Sema’dan Leyla’ya bitmeyen direniş geleneği
- 10:37 20 Mart 2019
- Güncel
Beritan Canözer
DİYARBAKIR - 8 Mart’tan 21 Mart’a bedenini köprü yapan Sema Yüce, bugün milyonlarca Kürt kadınına direniş mirasını bıraktı. Sema’nın eylemi, bugün ise Leyla Güven öncülüğünde yeni bir boyuta evrildi.
“Bedenimi 8 Mart’tan 21 Mart’a ateşten köprü yapmak istiyorum” diyerek 21 Mart 1998 günü Çanakkale Cezaevi’nde bedenini ateşe veren Sema Yüce, yaktığı görkemli Newroz ateşi ile mücadelesini Kürt kadınlarına miras bıraktı. İhanetçi çizgiye karşı eylem gerçekleştiren Sema’yı herkes, “Ararat’ın İsyan Kızı” olarak tanımladı. Sema o gün gerçekleştirdiği bu eylem ile Kürt kadınlarına öncülük ederken, bugün ise Leyla Güven açlık grevi eylemi ile devraldığı bu mirasın yürütücüsü oluyor.
Ağrı'nın Tutak ilçesine bağlı Aşağı Kargalı köyünde 1979 yılında dünyaya gelen Sema’yı annesi Zennure Yüce’den dinledik.
‘Kendi çabası ile başarılı bir öğrenci oldu’
Sema’nın çok hareketli bir çocuk olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Zennure, Sema’nın ayrıca çok sevilen bir çocuk olduğunu ifade etti. Sema’nın çok zor şartlarda okula gittiğini söyleyen Zennure, Sema’nın okuldaki imkansızlıklara rağmen kendi çabası ile çok başarılı bir öğrenci olduğunu dile getirdi. Sema’nın lise öğrenimine kadar Ağrı’da olduğunu daha sonra ise İzmir’e dershaneye gittiğini ifade eden Zennure, “Sema Ankara Ortadoğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji bölümünü kazandı. 2 yılın sonunda bize sizde gelin Ankara’ya dedi. Ben, Sema’dan küçük olan kızım ve abisi Ankara’da Sema’nın yanına yerleştik. Biz Ankara’ya gittikten kısa bir süre sonra Sema Kürt özgürlük mücadelesine katıldı” dedi.
‘Leyla adı ile sesleniliyordu’
Ailelerinin yıllardır Kürt özgürlük mücadelesinde olduğunu kaydeden Zennure, “O dönem PKK’nin çocuk kaçırdığı söyleniyordu. Sema’nın babası da beni sürekli tembihliyordu kapıları açık bırakmamam konusunda. O dönem çok tanımıyorduk. Fakat Abdullah Öcalan arkadaşlarıyla Ağrı’ya geldikten sonra hareketi çok iyi tanımaya başladık. Sema’da böyle bir ortamda büyüdü. Çevresindekilere sürekli Kürtlerin mücadelesini anlatıyordu ve Kürtçe konuşuyordu. Bana sürekli ‘iyiki sen bizim annemizsin’ diyordu hep” ifadelerini kullandı. Zennure, Sema’ya büyük amcasının Leyla Qasim’dan etkilenerek “Leyla” adını verdiğini belirtti. Zennure, “O dönemler kadın ve erkek ayırımı çok fazlaydı. Ama Sema kimseye hesap vermiyor ve dik başlı davranıyordu. Bu yüzden amcası ona Leyla adı ile sesleniyordu. Amcasının ona Leyla demesi onu çok mutlu ediyordu” diye konuştu.
‘İşkenceler gördü’
Zennure, şöyle devam etti: “Bir gün Sema’nın Ağrı’ya geldiğini ve bizi görmek istediği haberi geldi. Çok heyecanlanmıştım. Kalktım ihtiyacı olacak bir şey çok şey toparladım. Sema’yı kaldığı evde ziyaret ettik. Biz oradan ayrıldıktan sonra birileri ihbarda bulunmuş ve Sema ile arkadaşları gözaltına alınmıştı. O dönem telefonlar sadece muhtarların evinde vardı ve biz haberini ondan aldık. Sema, uzun işkenceler gördü o sürede. Daha sonra tutuklanarak Nevşehir Cezaevi’ne gönderildi.”
‘Sağ olduğum sürece başlarının belası olacağım’
Tutuklandıktan sonra Nevşehir Cezaevi’ne gittiklerini ve Sema’yı oldukça moralli gördüklerini söyleyen Zennure, Sema’nın davasına çok bağlı olduğunun altını çizdi. Zennure, o dönem köye gazetecilerin geldiğini ve kendisi ile Sema için görüştüklerini ifade ederek, “Gelen gazeteci bana ‘ne söylemek istiyorsun’ diye sordu. Bende ‘eğer dediklerimi harfiyen yazacaksan konuşurum’ dedim. Ve ona şunu söyledim; ‘Tansu Çiller’e söyle ki Sema’yı tutuklayarak kurtulacağını sanıyorsa yanılıyor. Ben sağ olduğum sürece onların başlarının belası olacağım.’ Ve o günlerde bu haberlerde de çıktı” ifadelerini kullandı.
‘Abdullah Öcalan eylemime kızdı mı?’
Sema’nın eylemine de değinen Zennure, Sema’yı eyleminden sonra hastanede görmeye gittiğini ve sadece birkaç dakika görüşmeye izin verildiğini söyledi. Sema’nın ona ilk olarak “Abdullah Öcalan bu eylemime kızdı mı?” sorusunu yönelttiğini vurgulayan Zennure, Sema’nın kendisine sadece tek bu soruyu sorduğunu ve konuşmakta oldukça zorlandığını dile getirdi. Zennure, “Sema’ya azar azar yemek verilen kabı atmadım yanıma aldım ve 20 yıldır saklıyorum. O dönem Sema 2 ameliyat geçirdi ve yaşamını yitirmeden önce de babasından elbise istemişti. Ara sıra onu ayağa kaldırıp yürüttükleri için hastane elbisesinden rahatsız olmuştu. Ama bizim ona aldığımız elbiseleri giyemeden yaşamını yitirdi” dedi.
Sema’nın direnişinin bugün Leyla Güven’in eylemi ile devam ettiğinin altını çizen Zennure, Leyla’nın eylemini selamladı. Zennure, yaşanan sessizliğe de işaret ederek, “Bu eylemlere sessiz kalanlar, yarın ölümler yaşanırsa 4 gün yas tutup unutacaklar” eleştirisinde bulundu. Mücadelenin ancak birlikle sonuca varacağını belirten Zennure, “Ben evladımı kaybettim. Ama onunla gururluyum bir kere daha olsa yine de evladımın yanında olurdum. Bu dava bitmez. Ortaya konulan bu emek bitmez. Bizler yaşadığımız sürece bu dava bitmeyecek. Şimdi de çıkıp ‘Kürtler Kuzey Irak’a gitsinler’ diyor. Kimi nereye gönderiyor. 10 tane evladım olsa onunun da ayaklarımdan öper Kürt özgürlük mücadelesine katardım” diye ekledi.
‘Leyla’dan öğrensinler Kürtlüğü’
Zennure, son olarak da Leyla Güven’e selamlarını ileterek, şöyle dedi: “Leyla’nın eylemi başımızın gözümüzün üstünedir. Allah ona güç kuvvet versin. Tayyip’in yanında durup kendisine ‘Ben kürdüm’ diyenler Leyla’nın eylemine baksınlar öyle öğrensinler Kürtlüğü. Kendilerinden utanmaları gerekiyor.”