımın yaşamını yitirdiğini sabah haberlerde görerek öğrendim. Mücadelesini yürüttüğü bu yolda yaşamını yitirdi.”
 
‘Kendi davaları, diller için mücadele ettiler’
 
Pakize, Sêvê ve Fatma hakkında iktidara yakın medyanın “silahlı” oldukları şeklinde haberler yaptıklarını anımsatan Behiye, “Onlar sadece birer siyasetçiydi. Sêvê yaralıydı, Pakize yardım etmeye çalışırken infaz ettiler” diyor. Pakize’nin yürüdüğü yoldan kendisinin de yürüyeceğini dile getiren Behiye, “Bizim çocuklarımız Kürt. Kendi davaları, kendi dilleri için mücadele ettiler. Adaletin ve özgürlüğün gelmesini istiyorlardı. Neden bütün dünyanın bunları isteme hakkı var da Kürtlerin yok? Benim kızım parti üyesiydi. Emniyetten aldı kimliğini. Onlar da biliyordu. Önce yaralayıp sonra taradılar” ifadelerine yer veriyor.
 
‘Kızımdan bahsetmem suç mu?’
 
Pakize hakkında röportaj verdiği için kendisine ev hapsi verildiğini söyleyen Behiye, “Kızımdan bahsetmem suç mu? Onunla ilgili röportaj verdiğim için ayağıma kelepçe takıldı ve 3 ay boyunca evde hapis kaldım. Hala da bundan kaynaklı her hafta imza atmaya gidiyorum. Kadınlara ‘ayağa kalkın’ dediğim için beni eve hapsettiler” diye belirtiyor. 
 
‘Kızımın mücadelesini sürdüreceğim’
 
“Kızımın mücadelesini sürdüreceğim. Bu ölümlerin durması için bir an önce barışın gelmesi gerekiyor” diyen Behiye, Pakize’nin hiçbir zaman unutulmaması için doğan torununun ismini “Pakize” koyduklarını söylüyor. Behiye, “Onlar bizden kızım Pakize’yi aldı ama biz yeni Pakizeler yetiştirmeye devam edeceğiz. Bu dava hiçbir zaman yarı yolda kalmayacak” sözleriyle mücadele mesajı veriyor.