HDP açlık grevleri sonrasında yaşanan hak ihlallerini sordu

  • 18:35 31 Mayıs 2019
  • Siyaset
ANKARA - HDP’li Serpil Kemalbay, açlık grevleri ve ölüm oruçlarının sonlanmasının ardından açlık grevindeki tutsakların tedavilerinde yaşanan hak ihlallerini Meclis’e taşıdı. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, açlık grevleri ve ölüm oruçlarının sonlanmasının ardından yaşanan hak ihlallerini Meclis gündemine taşıdı. Serpil, konuyla ilgili Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Açlık grevlerinin ve ölüm oruçlarının kazanım elde edilerek sonlandırıldığı belirtilen önergede, “Açlık grevleri süreci gibi, açlık grevinden sonraki tedavi döneminin de büyük riskler taşıdığı bir gerçektir. Açlık grevi ve ölüm orucunu sonlandıran mahkûmların hastaneye sevkleri ve tedavilerinin hastanelerde yapılmadığı,  Türk Tabipler Birliği (TTB), Sağlık Bakanlığı algoritma ve yönergelerinin büyük oranda hayata geçirilmediği konusunda bütün cezaevlerinden gelen ciddi iddialar mevcuttur” denildi. Önergede şunlar kaydedildi:
 
“Anlaşılmaz bir şekilde örneğin Bandırma’da 137 açlık grevcisi arasından sadece 5 kişinin hastaneye yatışı gerçekleşmiş,  geri kalanı cezaevlerine geri gönderilmiş, başka cezaevlerinde verilen mama olarak tabir edilen sıvı yiyecek de temin edilmemiştir. Sevklerin de ambulansla yapılmayıp ring araçlarıyla yapıldığı, jandarmanın sevkler sırasında kötü muamelesine maruz bırakıldıkları Şakran Cezaevinden ve başka yerlerden de gelen şikâyetler arasındadır. 
Hastaneye sevk edilen mahkûmlara dayatılan kelepçeli muayeneyi kabul etmeyen açlık grevcilerinin tekrar cezaevlerine gönderilmesi ise insanlık onuruna yaraşmayan  hukuk dışı bir uygulamadır.  Sadece Balıkesir cezaevleri değil, İzmir, Manisa, Muğla, Aydın  ve tüm cezaevlerinde özellikle hastane yatışlarının yapılmadığı ve sağlıklı bir tıbbi gözetim sürecinin gerçekleşmediği, 27 Mayıs 2019 günü Van Cezaevinde de 9 açlık grevcisi mahkumun cezaevinde  yanlış beslenme sonucu hastaneye kaldırıldığı, ilk günden sevk edilen 8 açlık grevcisi mahkumun ise sağlık koşullarının olmadığı mahkum koğuşunda tutulmayı reddettikleri için tedavilerinin yapılmadığı görülmektedir. 
 
Yetkililere sorulduğunda hekimin kararı cevabını vermektedirler.  Binlerce açlık grevcisi karşısında hekimlerin yürütmenin baskı altında kalarak vereceği kararların hem kalıcı kitlesel sakatlıklara,   hastalıklara hatta zamana yayılan yaşam riskine sebebiyet vereceği için hem de bu ağır sorumluluk ve sonuçların doktorların sırtına bindirildiği için ayrıca önem taşımaktadır. Bu cezaevlerinden biri de Bakırköy L Tipi Kadın Kapalı Cezaevidir. Burada bulunan tutuklu ve hükümlülerden ölüm orucunu sonlandıran Nesrin Akgül, Şükran Aydın ve Zozan Çiçek’in hastaneye sevk edildiği ancak, kan örneği alındıktan sonra hastaneye yatırılmadan cezaevine geri gönderildiği,  diğer mahkûmların ise hala hastaneye sevklerinin gerçekleşmemiş durumda olması üzerine Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, Bakırköy Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunmuşlardır.”
 
 Önergede Abdülhamit Gül’e şu sorular yöneltildi:
 
“*Kimi cezaevlerinde mahkûmların grevi bırakıp tedavi olmak istediklerine ilişkin dilekçe vermiş olmalarına rağmen cezaevinde serum verildiği ve açlık grevinin bitirilmesinin üzerinden 5 gün geçmiş olmasına rağmen hastaneye sevklerinin yapılmamasının nedeni nedir?
 
*27 Mayıs 2019 tarihi itibarı ile hastaneye sevki yapılan açlık ve ölüm orucu grevi eylemcisi sayısı kaçtır?
 
*Ortalama 4 ila 6 ay arasında devam etmiş olan açlık grevleri eylemi sonrası eylemcilerin bütün tetkik ve tahlillerinin ve günün 24 saati müşahede altında tutularak tedavilerinin yapılması gerekmektedir. Açlık grevleri yani uzamış açlık multi-disipliner olarak ilgili uzmanlık alanları ile birlikte değerlendirilmesi gerekirken açlık grevinde bulunan mahpusların hastanede tetkikleri yapıldıktan sonra alel acele bir şekilde cezaevlerine geri gönderilmesi ve sadece mesai saatleri içerisinde cezaevinde bulunan ve açlık grevleri ile ilgili herhangi bir uzmanlığı bulunmayan doktorlar tarafından sadece gün içinde bakım ve tedavilerinin yapılmış olmasının yaratacağı kötü sonuçlardan kaçınmak için bir çalışmanız olacak mı?
 
*Kimi cezaevlerinde ayaktan, cezaevi koşullarında takip ve tedavi kararı hangi bulgu ve laboratuvar sonucuna göre verilmiştir? Uzman görüşleri alınmış mıdır?  Alındıysa hangi uzmanlık alanındaki doktorlar tarafından alınmıştır?
 
*Uzun süreli açlık grevinde bulunan kişilerin kalıcı ve yıkıcı bir sağlık hasarı sorunu yaşamamaları için tedavilerinin hastane koşullarında yapılmamasına kim karar vermiştir? Uzmanlık ve yetkisi nedir?”