
‘92’den sonra Newroz bizim için direniş bayramı oldu’
- 09:04 18 Mart 2019
- Güncel
ŞIRNAK - Cizre’de onlarca kişinin katledildiği 92 Newrozu'na tanıklık eden kadınlardan Meryem İrmez, “Newroz o günden sonra bizim için daha da anlamlı oldu. O günden sonra Newroz bizler için direniş bayramı oldu” dedi.
Kürt halkının hafızasında yer edinen Newroz’lardan biri de kuşkusuz 1992 yılındaki Cizre Newrozu’dur. 20 Mart’ı 21 Mart’a bağlayan gece kent merkezinde saatlerce silah sesleri yükseldi. Sabah saatlerinde Şırnak kent merkezi, Cizre ve İdil ilçelerinde kutlanmaya başlanan Newroz etkinliklerine saldırılar başladı. Şırnak kent merkezi ve Cizre'de kutlama meydanları otomatik silahlarla tarandı. Cizre’de Newroz’un sembol isimlerinden Binevş Agal'ın mezar ziyareti ardından başlayacak kutlamalara 3 koldan polis ve askerin müdahalesi sonucu onlarca kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce kişi yaralandı.
Cizre halkı ile özel harekat timleri arasında ara sokaklara yayılan karşılıklı çatışmalar saatlerce sürdü. 23 Mart'a kadar süren olaylarda resmi olarak biri gazeteci 57 kişi yaşamını yitirdi, yerel kaynaklar bu sayının daha fazla olduğunu söylüyor. Daha sonradan Ergenekon sanığı olarak yargılanacak olan Levent Ersöz, 1992'de bölgede görev yapıyordu.
Böylece bir katliam ama aynı zamanda da serhildan olarak tarihe geçen Cizre Newrozu’nu ve sonrasında yaşananları tanığından dinledik.
‘İki cenaze iki gün evimin salonunda kaldı’
Yaşanan katliamda yaşamanı yitiren 2 kişinin cenazesini 2 gün boyunca evinin salonunda tuttuğunu belirten Meryem İrmez, o kara günü bir türlü unutamadıklarını dile getirdi. Meryem, “O kara günü bir türlü unutamıyoruz asla da unutmayacağız. O zaman 7 aylık hamileydim. Evde silah ve çığlık sesleri geliyordu. Kimse cenazeleri sahiplenmiyordu bile sokağa çıkanı vuruyorlardı. Evlerdeki insanları da tank ve toplarla vuruyorlardı. Evimin önüne bir cenaze bıraktılar. Komşunun oğluydu ve biri sırtlayıp kapımın önüne kadar getirdi. Evde de ben ve küçük çocuklar dışında kimse yoktu. Biz de aldık cenazeyi salona getirdik. Cenazeyi orada yıkadık, iki gün iki gece o cenaze bizim evde kaldı” diye anlattı.
‘Onlarca kişinin cenazesi yerlerdeydi’
Kurşunlar arasında evinden çıktıktan sonra defalarca tarandığını söyleyen Meryem, “Daha sonra bizim kapının önünde biri daha vuruldu onu da kimse alamadı. O da yaşamını yitirmişti onu da salona aldık. Bende en son baktım evde kalamıyorum çıktım. O seslerin içinde yürümeye başladım. Her yerden kurşun geliyordu ama yine de insanlara ulaşmaya çalışıyordum. En sonda bir korucuyla karşılaştım. Silahını bize doğrultup ‘bak görüyor musun, buraları ne hale getirdik’ dedi. Ben de ona ‘bugün sizin gününüz ama yarın değil’ dedim. Oradan eşimin kardeşinin evine gittim. Onun eşi de olaylarda yaşamını yitirmişti. Sonra cenazelerin olduğu yere gittik. Onlarca kişinin cenazeleri orada duruyordu. Kutlamalar esnasında bütün çatılara keskin nişancılar yerleştirilmiş insanlar taranmıştı” dedi.
‘O günden sonra 21 Mart bizim için direniş bayramı oldu’
Newroz’un o günden sonra kendileri için direniş günü anlamına geldiğini kaydeden Meryem, şöyle devam etti: “Komşumun evi kurşunlardan dolayı yerle bir olmuştu. Camlara çıkan herkesi tarıyorlardı. O Newroz’dan sonra hiçbir Newroz’u kaçırmadım. Hiçbir şey o günler gibi olamaz. Sırf keyifleri için canları istediği için o kadar insanı öldürdüler. Newroz o günden sonra bizim için daha da anlamlı oldu. Biz o güne kadar Kürtlerin bayramı diye kutluyorduk ama o günden sonra Newroz bizler için direniş bayramı anlamını taşıdı.”