
Açlık Grevleri İzleme Heyeti: En çok karşılaşılan ihlal kelepçeli muayene
- 09:06 3 Haziran 2019
- Güncel
Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - Diyarbakır Açlık Grevleri Takip ve İzleme Heyeti'nden Avukat Gizem Miran, açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerinin sonlanması ardından en çok karşılaştıkları ihlallerin başında kelepçeli muayenenin geldiğini belirterek, "Cezaevi idaresinin bir mahpusun sağlık durumuyla ilgili herhangi bir yetkisi yoktur. Tüm yetkilileri görev ve sorumluluklarını hatırlamaya davet ediyoruz” dedi.
İmralı tecridinin kaldırılması talebiyle açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerinde bulunan binlerce tutsak, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın çağrısı sonrası eylemlerini sonlandırdı. Eylemlerin sonlandırılması ile birlikte Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, tutsaklar ve dünyanın bir çok yerinden eylemciler hastanelere kaldırılarak tedavi altına alınırken, kimi cezaevlerinde ise tutsaklara hastanelerin yerine cezaevi reviri ve kampüs hastanelerinde ilk müdahale yapıldı. Yine hastanelere sevk sırasında birçok hak ihlali yaşandı. Tutsaklar hastane sevkleri sırasında jandarma tarafından darp edildi, tedavi sırasında da kelepçeli muayene edildi.
Diyarbakır Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ile Tutuklu Ailelerle Danışma Derneği’nin (TUAY-DER) aralarında bulunduğu Açlık Grevi İzleme Heyeti, yaşanan hak ihlallerine karşı süreci takip ediyor. İzleme Heyeti'nde yer alan Diyarbakır Barosu Cezaevi Komisyonu Başkanı ve ÖHD Genel Merkez Yöneticisi Avukat Gizem Miran, açlık grevlerinin sonlanması ardından yaşananları değerlendirdi.
‘Çoğu yerde sevkler sağlıklı bir şekilde ilerlemedi’
Açlık grevinin sonlanmasıyla cezaevlerine gidişlerin sağlandığını belirten Gizem, ilk etapda tutsaklara grevin bittiği yönünde bilgilendirme yapıldığını aktardı. Gizem, “Yapılan bilgilendirme ile birlikte birçok cezaevi grevi sonlandırdıklarına ilişkin dilekçeler verdi ve bu dilekçelerin takibi yapıldı. Hastaneye sevklerin ve sağlık durumlarının kontrollerinin yapılması için idare ile görüştük. İlk günden beri hastane sevklerinin yapılmasında idare tarafından ‘Öncelikle biz kontrol edeceğiz. Kan testlerini yapacağız. Biz gerekli görürsek hastane sevkini sağlayacağız’ şeklinde bir yaklaşım vardı. TTB’den hekim arkadaşlarımızla görüştüğümüzde tüm grevcilerin hastaneye sevkinin yapılması, cezaevi kampüs hastanesi içerisindeki herhangi bir sağlık kontrolünün yeterli olmayacağı tarafımıza aktarılmıştı. Biz de bu konuya dair idarelerle görüşmeler yaptık ve tüm tutsakların hastaneye götürülmesi gerektiğini belirttik. Bazı yerlerde kısmen başarılı olsak da çoğu yerde sevkler sağlıklı bir şekilde ilerlemedi” diye konuştu.
'En çok karşılaşılan problem kelepçeli muayene oldu'
TTB’nin açlık grevi sürecinde de bitiminde de bağımsız bir heyet olarak tutsakları ziyaret edip tedavilerine yönelik görev alma noktasında Sağlık Bakanlığı’na sürekli başvurularda bulunduğunun altını çizen Gizem, bu başvurulara olumlu sonuç alamadıklarını kaydetti. Gizem, “Ya cezaevinde görevlendirilmiş hekim ya da Sağlık Bakanlığı’ndan gönderilmiş bölgedeki devlet hastanesinden gelmiş birkaç hekimle birlikte heyetler cezaevinde kontrol yaptı. Öncelikle uzun süredir açlık grevinde olan grevcilerin durumlarının ağır olması sebebiyle onların sevki sağlandı. Daha sonra diğerlerinin ise kan tahlillerinin yapıldığı, onların sonucuna göre sevklerinin yapılacağı tarafımıza iletildi. En çok karşılaşılan problem maalesef ki kelepçeli muayene oldu. Bizim de TTB’nin de birçok uyarısına rağmen bu uygulamadan vazgeçilmedi. Bazı eylemciler bu kelepçeli muayeneyi kabul etmeyip cezaevine döndü. Bir hekimin kelepçeli muayene etmesi suçtur. Protokol ve mevzuatlarla açıktır ki hiçbir mahpus kelepçeli muayeneye zorlanamaz, bu dayatılamaz. Şu an hala takip etmeye devam ediyoruz” dedi.
‘Cezaevi idaresinin mahpusun sağlık durumuyla ilgili herhangi bir yetkisi yoktur'
Bundan sonraki sürecin çok hassas olduğunu vurgulayan Gizem, eylemcilerin beslenmeye başlamasıyla bir çok semptomların gelişebileceğine dikkat çekti. Gizem, “Durumu ağır olan tutsakların hastaneye sevk edilmemesi kaygı verici. Uzman hekimler tarafından kontrollerinin sağlanması gerekiyor. Bu aşamadaki herhangi bir eksiklik, aksaklık maalesef ki telafisi olmayacak hastalıklara yol açabilir. Cezaevi idaresinin bir mahpusun sağlık durumuyla ilgili herhangi bir yetkisi yoktur. Oradaki hekimin karar verebileceği bir durumdur. Ancak zaten TTB’nin de açıkladığı sürece 100’lü günlerde açlık grevinde olan bir eylemcinin hastaneye sevki gerekiyor. Bu idarenin keyfiyetine ve kararına kalacak bir şey değildir. Ancak maalesef böyle aksaklıklarla karşılaşıyoruz. Tüm yetkilileri görev ve sorumluluklarını hatırlamaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Tutsakların darp edilmesi hukuksuzluğun en net göstergesi’
Hastanede tutsakları ziyaret etmek istediklerini ancak buna da izin verilmediğini ifade eden Gizem, sürecin hukuka uygun işletilmesi amacıyla orada bulunmayı talep ettiklerini söyledi. Gizem, devamında şöyle dedi: “Tutsakların darp edildiğine ilişkin görüntüler dolaştı. Bu bile sürecin hukuksuz bir şekilde işletildiğinin en net göstergesi. Bu darp olayıyla da ilgili cezaevi savcısıyla görüşüldü. Kendisi gerekli uygulamaları yapacağını söyledi ancak bunun hukuksal takibi bir suç duyurusu üzerinden olacaktır. Refakatçi noktasında ise mahpus odası olmadığı gerekçesiyle izin verilmedi. Zaten hastaneye yatışı yapılan çok az tutsak var. Diğer tutsaklar kuru bir muayene ile gözlemlenip cezaevine geri gönderildi. Hukuki olarak ise özel izinlerle refakatçinin kalması uygundur. Kapasitenin olmaması, tutsak odasının olmaması gibi fiziki engeller böylesi bir olağanüstü olayda önümüze engel olarak çıkarabilecek argümanlar değil.
TTB’nin ilk günden itibaren hazırladığı bir diyet listesi vardı. Biz bu diyet listesini hem cezaevi idareleriyle hem de mahpuslarla paylaştık. Cezaevindeki mahpuslar cezaevi yönetiminin ‘Biz de kendimize göre bir diyet listesi oluşturduk. Bunu uygulayacağız’ dediğini ve buna göre besinler verildiğini aktardı. Bir sağlıkçı olmadığım halde 100 gündür açlık grevinde olan bir kişinin baharatlı hiçbir şey yiyemeyeceğini, katı hiçbir besini ilk birkaç gün tolere edemeyeceğini bilirken, bu besinlerin verilmesi kesinlikle kabul edilemez. Diyet listeleri konusunda tekrar tekrar uyarılar yapıldı. Umarım bu uyarılara göre hareket ederler. Biz bu süreci takip etmeye devam ediyoruz.”