
Serpil Kemalbay: Bütün kesimler İmralı’dan gelen sese kulak vermeli
- 09:01 2 Haziran 2019
- Siyaset
İZMİR - İmralı’dan çıkan her sesin Türkiye’nin çeşitli kesimlerinde konuşulduğunu, uluslararası güçler açısından da önem atfedilen bir durum olduğunu belirten HDP’li Serpil Kemalbay, “Farklı kesimlerin bir arada yaşayabileceği demokratik bir Türkiye inşası için çabalamak isteyenler bu sese kulak vermeli” dedi.
Türkiye ve bölge cezaevlerinde 3 bini aşkın tutsağın PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri, İmralı Cezaevi’nde avukat görüşünün sağlanması ardından sona erdi. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, yaşanan gelişmeleri ve süreci değerlendirdi.
‘Faşist iktidar bloğu geri adım attı’
Açlık grevlerinin kazanımla sonuçlanmasının toplumun bütün kesimlerini rahatlattığını vurgulayan belirten Serpil, bu süreçte 8 kişinin yaşamını yitirdiğine dikkat çekti. Toplumsal muhalefetin yapması gerekenin de hiçbir can kaybı olmadan talepleri dillendirmek, sokağı güçlendirmek ve böyle bir sonuç elde etmek olduğunu kaydeden Serpil, askeri baskı altındaki sokakların canlandığını, başta beyaz tülbentli anneler olmak üzere sokakta önemli bir direnişin örüldüğünün altını çizdi. Serpil, “Elbette bütün sorunlar çözüldü, tecrit kaldırıldı, Türkiye’nin barış ve demokrasi sorununda adımlar atıldı diyemeyiz ama bugüne kadar savaş politikasını sürdüren iktidar, hiçbir şekilde bu sorunlara dair en ufak olumlu cümle kurmayan faşist iktidar bloğu bir adım geri attı” dedi.
‘Mesaj da çok yapıcı, anlamlı ve gerçekçi bir yaklaşım içeriyor’
Türkiye’nin iki dünya gücü arasında ezilen, çıkış yolu arayan bir noktada olduğunu dile getiren Serpil, emperyal güçlerle değil Kürtlerle konuşulması halinde Türkiye halkları ve bölge barışı için olumlu olacağını her seferinde söylediklerini belirtti. Diyalog politikalarının kriminalize edildiğini kaydeden Serpil, “Şimdi de gittiler İmralı’nın kapısını kendileri araladılar. Oradan gelen mesaj da çok yapıcı, anlamlı ve gerçekçi bir yaklaşım içeriyor. Kısıtlı cümleler içinde bunu da okuyabiliyoruz. ‘Hep beraber barış mücadelesi konusunda ısrar etmeliyiz’ diyor ve Türkiye halklarına sesleniyor. Türk devletine barış politikalarına diyaloğa müzakere açık olması durumunda olabilecek olumlu gelişmelere de kapı aralamış tekrar bir hatırlatma yapmış oluyor, 2013-2015 sürecinde durmuş olduğunu söylüyor. Aslında açlık grevleri ve ölüm oruçları bu gündemlerin tekrar ana akım siyaset içinde konuşulmasına ve tartışılmasına sebep oldu. Buna tanıklık ettik. Yeni dönemde kazanılmış olan bu hamle” dedi.
‘Kürtlerin yok sayılması bütün kesimlerin yok sayılmasını da getiriyor’
İmralı’dan çıkan her sesin Türkiye’nin çeşitli kesimlerinde konuşulduğunu, uluslararası güçler açısından da önem atfedilen bir durum olduğunun altını çizen Serpil, “Farklı kesimlerin bir arada yaşayabileceği demokratik bir Türkiye inşası için çabalamak isteyenler bu sese kulak verebilirler ve duydular da. Kürtler olmadan, onlarla konuşulmadan bir şey yapılmıyor. Kürtlerle konuşulmamasının da anlamı baskı demek, otoriterleşme demek. Bu da toplumun bütün kesimlerine yansıyor” diye konuştu.
‘Daha çok temasın olduğu günler olacak’
24 Haziran seçimleriyle demokrasi güçlerinin elini güçlendiren bir hamle yaptıklarını, 31 Mart yerel seçimlerinde de ezberi bozduklarını ifade eden Serpil, 23 Haziran’da yapılacak seçime dair de şunları dile getirdi: “Daha fazla demokrasi mücadelesinde işbirliğini ifade eden bir döneme giriyoruz. Bu hem açlık grevlerinin getirdiği bir sonuç hem de nasıl bir Türkiye istediğimiz konusunda daha cesur olmak gerektiği ortaya çıktı. Bu cesur adımı atabilecek, daha kalıcı birlikteliklere ihtiyaç olduğu ortaya çıktı. ‘Demokrasiyi hep beraber nasıl kurtulabiliriz, işçi sınıfının, Kürtlerin, başka halkların, kadınların bütün inançların özgür ve eşit olduğu bir toplumu nasıl yaratacağız’ noktasında daha hareketli, daha çok temasın olduğu günler olacak.”
‘HDP’nin tecrit edilemez olduğunu gösterdik’
Şiddet politikalarının hala ciddi bir sorun olduğunu, örgütlülüklerin sürekli olarak dağıtılmaya ve gözaltı operasyonlarıyla ortadan kaldırılmaya çalışıldığını belirten Serpil, “Saldırı politikalarıyla nasıl baş edileceği konusunda öğrendiklerimizle devam edeceğiz” diye belirtti. Geçen seçimlerde manevra alanlarının güçlü olduğunu gösterdiklerini söyleyen Serpil, “HDP’nin tecrit edilemez olduğunu gösterdik. Demek ki mücadele ve örgütlülük olursa, halkın sesi olursanız tecrit edilemezsiniz. Bunun demokrasi güçleri açısından da daha çok anlaşıldığını düşünüyoruz. Birlikte mücadelenin daha çok güçlendiği günleri bekliyoruz. Bu konuda açlık grevleri mücadelesi bu süreçte daha çok dayanışmamızı sağlayarak katkı yaptı” ifadelerini kullandı.
‘Tutsaklara ilk müdahaleler konusunda sorunlar var’
Açlık grevi ve ölüm oruçlarının sonlandırılması ardından cezaevlerinde yaşana hak ihlallerine de dikkat çeken Serpil, şöyle dedi: “Hepsine hastanede müdahale etmeleri gerekiyor, iyi bir sağlık programı geliştirmeleri gerekiyor. Açlık grevi farkındalığı olan hekimler eliyle yapılmaları gerekiyor. Fakat bu hapishanelerin yönetimlerine geldiğinde çeşitli hastanelere yatırma konusunda ciddi sorunlar var. Yine ilk müdahaleler konusunda sorunlar var. Çünkü hastanelere kaldırılmak yerine cezaevlerinde tutuluyorlar. TTB’nin hazırladığı algoritmalar hakkında cezaevi savcıları ve idareleri ile görüştük. Bundan sonra beslenme rejimlerini iyi yönetilmesi gerekiyor. Herhangi bir sakatlanma olmasını engellemek için ailelerin dayanışma göstermesi gerekiyor. Bu halkın çocuklarının zindanda sakatlanması ya da kalıcı sonuçlarının olmasının önüne geçmesi Meclis’te bulunan bulunmayan bütün muhalefet partilerini ilgilendiriyor. Bunlar bir daha olmasın diye biz dışarıdakiler üzerimize düşen sorumlulukları yapmalıyız.”