Avukat Yelda Koçak: Ülkede esen rüzgardan payımıza düşeni alıyoruz

  • 09:03 4 Haziran 2019
  • Hukuk
Safiye Alağaş 
 
İSTANBUL - İstanbul Anadolu Adliyesi’nde hakim Mehmet Yoylu’nun kadın avukatın etek boyuna müdahalesinin ülkenin durumundan bağımsız olmadığını belirten Avukat Yelda Koçak, “Kadın avukatlar, ülkede kadınlar aleyhine esen rüzgardan payına düşeni alıyor. Etek boyumuza müdahale edecek kadar pervasızlaştılar" dedi. 
 
İstanbul Anadolu Adliyesi 2’nci İş Mahkemesi'nde 29 Mayıs tarihinde görülen bir işe iade davası duruşmasında hakim Mehmet Yoylu, avukat Tuğçe Çetin’in etek boyunu duruşma zaptına geçirdi. Salonda bulunan avukat Erdost Balcı'nın sosyal medya hesabından paylaştığı tutanakta yer alan bilgilere göre, hakim duruşma esnasında diğer avukatlara davacı vekilin etek boyunu "kısa" bularak avukatlık mevzuatına aykırı olup olmadığını sordu. Dinleyici sıralarında bulunan bir avukat, "Bence özgürlük alanı ile ilgilidir müdahale edilmemesi gerekir" derken, bir diğer avukat ise "Avukatlık hukukuna ve örfüne uygundur" yanıtını verdi.
 
Tutanağın sosyal medyada paylaşılmasının ardından kadın hukukçular başta olmak üzere tepkiler giderek büyüdü. Türkiye Barolar Birliği (TBB), İstanbul Barosu ve Türkiye’de birçok kadın hakim tepki göstererek, Mehmet Yoylu’nun görevden alınmasını istedi. İlerleyen saatlerde Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanvekili Mehmet Yılmaz, Twitter hesabından yaptığı açıklamada Hakim Mehmet Yoylu'nun görevden uzaklaştırıldığını açıkladı.
 
‘Bu bir tesadüf değil’ 
 
İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Avukat Yelda Koçak, bunun bir tesadüf ve münferit bir olay olmadığının altını çizerek, avukatlar olarak duruşma salonlarında sık sık hakimlerin müdahalelerine maruz kaldıklarını söyledi. “Hakimlerin, avukatların tutum ve davranışlarına, ne söyleyip ne söylemeyeceklerine, ayağa kalkıp kalkamayacaklarına, oturup oturmayacaklarına dair müdahalelerine sürekli tanık oluyoruz. Ancak bu son olayda, cüretin nedeni iktidarın son yıllardaki davranışları ve avukatlık mesleğinin itibarsızlaştırılması politikalarıdır. Onlarca avukat cezaevinde. Müvekkilleri ile görüştüğü için müvekkilleri ile özdeşleştirildiği için cezaevindeler. ‘Bir düğün için yol kapatılır mı’ diye sorduğu için Cumhurbaşkanlığı korumaları tarafından darp ediliyor ve ev hapsine çarptırıldığı bir ülkede bu yaşadıklarımız şaşırtıcı değil” dedi. 
 
‘Yargı faaliyeti içler acısı bir durumda’
 
Hakimin söylediği “Burası Müslüman ülke” sözünün önemli olduğunu dile getiren Yelda, “Aslında Müslüman olamayan yurttaşlara da adalet dağıtması için o konumda bulunuyor. Bir hakimin böyle bir cümle ile meslektaşımızın etek boyuna müdahale etmesi gerçekten yargı faaliyeti adına içler acısı bir durum. Biz avukatlar ve Barolar Birliği olarak sıcak bir refleks gösterdik, Adalet Bakanlığı ve HSK da olaya duyarsız kalamadı. Keşke diğer davalar diğer vakalarda da gereken tepkiyi gösterebilseydik” diye konuştu÷ 
 
‘Kadın avukatlar payına düşeni alıyor’
 
Ülkede kadınlar aleyhine esen rüzgardan kadın avukatlar olarak kendi paylarına düşeni aldıklarına dikkat çeken Yelda, şöyle devam etti: “Biz de tüm kadınlar gibi, sokakta, iş yerinde tacize uğruyoruz. Buyurun işte adliye bizim iş yerimiz ve bir erkek hakim tarafından etek boyumuzla ilgili olarak taciz ediliyoruz. Bu etek boyunu ölçmeye kalkmak, bir de santim verme cüretinde bulunabiliyor. İşte bizim bütün kadın cinayetleri davalarında, kadına yönelik şiddet davalarında, cinsel istismar, cinsel saldırı davalarında gördüğümüz ve hep yüzümüze çarpan gerekçeler karşımıza çıkıyor. Nedir bu gerekçeler ‘O saatte orada ne işi vardı? Niye öyle giyindi? Çayı niye soğuk verdi?' gibi korkunç örnekler var.”
 
'Etek boyumuza müdahale edecek kadar pervasızlaştılar'
 
Olaya tepki gösterilmesinin ardından hakimin top sakalını kesip gömlek giydiğini ve kravat taktığını belirten Yelda, “Birçok katil kravat taktığı için ‘iyi hal’ indiriminden faydalanıyor. Kadın cinayetlerinde ya da benzer diğer davalarda bunlar yaşanıyor. Olayda da hakimin kendisi yazın koşullarına uygun bir şekilde giyinmiş. Kravatsız, gömlek düğmeleri açık bir şekilde giyinmiş. Olay yaşandıktan sonra koşa koşa gidiyor top sakalını kesiyor. Beyaz gömlek giyiyor ve kravatını takıyor. Aslında bir ‘iyi hal’ indirimi bekliyor kendince. Ama biz avukatlar gerçekten güzel bir refleks gösterdik. Erkek meslektaşlarımız da destek verdi. Baro başkanımız erkekti o da olay yerine geldi. Ama burada kadın avukatlara açık bir saldırı vardı vardı. Etek boyumuza müdahale edecek kadar pervasızlaştılar. O hakim aynı gün başka bir avukata küpe taktığı için sataşmış zapta geçirmiş. Yine başka bir avukatın telefonu çaldığı için duruşma salonundan çıkarmış” dedi. 
 
‘Şiddeti durdurabilmenin en iyi yolu dayanışmaktır’
 
Olayın hakimin kişiliğinden bağımsız bir süreç olduğunu belirten Yelda, “Niye bu kadar uçlaşabiliyor? Çünkü korunup kollandığını, kimsenin ona bir şey demeyeceğini düşünüyor. Bu çok önemli bence. Bu davranışı sergilemesinde tetikleyici bir etki olduğunu düşünüyorum. Taciz etme ya da kanuna aykırı fiil ve davranışlar sergileyenler arkasında bir delil bırakmak istemezler. Ama bu hakim söylediği cümleleri bir de zapta geçirmiş. Şimdi bu hakimin hem kişiliğinden kaynaklı hem de ‘nasıl olsa bana bir şey olmayacak’ diye düşündüğü için gelişiyor. Çünkü avukatların hakimlerle ilgili şikayetlerinde maalesef HSYK gereği gibi soruşturmayı yürütmüyor. Hatta bir yerde böyle bir tartışma yaşansa avukat suçlu olur, polis çağrılır, avukat duruşma salonundan atılır. Biz bu sürecin takipçisi olacağız" ifadelerini kullandı. 
 
Daha önce de bir avukatı darp etmiş
 
Bu hakimin daha öncede başka bir ilde bir avukatı darp ettiğini belirten Yelda, şöyle devam etti: “Oradan İstanbul’a gönderiliyor. Yine böyle bir olay yaşandığı için başka bir ile gönderilmemesi için olayın takipçisi olacağız. Burada bir meslektaşımız bunu kabul etmediği için bu zaptı bizimle paylaştı. Sesini duyurduğu için etkili sonuç aldık. Etkili sonuç almak ve bu tarz saldırıları bütün genel olarak buna yönelik her türlü şiddeti durdurabilmenin en iyi yolu da öncelikle itiraz etmek dayanışmak ve mücadele etmektir.”