
Doktor Elif Turan: Süreç bağımsız bir hekim heyeti tarafından takip edilmeli
- 09:02 6 Haziran 2019
- Güncel
Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - Açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerinin sonlanmasının ardından yapılması gerekenleri anlatan TTB üyesi Doktor Elif Turan, bağımsız bir heyet oluşturduklarını ancak cezaevleri ve hastanelere giremediklerini belirterek, “Bu sürecin sağlıklı yürümesi için bağımsız sağlık emekçilerin sürece dahil olması önemli” diye vurguladı.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle başlatılan açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri, Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının 22 Mayıs'ta İmralı'da gerçekleştirdiği ikinci görüşme sonrası sonlandırıldı. Abdullah Öcalan'ın 26 Mayıs'ta kamuoyu ile paylaşılan mesajının ardından Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, cezaevlerindeki tutsaklar ve dünyanın birçok yerinden eylemciler hastanelerde tedavi altına alınırken, kimi cezaevlerinde tutsaklara hastane yerine cezaevi reviri ve kampüs hastanelerinde ilk müdahale edildi. Bu süreçte yaşanan gelişmeleri izleyen Diyarbakır Açlık Grevleri Takip ve İzleme Heyeti, eylemler sonlandırıldıktan sonra da kurulan kriz masasında süreci izlemeye devam etti.
TTB üyesi Doktor Elif Turan, tutsakların son durumu ve yaşanan hak ihlalleri ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
‘Bu süreç tüm hekimlerin sorumluluğunda’
6 ayı aşan bir açlık grevi sürecinin sonuçları itibariyle tıbbi olduğunu belirten Elif, bu sürecin bu nedenle kendilerini yakından ilgilendirdiğini vurguladı. Elif, “Bundan sonra biz üstümüze düşeni yapmalıyız. Bu süreç başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere tüm hekimlerin sorumluluğunda. Sakatlıkların ve kalıcı hasarların kalmaması için iyi bir tedavinin uygulanması gerekiyor. Kişi hastane koşullarında ayrıntılı bir değerlendirmeden geçmeli. Ayrıntılı muayeneden sonra gerekli tetkik ve tahliller yapıldıktan sonra özellikle ağırlığının yüzde onunu kaybetmiş kişilerin hastaneye yatışı yapılarak tedavi edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hastaneden sonra cezaevine giden eylemcilerin de cezaevi yönetiminin sorumluluğunda tedavilerin devam etmesi, belli bir diyete uyulması gerekiyor. Bu kişiler eylemci de olsalar uzun süredir açlığa maruz kalmış hastalar olarak takip edilmeli tedavilerin onlara göre yapılması gerekiyor” diye belirtti.
‘Açlık grevinin izlenmesi multi-disiplinel bir ekiple olması gerekiyor’
Yanlış bir tedavinin açlık grevindeki kişilerin kalıcı sakatlığa maruz kalmasına sebep olacağının altını çizen Elif, “Wernike Korsakoff dediğimiz bilinç bulanıklığı, sakatlığa sebep olacak hastalığa sebep olacaktır. Uzun süredir bir şey yemedikleri için sindirim sisteminde emilim bozuklukları oluşacaktır. Bu yüzden iyi bir diyet tedavisi uygulanmalı. Zaten açlık grevinin izlenmesi multi-disiplinel bir ekiple olması gerekiyor. Yalnızca cezaevi doktorunun gözetiminde olacak bir şey değil. Diyetisyenine kadar herkesin bir ekip halinde tedavi sürecini yürütmesi gerekiyor. Algoritmamızı hekimlere ilettik bunun üzerinden bir tedavinin olması gerektiğini söyledik” ifadelerini kullandı.
‘Kızartma gibi işlenmiş gıdalardan, konservelerden uzak durulmalı’
Açlık grevindeki kişilerin kesinlikle yağlı, baharatlı, gaz yapıcı ve bol şekerli besinlerden uzak durması gerektiğine dikkat çeken Elif, eylemcilerin daha çok tahıllı gıdalarla beslenmesi gerektiğini kaydetti. Elif, “Kızartma gibi işlenmiş gıdalardan, konservelerden uzak durulmalı. Bunun yerine haşlanmış yiyecekler tüketmeli. Sebzeler iyi pişmeli. Hep yapılan yanlıştır; aç olan kişiye şekerli su verelim kendine gelsin denilir ancak B1 vitamini başlanmadan şekerli su başlanmamalı. Açlık grevi sonlanmasıyla oral alma sağlanınca düşük başlayıp yavaş yavaş arttırmak gerekir. Kişiden kişiye değişmektedir ancak genel olarak böyle bir algoritmamız var” dedi.
‘Bağımsız sağlık emekçilerin sürece dahil olması önemlidir’
Bağımsız bir heyet oluşturduklarını ancak cezaevlerine ve hastanelere giremediklerini ifade eden Elif, şöyle dedi: “Bu sürecin sağlıklı yürümesi için bağımsız sağlık emekçilerin sürece dahil olması önemlidir. Daha önceki tecrübelerden de gördüğümüz bir durum. Kişinin kendini güvende hissedebilmesi için bu süreç bağımsız bir hekim heyeti tarafından takip edilmeli. Ancak şu an için böyle bir imkanımız yok maalesef. Avukatlar aracılığıyla bize kelepçeli tedavi ve muayene yapıldığına ilişkin bilgiler geliyor. Bu da hasta haklarına uyulmadığını göstermektedir. Bu kişiler tutuklu ya da hükümlü olsalar da bize hasta olarak geliyor ve mesleki etik açısından diğer hastalara nasıl davranıyorsak tutsaklara da öyle davranmamız gerekiyor. Açlık grevleri izleme heyeti olarak süreç asıl bundan sonra bizi ilgilendiriyor. Bu sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız.”