
Gazeteci Seda Taşkın için bir kez daha aynı ceza istendi
- 12:10 20 Mart 2019
- Hukuk
ANKARA - Gazeteci Seda Taşkın hakkında verilen 7 yıl 6 ay cezayı inceleyen Erzurum İstinaf Mahkemesi'nde görülen duruşmada, savcı yerel mahkeme kararının hukuka uygun olduğunu belirterek İstinaf başvurularının reddine karar verilmesini mütalaa etti. Mütalaayı kabul etmeyen avukatlar savunma için ek süre talep etti. Duruşma 15 Mayıs'a ertelendi.
Muş’ta 20 Aralık tarihinde “hakkında ciddi ihbar var” denilerek gözaltına alınan ardından tutuklanarak Sincan Cezaevi’ne gönderilen Gazeteci Seda Taşkın’a 10 Ekim 2018 tarihinde Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “örgüte üye olmamakla birlikte örgüte yardım” suçundan 4 yıl 2 ay, “örgüt propagandası” suçundan ise 3 yıl 4 ay olmak üzere, toplamda 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmişti. İstinaf Mahkemesi’nin tensip ara kararı ile 17 Ocak’ ta tahliye olan Seda’nın İstinaf duruşması Erzurum 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Seda SEGBİS İle Erzurum Bölge Adliyesi'ne bağlandı.
Duruşmada Seda ve avukatları hazır bulunurken, Çağdaş Gazeteciler Sendikası (ÇGS) Ankara Şube Başkanı ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu temsilcileri ile çok sayıda gazeteci de duruşmaya katıldı.
'Hem fiziki hem psikolojik işkenceye maruz kaldım'
Kimlik tespitinin ardından Seda'nın savunmasına geçildi. Ankara’da doğup büyüdüğünü ve hayatının üç buçuk yılını gazeteci olarak geçirdiğini hatırlatan Seda, sadece Muş ve Van'da değil İç Anadolu'da da habercilik yaptığını söyledi. Seda, "Hem gezmek için hem haber yapmak için Muş’a geldim. İşim gereği haberin olduğu her yere gidebilirim. Bana bu sorunun bile yöneltilmemesi gerekirdi. Yaşadığım bu süreç içerisinde Emniyetin çok büyük müdahalesi vardı. Hem fiziki hem de psikolojik işkenceye maruz kaldım. Çıplak aramaya maruz kaldım, bunu kabul etmeyince tehdit edildim her gece mehter marşı dinletildi. Benim yargılama süreci içerisinde sürekli polis baskısı vardı. Denetimli serbestlikle bırakıldığımda 'nasıl bunu serbest bırakırsınız' diye duvarlara vurdu. Bunların hepsi polis gösterisiydi." dedi.
'Makinalarımdan özellikle bazı haberler seçilmiş'
Muş’ta gözaltına alındığında GBT yapıldığını ancak arama kararı olmamasına rağmen eşyalarına el konulduğunu belirten Seda, savunmasına şöyle devam etti: "Kimlik bilgilerimi alan Emniyet acilen bir ihbar maili oluşturuyor. Yine iddianameye bakacak olursak; tüm paylaşımların gazetecilik üzerindedir. Şu an benim çalıştığım ajanstan dolayı yargılanıyorum. Vergisi olan yasal olan ve yüzlerce abonesi olan bir ajanstan bahsediyoruz. Gerekçeli kararda 'kültür haberlerine rastlamadık' deniyor. Benim makinalarımda özelikle bazı haberler seçilmiş. Bitlis’te en son geçen haber bir demircinin haberidir. Hatta bir polis memuru mahkemeye çıkmadan önce ‘çektiğin fotoğraflar çok güzel hatta ben içinden aldım’ dedi. Onun dışında yine gerekçeli kararda muhalif medyanın demokrasi olan ülkelerde bir zenginlik olduğunu ancak benim maske olarak kullandığımı söylüyor. Zaten muhalif bir gazeteci olduğum için yargılanıyorum. Yaptığım haberler zaten imzalı yayınlanmıştı. Bugün burada ne karar çıkarsa çıksın gazeteciliğin suç olmadığını biliyorum. Ne karar çıkarsa çıksın gazetecilik yapmaya devam edeceğim."
Mahkeme heyeti Seda ismini kullanıp kullanmadığı sorusunu tekrar yöneltti. Seda, "Ben doğduğumdan beni Seda ismi ile çağırıyorlar. Cezaevi mektuplarımı mahkemeye sunmuştuk. Bütün mektuplarda Seda olarak geçiyor." dedi.
Daha sonra avukat Gulan Çağın Kaleli konuştu. Gulan bir kaç hususun üzerinde durmak istediğini söyledi. Tüm duruşmaların TEM Şube tarafından izlendiğini söyleyen Gulan, şunları dile getirdi:
"Dosyada yer alan ihbar mailinin emniyet müdürlüğü tarafından atıldığı sabit. Hukuka aykırı bir delille başlayan bir soruşturmada yargılama bu delile bakılarak yapılamaz. Hem hukuk hem de ceza yargılaması açısından ciddi bir sorun teşkil eder. Emniyet tarafından bir dosyanın yürütülmesi yargının baskı altında olduğunu gösterir. Her mahkemede bu talebimiz reddedildi. Biz de bu mail kesinlikle Emniyet tarafından atıldığını dile getirdik. Hangi polisin attığını öğrenmek istedik. Ancak bu talebimiz de reddedildi. Duruşmada bulunduğumuz sırada mahkeme başkanı bile müvekkilimize Seda diye seslendi. Sırf Seda'nın kod isminin düşündüğü için tutukluluk uzatıldı. Biz hukuka aykırı başlayan bir soruşturma adil yargılanma ihlali ile reddi hakimi verdik. İtirazlarımızın hiç biri önemsenmedi. Müvekkilim de belirtti. Gerekçeli kararda 'Her ne hikmetse kültürel haber yapmak için gelmiş' demiş.
Bu kararı bir öç alma kararı olarak görüyorum. 68 sayfalık bir gerekçeli karar oluşturmuş. Örgütün ne kadar eylemi varsa yazılmış. Sonunda bu kişi 'gazeteciliği maske olarak kullanıyor' demiş. Tüm kültürel haberleri dosyaya sunduk. Ama bunların hiç biri değerlendirmeye alınmadı. Müvekkilimiz propagandadan gözaltına aldı. Sonra üye olarak geçti. Mahkemeden nasıl bir yeni delil konuldu ki örgüt üyeliğine dönüştü. Örgüt üyeliği şartlarını tek tek saydık tartıştık. Son anda müvekkilimizin ek beyanını almadan 'örgüte isteyerek ve bilerek yardım etme' hükmünü verdi. Bunun da bazı şartları var. Yer sağlama, silah sağlama, örgütün suç işleyeceği yeri tanıtma gibi birçok kriteri var. Mahkeme neye dayanarak bunu söyledi hala anlaşılamadı. Yine Dicle Haber ve Dihaber'de çalışması nedeniyle çalıştığı ajansın yayın politikasıyla kriminalize edilmeye çalıştığını gördük."
'Toplumun haber alma hakkı vardır'
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Dicle Haber Yönetim Kurulu üyesi Zekeriya Güzüpek'in yargılandığı dava kararını hatırlatan Gulan, "Kararı size sunmak istiyoruz. Somut bir delil bulunmaması nedeniyle, örgütle bir organik bağın kurulamaması nedeniyle beraat kararı verildi. " dedi. Gulan Seda'nın dosyada yer alan Twitter paylaşımlarına ilişkin de bunların haber paylaşımları olduğunu ve bazılarının da rt ettiğini söyledi.
AİHM'in birçok kez şiddet ve kargaşa bazı sınırları aşmamak kaydıyla toplumda bilgi amacıyla paylaşımların özgürce yapılacağını söylediğini ifade eden Gulan, "Toplumun haber alma hakkı vardır. Her birimiz farklı görüşlere sahip olabiliriz. Ama her birimiz aynı kanalı izlemek zorunda değiliz. Bu en doğal hakkımızdır. Gazeteciler de bunu yapar. Türkiye'de gazeteci yargılamalarına AİHM en son acil kodu vermiştir. Çünkü Türkiye'de ciddi bir gazeteci yargılaması vardır. Türkiye açısından o kadar elzem hale gelmiştir ki gazeteci yargılamalarına AİHM öncelik vermiştir. Bu yüzden müvekkilimizin beraatını talep ediyorum" dedi.
'Polisler çıkışta neden geldiğimizi görürsünüz' dediler'
Daha sonra avukat Ebru Akkal söz aldı. Ebru, usule uygun olmayan şekilde yapılan bir soruşturmanın hukuksuz olduğunu söyledi. Ayrıca duruşma öncesi mahkeme salonu önünde çok sayıda polis bulunduğunu kendisinin polislere neden geldiklerini sorduğunda “çıkışta neden geldiğimizi görürsünüz” cevabı aldığını söyleyen Ebru, bunun kayda geçmesini istedi. Halkın haber alma hakkının engellendiği durumlarda AYM ve AİHM'in sayısız içtihatı olduğunu hatırlatan Ebru, "Bunun engellendiği oranda zarar görmektedir. Dosyada mevcut paylaşımlar ve yayınlanmamış haberler değerlendirildiğinde şiddeti övücü haberler yapılmadığı görülmektedir. Her ne hikmetse ele geçirilen dijital materyallerde yayınlanmamış haberlerden suç oluşturulmuştur. Müvekkilin ajansına dair kriminal bir değerlendirme yapılmıştır. Eğer niyet okuma olursa herkes düşüncesinden dolayı yargılanabilir. Bu nedenle atılı suçların işlemediğini düşünüyoruz. Müvekkilimizin beraatını talep ediyoruz" şeklinde konuştu.
Duruşma 15 Mayıs'a ertelendi
Mahkeme heyeti İstinaf istemlerinin esasen reddine karar verilmesini mütalaa etti. Seda mütalaayı kabul etmediğini belirterek savunmaları doğrultusunda beraatını talep etti. Avukat Gulan'da mütalaayı kabul etmediklerini ve savunma için ek süre talep etti.
Duruşma 15 Mayıs'a ertelendi.