Rahşan’ın ‘direniş kalesi’nden çağrı: Sessizliği bozun

  • 09:36 20 Mart 2019
  • Güncel
Melike Aydın 
 
İZMİR - Rahşan Demirel’in bedenini ateşe verdiği Kadifekale’den Newroz’a çağrı yapan kadınlar, “Dünya yıkıldı Rahşan kendini yaktığında. Kadifekale’ye dört bir yandan Kürtler akın etti. Sessizlik bozuldu.  Şimdi açlık grevleri var. Onlar da aynı suskunluğu bozmak için kendilerini feda ediyor” dedi. 
 
“Küçük Mardin” olarak adlandırılan ve Diyarbakır Surlarına hayli benzerliği ile dikkat çeken Kadifekale, İzmir’de Kürtlerin kalbinin attığı yer gibi iken şimdilerde “riskli alan” ilan edilerek yavaş yavaş boşaltılıyor. Kadifekale’nin Kürtler için en büyük özelliği ise Rahşan Demirel’in 21 Mart 1992 tarihinde bedenini ataşe vererek Newrozlaşması oldu.
 
Kürtlere yönelik asimilasyon politikasının her türlüsünün Kadifekale’de uygulamaya geçirildiğini belirten kadınlar, Helenistik dönemden beri var olan Kadifekale’deki 50 yıllık Kürt varoluşunun İzmir tarihine nasıl bir yer ettiğini anlattı. 
 
Geçim sıkıntısı ve mecburi göç
 
Yaklaşık 55 yıl önce ekonomik nedenlerle Mardin’den Kadifekale’ye göç eden Xezal Kaygısız, “Burada akrabalarımız vardı, önceleri geçici diye düşündük ama zamanla kalmaya karar verdik. Elbette ki köyle ilişkimizi kesmedik. Orada bizim akrabalarımız var, mezarlarımız var, değerlerimiz var” dedi.
 
‘En zor işlerde en çok çalışan olduk’ 
 
İlk geldiklerinde aşağılandıklarını, Türkçe konuşamadıkları için nefret söylemlerine maruz kaldıklarını ifade eden Xezal, “Kadifekale yoksulların ve Kürtlerin yeriydi. Kimse evini kiralamıyordu ama Kale’de bulunuyordu. İlk gelen kimdi Kale’ye bilmem ama Kürtler her zaman yüksek yerlere yerleşir. İlk geldiğimizde yabancılık çektik, aşağılandık. En zor işlerde en çok çalışan olduk. Tekel fabrikasına girdim. En çok Kürt işçiler vardı. Ustabaşı ‘Aldığınız paralar kefen paranız olsun’ derdi. Bu ne demek anlamazdık” diye konuştu. 
 
‘Rahşan sessizliği bozdu’ 
 
60 yıl önce Kadifekale’ye göç eden Sadiye Bilmen ise, şimdi Günaltay mahallesinde oturuyor. 1990’larda bölgede baskı, işkence ve kayıpların yaşanmasıyla Kadifekale’ye yeni bir göç dalgası olduğunu dile getiren Sadiye, “1980 darbesinden sonra çok göç oldu. Bir de 90’larda zulüm çoktu. Mardin’den Diyarbakır’a göç etmiştik çok önceden. Duyuyorduk Amed’de kardeşimin evine girdiklerini, evleri dağıttıklarını. Mercimeği, pirinci, nohudu aynı yere döküp ayakkabılarla ezip arama yapar mı jandarma? Erzaklara bunları yapanlar insana ne yapmaz?” diye sordu.
 
Kendilerini bir çeşit savaşın Kadifekale’ye sürüklediği dile getiren Sadiye, “İnsanlar ses çıkaramıyordu. Rahşan da o zaman kendini yaktı. Her zaman insanlar korkuyordu, şimdi de korkuyor. Ama Rahşan bu sessizliğin bir sonucuydu. Birileri bu gidişata duyduğu öfkeyi göstermek istedi. Şimdi açlık grevleri var. Onlar da aynı suskunluğu bozmak için kendilerini feda ettiler. Dünya yıkıldı Rahşan kendini yaktığında. Kadifekale’ye dört bir yandan Kürtler akın etti. Sessizlik bozuldu” ifadelerini kullandı. 
 
‘Uyuşturucu ve TOKİ ile mahalleyi bozdular’ 
 
Rahşan’ın cenazesinde binlerin bir araya gelmesinin İzmir’de ve her yerde yankı uyandırdığını kaydeden Sadiye, şöyle devam etti: “Kadifekale kapsında 7-24 polis bekliyor. Kalede ev kalmadı yıkıldı. ‘Riskli alan’ dediler, ‘turizm getireceğiz’ dediler, birilerine para yedirdiler, zorla evlerimizi yıktılar. Çoğu insan TOKİ konutlarına gönderildi. Biz de zaten evimiz yoktu. 1995’ten sonra önce Yeşilyurt’a sonra Günaltay’a taşındık. Şimdi Kale eskisi kadar politik değil. Çünkü insanlar hem korktu hem de insanımız kalmadı. Asimilasyon politikası uygulandı. Uyuşturucu satıldı devlet bir kapıdan aldı arka kapıdan saldı. TOKİ’lerde yaşamak istemem, burada Kürdistan’da gibiyim, dilim var kültürüm var.  Ama burayı uyuşturucu ve TOKİ bozdu” dedi.
 
‘Zülküf Gezen’den herkesin ders çıkarması gerekiyor’ 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için açlık grevindeki binlerce insanın Rahşan gibi zulme karşı, köleliğe karşı başkaldırdıklarını söyleyen Rahşan’ın komşusu olan Hasime Kaygısız ise, şöyle dedi: “Zülküf Gezen’in eyleminden Kürtlerin ve bütün haksızlığa uğrayanların ders çıkarması gerekiyor. Herkes açlık grevlerine destek vermeli, insanların ölmesine izin vermemeli. Ama bunun için de birlik olmak şart. Rahşan döneminde kalabalıktık, yürüyüş yaptık. Şimdi yine sessizlik var. Leyla Güven bu yüzden açlık grevinde. Cezaevinde bir insanımız kendini feda etti. Gece yarısı duydum. Kimseye haber vermeden gömmüşler. Bu Müslümanlık mı? Cezaevinde zaten devletin elindeydi. Newroz’da hepimizin alanlarda olması gerekir.”