TJA: Yaratmaya çalıştığınız karanlığa müsaade etmeyeceğiz

  • 13:39 31 Mayıs 2019
  • Güncel
DİYARBAKIR - Artan kadına ve çocuğa yönelik şiddet ve cinsel suçlara ilişkin yazılı açıklama yayınlayan TJA, “Bizler kadın özgürlük hareketinin mirasçıları olarak yaratmaya çalıştığınız karanlığa müsaade etmeyeceğiz. Tüm susturma politikalarınıza rağmen daha güçlü bağıracağız” dedi.
 
Tevgera Jinên Azad (TJA), artan kadına ve çocuğa yönelik şiddet, katliam ve cinsel suçlara yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, kadına yönelik şiddetin yaygın ve ağır bir sorun olduğu belirtilerek başta şiddetin en ağır biçimleri olan kadın katliamları olmak üzere kadınlar ve çocukların fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik şiddete maruz bırakıldığı ifade edildi. 
 
TJA, açıklamasında şunları kaydetti: 
 
“Devlet kaynaklı raporlardan, açıklanan verilerden ve resmi olmayan kayıtlardan da bu sorunun çok daha büyük bir aşamaya geldiğini görüyoruz. 2019’yılının ilk beş ayında 200’ün üstünde kadın katledildi. Tarihsel süreç boyunca eril iktidar zihniyeti, kadının tüm yaşam ve yaşamsal haklarına gasp etmeye çalışmıştır. 
 
‘Kadına yönelik şiddetin önü açılmaktadır’
 
23 Mayıs 2019 günü Yargıtay yerel mahkemesi tecavüzcüsünü öldüren Nevin Yıldırım’ın müebbet hapis cezasını onandı, avukat Müzeyyen Boylu, koruma kararına rağmen şiddet gördüğü boşanma aşamasındaki eşi tarafından katledildi. Şule Çet davası ‘kızına sahip çıksaydın’ söylemiyle kadınları yargılama mahkemesine dönüştü. Urfa’da 3 çocuğa istismarda bulunan sanık tutuksuz yargılandı. Cezasızlık politikalarıyla, iyi hal indirimleriyle çocuk ve kadınlara yönelik şiddetin önü açılmaktadır.
 
‘Eril zihniyetin uygulayıcısı hükümet’
 
Eril iktidar zihniyetinin uygulayıcısı hükümet, çocuk ve kadına yönelik şiddeti normalleştirerek topluma empoze etmeye çalışmaktadır. İstismarcısı ile evlendirmenin Meclise taşınması, Ensar Vakfı olayında ‘bir kereden bir şey olmaz!’ söylemi erkek yargının kadınlara adaleti değil katliamı savunan kararları şiddetin katmerleşmesini desteklemektedir, Hükümet derhal İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamalı, ’sokakları aydınlatmayı değil politikalarının uygulayıcısı erkek yargıyı aydınlatmalıdır.
 
 ‘Daha güçlü bağıracağız’
 
Bizler kadın özgürlük hareketinin mirasçıları olarak; yüzyıllardır süren kadın kıyımı ile mücadele etmiş ve hatta bu uğurda yaşamını feda etmiş tüm kadınların kazanımlarını sahipleneceğiz. Yaratmaya çalıştığınız karanlığa müsaade etmeyeceğiz. Tüm susturma politikalarınıza rağmen daha güçlü bağıracağız. Özgür toplumun özgür kadından geçtiğinin şiarıyla mücadelemizi her alanda yükselteceğiz.”