Baxoz'da kadınların yaşadıkları DAİŞ gerçekliğinin aynası

  • 09:28 11 Mart 2019
  • Güncel
Ruhenda Amed
 
DÊRAZOR - Türkiye'de tutuklanıp 3 ay cezaevinde kaldıktan sonra ikinci defa Suriye'ye geçen ve DAİŞ'liler tarafından bir daha da Suriye'den çıkmasına izin verilmeyen Meryem İlhak, anlatımları ile DAİŞ gerçekliğine ayna tutuyor.   
 
Demokratik Suriye Güçleri (QSD) öncülüğünde DAİŞ'e yönelik Dêrazor'un Hacin ilçesine bağlı Yukarı Baxoz köyünde yürütülen “Cizre Fırtınası” operasyonu, bölgede sivillerin olması nedeniyle bugüne kadar yavaş ilerliyordu. Fakat dün QSD yaptığı açıklama ile DAİŞ’e tanıdıkları sürenin dolduğunu ve operasyonun devam ettiğini belirtti. Açıklamanın ardından ise Yukarı Baxoz'da şiddetli çatışmalar başladı. Öte yandan bölgede operasyon süresince binlerce DAİŞ'li ve ailesi QSD'ye teslim olurken, aralarında sivil halk da bulunuyor. Operasyon şimdiye kadar sivillere olabildiğince zarar gelmemesi için büyük bir titizlikle yürütüldü. 
 
QSD'ye teslim olanların anlattıkları ise DAİŞ gerçekliğini ortaya koymaya devam ediyor. Önceki hafta teslim olan bir grup DAİŞ'li arasında yer alan 29 yaşındaki Meryem İhak ile gerçekleştirilen sohbetin ardından anlatımlarını ve iddialarını paylaşıyoruz. 
 
'Çocuğumu almak için Suriye'ye gittim'
 
Sinoplu olan Meryem, DAİŞ'e katılmadan önce İstanbul Zeytinburnu'nda yaşıyor. Rusya'da tıp eğitimini tamamlayan Meryem, aynı zamanda da bir doktor. Rusya'da bir erkek ile evlenen Meryem'in bir de çocuğu var. Meryem, 4 yıl önce Suriye'ye gelişini ise evli olduğu erkeğin çocuğunu kaçırarak DAİŞ'e katılışına bağlıyor. Çocuğu ile tehdit edildiğini ve onu almak için Suriye'ye geldiğini belirten Meryem, DAİŞ'liler tarafından daha sonra gidişine izin verilmediğini söylüyor.  
 
'DAİŞ'in içinde çok fazla adaletsizlik gördüm'
 
Çekinerek konuşan ve korktuğu gözlemlenen Meryem, Türkiye'den Suriye'ye geçtiği sırada tutuklanmış. 3 ay Türkiye'de cezaevinde tutulan Meryem, akabinde serbest bırakılıyor ve tekrar Suriye'ye geçiyor. Çocuğunu almak için Türkiye'den İdlib-Hama tarafından geçtiğini söyleyen ve buradan da Rakka'ya gittiğini belirten Meryem, bir süre Rakka'da kaldığını ifade ediyor. Meryem, burada DAİŞ'ten ayda 70 dolar maaş aldığını fakat bir süre sonra bunun kesildiğini kaydediyor. Kendisine Kur'an'da ifade edildiği gibi bir yaşamın DAİŞ'lilerin yaşamadığını söyleyen Meryem, DAİŞ'te çok fazla adaletsizlik gördüğünün altını çiziyor ve şunu ekliyor: "DAİŞ'te hiçbir şey göründüğü gibi değil. Son dönemde bizlere hiçbir şey verilmiyordu. Ekmek vardı, un vardı ama bize vermiyorlardı. Lojistik kısmına yaklaştığımızda suikast yapıyorlardı. Ellerinde bir çok yiyecek olmasına rağmen halka dağıtılmıyordu. DAİŞ'li olduğumuza dair kimlik istiyorlardı. DAİŞ'li olmayana hiçbir şey vermiyorlardı."  
 
Gıda alabilmek için bir DAİŞ’li ile evlendi
 
Rakka'dan sonra Dêrazor'a geçtiğini kaydeden Meryem, defalarca çıkmak istediğini fakat kendilerine QSD için "Çıkmayın onlar kafirdir. Kafirlerin kucağına giriyorsunuz" denilerek engel olunduğunu dile getiriyor. Meryem, QSD'ye teslim olmadan 6 gün önce Yukarı Baxoz'da İstanbul'dan gelen bir DAİŞ’li ile evlendiği bilgisini veren Meryem, “Savaşın içinde nasıl evleniyorsunuz?" sorumuza ise "Evet savaş vardı. Böyle bir durumda evlenilmez doğrudur. Ama böyle olması gerekti. Mecbur kaldım. Çünkü bir DAİŞ'li ile evlenmezsen ve DAİŞ'lilerin de kimliğini almazsan hiçbir şekilde sana gıda yardımı yapılmıyor" cevabını veriyor. Meryem, "Evlilikler nasıl yapılıyor" sorumuzu ise "Kadı var nikahı o kıyıyor. Önceden sıra alınması gerekiyor. Ve sıra geldiğinde de nikah kıyılıyor" şeklinde cevaplıyor.   
 
Meryem'in tedirginliği ise, yapılan sohbet boyunca dikkat çeken en büyük ayrıntı oluyor.