Gazi’de yaşamını yitirenler için anma etkinliği
- 13:50 12 Mart 2019
- Güncel
İSTANBUL - İstanbul’da 24 yıl önce yaşanan Gazi Katliamı'nda yaşamını yitirenler anıldı. Anmada yaşamını yitiren aileler adına yapılan konuşmada, “Leyla Güven 125 gündür tecride karşı açlık grevinde ve geri dönülemez riskli eşikte” denildi.
Sultangazi Alevi Kurumları, İstanbul’da Alevi yurttaşların yaşadığı Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995 günü 5 kıraathane ve bir pastanenin taranmasıyla başlayan olaylarda yaşamını yitiren 22 kişiyi, gerçekleştirdiği yürüyüşle andı. Gazi Mahallesi Cemevi önünde bir araya gelen yüzlerce kişi Gazi eski karakoluna kadar yürüdü. Yürüyüşe Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Musa Piroğlu ve yüzlerce yurttaş katıldı.
Yürüyüşte “Gazi, Ümraniye katliamını unutmadık unutmayacağız” pankartı ve üzerinde yaşamını yitirenlerin fotoğrafları bulunan dövizler taşındı. Yürüyüşte sık sık “Mahir, Hüseyin, Ulaş, kurtuluşa kadar savaş”, “Halkımız saflara hesap sormaya”, “Devrim şehitleri ölümsüzdür” sloganları atıldı. Yürüyüş sırasında mahalle esnaflar yürüyüşe dahil olurken yol boyunca çevrede bulunan okullardaki öğrenciler pencerelerden sloganlar ve alkışlarla yürüyüşe destek verdi. Olayların başladığı yere ulaşan kitle, yaşamını yitirenler anısına bir dakikalık saygı duruşunun ardından basın açıklaması gerçekleştirdi.
‘Bu katiller nasıl ortadan kayıp oldu’
Aileler adına Erkan Şimşek tarafından yapılan açıklamada, 24 yıl önce bagajında şoför Mesut Efe’nin cesediyle birlikte ilerleyen ticari taksiden açılan ateş sonucu Dostlar, Cihan, Yavuz Kardeşler, Doğu Kahvehaneleriyle Sarıcıoğlu Pastanesi’nin kurşun yağmuruna tutulduğu hatırlatıldı. Saldırının Alevisi, Sunnisiyle tüm halka yapıldığı belirtilerek, “Bu katiller nasıl ortadan kayıp oldu. Bunun açıklamasını Gazi halkı biliyordu. Bu nedenle öfkesi sel oldu ve Gazi karakoluna akmaya başladı. Katillerin yakalanması ve cezalandırılmasını isteyen Gazi halkına, bu kez de, halkın can ve malını korumakla görevli olması gereken devlet güçleri tarafından, dünya basınının gözü önünde, hedef gözetilerek otomatik silahlarla ateş edilmiş, bulunduğumuz ve karanfillerimizi bıraktığımız bu yerde onlarca kişinin ölümüne yüzlerce kişinin yaralanmasına neden olunmuştur. Gazi halkının zalime ve zulme direnişi, sokağa çıkma yasağına, katliamlara, devletin polisinin sergilediği vahşet görüntülerine, 18 şehit, yüzlerce yaralıya rağmen 3 gün boyunca sürmüştür. Birçok ilde ve Avrupa ülkelerinde Gazi halkına destek yürüyüşleri yapılmış, Ümraniye'de Gazi halkına destek vermek, katliamı protesto etmek isteyen kitleye, bir okulda pusuya yatmış katiller tarafından ateş edilerek 4 canımız katledilmiştir" diye belirtildi.
‘Tetikçiler cezalandırılmalıdır’
Açılan davada yargılananların cezalandırılamadığına dikkat çekilen açıklamada, “Sadece katil polislerden Adem Albayrak'a 4 kişiyi öldürmekten 3.5 yıl, Mehmet Gündoğdu 'ya 2 kişi öldürmekten 1 yıl 8 ay ceza verildi. Yani dostlar, günlerce süren olaylardan sadece 2 polis sorumlu tutuluyordu. Gazi'de yaşanan bu katliamdan; dönemin başbakanı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Md. İstihbarat Daire Başkanı Hanife Avcı, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul Emniyet Md. Nejdet Menzir ve bunların tetikçileri sorumludurlar ve cezalandırılmalılar. Koçgiri'de, Dersim'de, Sivas'ta, Gazi'de, Gezi'de, Cizre'de, Sur'da, Suruç'da aynı katliam zihni Türkiye halklarına reva görüldü" sözleri yer aldı.
‘Bizlere düşen onurlu bir gelecek için direnmektir’
Ülkenin yoğun bir tecrit altında olduğunun vurgulandığı açıklamada, “KHK'lerle Emektarlar işlerinden edildi. Kayyım zihniyeti ile halkların iradesi yok sayıldı. Çocuk İstismarı yüzde 90’lara vardı. İnanç diktası ve asimilasyon cenderesinde tüm okullarda zorunlu din dersleri, her okula mescit yaklaşımı Alevilere ve inanç kimliklerine zulüm uygulanmakta. Basın, Cemevi ve kurum yöneticileri hukuksuzca tecrit edilmekte. Veli Büyükşahin, Veli Haydar Güleç, Zeynep Yıldırım, Songül Tunçdemir bugün hukuksuz bir şekilde içerdedir. Siyasi soykırım operasyonları ile hukuksuzluğun en derini yaşatılmakta. Hukukçular içerde ve açlık grevinde. Cezaevlerinde açlık grevleri yayılmış durumda. Leyla Güven 125 gündür tecride karşı açlık grevinde ve geri dönülemez riskli eşikte. Kürt halkına ‘Defol git diyen’ kendi dışında herkesi yurt içinde ve yurt dışında terörist gören bir garabet İle karşı karşıyayız. Bir cinnet ittifakına dönüşen beka sorunu şizofrenisi halklara yeni katliamların kapısını aralamakta. Ve bizlere düşen halklarımız ve onurlu bir gelecek için direnmektir" ifadeleri kullanıldı.
‘Gazi halkını selamlıyoruz’
Açıklamada son olarak, “Yeni canların öldürülmemesi için aramızda gezinen katillerin, Gazi olaylarını planlayan, organize eden sorumluları bulunarak cezalandırılmasını İstiyoruz. Binlerce eli silahlı katilin karşısına sadece yürekleriyle çıkan, binlerce katilin onlar karşısında nasıl korkak ve aciz olduklarını, halkın gücünü tüm Türkiye'ye gösteren şehitlerimizi ve Gazi halkını selamlıyoruz” denildi.
Açıklamanın ardından, karanfiller bırakılarak, mezarlığa doğru yürüyüşe geçildi. Yürüyüş sırasında “Tecrit kalksın Leyla yaşasın”, “Leyla Güven yalnız değildir”, “Siyasi tutsaklar onurumuzdur” sloganları atıldı. Daha sonra yaşamını yitirenlerin mezarlarına karanfil bırakan yurttaşlar tekrar Cemevi'ne gelerek lokma dağıttı.